16. Bölüm: Kalbi Gece Atan Arzular.

706 75 26
                                    

16. Bölüm: Kalbi Gece Atan Arzular

Alya Öztanyel, Keşke Hiç Gitmeseydin.

🪁

Derler ki; Doyumsuzluklarla dolu akıllara nazaran azla yetinmeyi bilen kalpler, en çok kırılmaya layık olanlardır.

Düşünmeyi bırakmak için ders çalışmaya çalışmış; evet, çalışmaya çalışarak geçirmiş olduğum saatlerin sonunda küçük bir an kafayı sıyıracak gibi hissettiğimi fark edince durmuştum. Saat 05.23'ü bulmuşken saatlerdir oturduğum masadan kalktım ve şarjı can çekişen telefonumu şarja taktım.

Dünden sprey ve köpükle bocalanıp nasibini almış saçlarım birbirine yapışmış ve toplanıp açıldığı için üst kısımları tabaka halinde yapışmıştı. Saati düşündüğümde en başta vazgeçmeyi düşünsem de bu saatten sonra uyuyamayacağım için duş almaya karar verdim.

Kıyafetlerim arasından okulda giydiğim siyah kumaş eteği alırken aklımda asla belirmeyen kombini tamamlamak için üstüme ne giyebileceğime bakıyordum. En sonunda her ne kadar umrumda değil havası vermek istesem de ciddi olma isteği de içimde ağır bastığından askıdaki beyaz gömleği aldım. Ardından uygun iç çamaşırlarımı ve siyah ince çorabımı de kıyafetlerimle beraber toplu yatağımın üstüne koydum.

Ev karanlıktı, kış aylarında olduğumuz için bu saatlerde hava aydınlanmış olmuyordu. Banyoya girdiğimde makineden dün sabah çıkan bornozumu ve baş havlumu kapağını kapattığım klozetin üstüne koyduktan sonra üstümdekilerden kurtuldum ve kendimi ılık suya bıraktım.

Su sesinin içeri gittiğini az çok tahmin ediyordum, umursamamaya çalışsam da içimdeki ses onu uyandırmak istemediğini bas bas bağırdığı için duşumu kısa tutarak, bornozuma sarınıp banyodan çıktım. Etrafın hâlâ sessiz olduğunu fark edince kesik bir nefes verdim.

Usulca odama geri geçtiğimde bornoz ve havlunun ıslaklığı çekmesini beklerken cilt bakımımı, ardından makyajımı yaptım. Biraz daha oyalanıp ardından üstümü giyindiğinde içeriden tıkırtılar duymaya başlamıştım. Ya o, ya da Yaz uyanmıştı ama Yaz'ın olduğunu düşünmüyordum, genelde sabahları ben okula giderken de uyanmazdı.

Saçlarımı kurutmak için odamdan geri çıktığımda, karşılaşmayı beklemediğim bir tablo görmüştüm. L koltuğun genellikle benim uzandığım tarafına Kenan uzanmıştı, Yaz da onun bacaklarına boylu boyunca yatmış kendini sevdiriyordu. Onlara bir bakış attığımda Kenan yavaşça baştan aşağı beni süzmüştü. İkimizde bir şey demediğimizde banyoya girip saçlarımı kurutmaya başladım. Yanımda olmayan eşyalarım tek tek beni rahatsız etmeye başlamıştı. Saç düzleştiricim de bunlar arasında olduğundan fön tarağıyla saçlarımı düz kurutmaya çalışmıştım ki bu da bana epey bir mesai harcatmıştı.

Yeniden salona döndüğümde bu sefer Yaz'ı koltukta tek başına uyurken bulmuştum. Etrafa kısaca bakacakken bakışlarım direkt istemsizce onun bedenine entegre olmuştu. Benim gibi beyaz bir gömlek giymişti, vestiyerin yanındaki boy aynasına bakarak yakalarını düzeltiyordu. Saçları nemli görünüyordu, sanırım kendi odasında duş almıştı. Salon ona boğulmuştu, ciddi anlamda, buram buram o kokuyordu. Bu koku belki şampuanın, belki parfümünün ya da bambaşka bir şeyin kokusuydu ama ondan gelen ve burnumun yavaş yavaş aşina olmaya başladığı bir kokuydu.

Burnumu sızım sızım sızlatan kokuyla ona bakmadan hızla odama geri girdim, şifonyerin üzerindeki parfümümü sıkmaya başladım. Oraya bir fıs, buraya iki fıs derken resmen parfümle bir kere daha duş almıştım.

RÜZGÂR TERSİNE DÖNERSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin