3.8

281 23 8
                                    

Jimin

   

 
   Benliğimle, geçmişimle bitmeyen kavgamın beni yıpratmasına, canımı acıtmasına alışıktım ben. Babam benim kırgınlıklıklarım başkahramanıyken ben Yoongi'nin kırıklarının sebebiydim.  Onun gibi konuşuyor ve onun gibi davranıyordum. Sanırım gittikçe babam oluyordum. Ona benzemek benim ilk ölümüm olurdu. Artık ne o adamı ne de bıraktığı boşlukları bahane edemezdim. Kimi üzdüysem adam gibi özrümü dileyip bir daha yapmamaya çalışmalıydım. Ama işin içine Yoongi girince kolay olmuyordu bu işler. Kuru bir özür onun için yeterli olurdu ancak ben tatmin olmuyordum. Her şeyin en güzeline layık sevgilim çok daha fazlasını hak ediyordu.

      Geçen gün teklif ettiği randevuyu reddettiğimde aklımdaki tek şey onunla gelecekte yaşayacağımız rahat hayattı. Onun böyle bir şey istemediğini geç fark ettim. Mesajlarında da söylediği gibi tek istediği bendim. Nankörlük edip çabalarını görmezden gelmiştim. Onu kırdığım için vicdan azabıyla boğuşsam da derslerimi çalışmıştım, tabii Yoongi ile konuşmaya da çalışıyordum.  İnadı tutmuştu bir kere. Ona gittiğim her adımım onun da bir adım geri gitmesine neden oluyordu. Bana kızgındı, sinirliydi ve çokça üzgündü. Buna rağmen her öğünüme dikkat etmiş, ders çalışmam için uygun ortamı sağlamaya çalışmıştı. Temiz , saf kalbinin güzelliği her yaşımda yüzüme vuruyordu çamur tutmuş kalbimi. Altı yaşımdayken de on sekiz yaşımdayken de aynı şeyleri hissetmem utanmama nedem oldu. Hiç mi değişip onu mutlu edememiştim ? Benim gibi biri onu üzmekten , yormaktan başka ne işe yarardı ki? Benim bile kabul edemediğim bu huylarım, karakterime rağmen sevgili olmuştu benimle. Onu hak ediyor muydum ? Hayır.

      Benim yüzümden bozulan randevu işini evde halletmek için erkenden gelmiştim eve. Ona ilişkimiz bu hâldeyken dışarı çıkmayı teklif edemezdim. Konuşmamız gereken önemli meselelerimiz  vardı. Sahi, son zamanlarda ne çok konuşacak şeyimiz oluyordu. Büyüdükçe artan dertler konuşacaklarımızı arttırıyordu. Sırtımızda az varmış gibi daha da yükleniyordu sorunlar omuzlarımıza. Altında ezilmemek artık zor geliyordu. Büyümek şart mıydı?

    Hazırladığım masaya bakarken düşündüklerim hiç iç açıcı değildi. Kafamın içindeki canavarların bir an önce susması gerekiyordu çünkü Yoongi gelecekti ve ben onun kırıklarını onaracaktım. Yemek işi Eun teyzede olduğu için sadece masayı kurup eve gelirken aldığım pastayı ve iki bardak vişne suyunu koymuştum masaya. Annem alkol kullanmama izin vermiyordu. Ben de şarap gibi görünsün diye vişne suyu almıştım. Şimdi düşününce berbat bir fikirdi. Sanırım şu romantiklik işini sahiden Yoongi'ye bırakmalıydım.

      Kapı açıldı, Yoongi yorgun adımlarla yanıma geldi. Duruşu içimi acıttı, derisi bir beden büyüktü sanki vücuduna. Mutfak kapısında karşılaştık onunla. Korkak ben anlık cesaretle ellerindeki tepsiyi tezgâha koyup boynuna sıkıca sarılmıştım. Karşılık vermesini beklemiyordum fakat o beni şaşırtıp ellerini belime yerleştirdi. Daha sıkı sarılmaya çalıştım o mutlulukla. Ayrılmak istemiyordum, o kadar rahat hissettiriyordu ki sıcaklığı bırakmak istemiyordum. Birkaç dakika ayakta sarılı kaldık, hiç şikâyetçi olmadı. Sesini çıkarmadı. Ayırdım sonra kollarımı ve onunla göz göze gelmeden hemen önce  yumuşak yanağına ıslak bir öpücük bıraktım. Şaşırdığını ele verdi gözleri. Onunla bu bir haftalık ilişkimizde belki de ilk defa bu kadar cüretkârdım.

     Elleri hâlâ belimde, ellerim sarkık bir şekilde omuzlarında... "Bu sevgi gösterisini neye borçluyuz bakalım?" dedi. Sinirini sesine yansıtır diye  bekliyordum ama gayet sakin, hoş bir tınısı vardı sesinin. Masayı görebilsin diye çekildim önünden ve kollarımı iki yana açıp bağırdım:

     "Sürpriz! Seni randevuya çıkarıyorum Min Yoongi. Tabii yemekleri ben yapmak isterdim ama ikimizin de sağlığı için annenden istedim. İçecekler de alkolsüz çünkü annem kızıyor , biliyorsun." Ellerimden çekip  tekrar sarılmasaydı hızlı hızlı konuşmaya devam ederdim. Bu fırsatı kaçırmamak için ben de sardım yine kollarımı bedenine. O hâlde beni geri geri yürüttü. Belim mutfak tezgâhına değdiğinde durabildik ancak. Geri çekilip tarif edemediğim kadar güzel baktı bana. Saçlarımı geriye tarayıp gözlerimin rahat etmesini sağladı.  Ferahladım bir anda.

Golden Hour | YOONMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin