(Uyarı: intihar, hastalık, zorbalık ve ölümden bahsetme.)
All Might'ın bakış açısı:
İzuku'yu araştırırken bir şekilde İzuku'nun annesi İnko Midoriya'nın kaldığı yeri bulmuştum. Oldukça normal bir hastanenin 25 numaralı odasındaydı.
Görünüşe göre yıllar önce tam olarak tespit edilemeyen bir hastalığa yakalanmış. Doktorlar ölümünün garanti olduğunu söylemiş. Oğlu İzuku'nun kaybolması ile beraber depresyona girince hastalığı daha çok ilerlemiş ancak hala yaşıyordu. Muhtamelen durumu pek iyi değildi.
İlk başta İnko ile iletişime geçmek konusunda kararsızdım ancak daha sonra Bakugo'dan duyduğum olayı İnko'nun bakış açısından dinlemek istedim.
Bakugo'nun kafası karışıktı. Umursamıyor gibi davranıyor ama davranış şekli kafasının karışık olduğunu belli ediyor. Aniden sinirleniyor, İzuku'ya Deku diyor, morali bozuluyor ve etrafa sayıp duruyordu.Bakugo'yu sorgulayarak fazla bilgiye ulaşamayacaktım. Bu yüzden İnko ile telefondan iletişime geçip yanına gitmek için izin aldım. İnko buluşma isteğimi kabul etti ve kaldığı hastanenin ziyaret saatini bana söyledi.
Hastane ziyaretine gitmeden önce bir kaç şey satın aldım çünkü hastane ziyaretine hediyesiz gidip daha sonra arkamdan küfür yemek istemiyordum. Meyve suyu, elma, sebzeler, su, bir kaç hazır çorba. İnko'nun neyi sevip sevmediğini ve sağlık durumunu bilmediğim için birbirinden farklı şeyler satın almıştım. En azından bir tanesini yiyebileceğinden emindim.
Bakugo'yu kurtarırken zaten kimliğim açığa çıkmıştı. Bu yüzden tanınıp tanınmamayı umursamadan hastaneye gittim ve İnko'nun olduğu odayı bulup kapıyı tıklattım.
Bir kaç dakika sonra içeriden boğuk ama kadınsı bir ses geldi.
"Buyrun içeri girin..."
Kapıyı açıp içeriye girdim ve İnko ile göz göze geldim. İnko hastane yatağında oturuyordu. İzuku gibi uzun dümdüz yeşil saçları vardı, oldukça zayıftı ve yüzü çöküktü ancak yinede iki sene önceki resimlerde gördüğüm kadına benziyordu. Bu kadının İnko olduğundan emindim.
Tereddütlü bir şekilde konuştum, "Rahatsızlık için özürdilerim. Ben eski bir numaralı kahraman All Might. İzuku hakkında konuşmak için buraya geldim."
"Biliyorum, benimle iletişime geçmiştin. İzuku'nun hala yaşadığını duydum. Bunu haber verecekseniz gidebilirsin ancak başka bir şey hakkında konuşacaksan lütfen sandalyeye otur."
Aldığım şeyleri masaya koyduktan sonra sandalyeye oturdum. Konuya hemen girmek istemediğim için ilk olarak durumunu sordum.
"Hasta olduğunuzu biliyorum ama nasılsınız?" Diye sordum.
"Eklemlerim ağrıyor ve görüşüm artık eskisi kadar iyi değil. Siz nasılsınız? Emeklilik durumunuzu haberlerden duydum." İnko'nun sakin ve duygusuz bir ses tonu vardı.
Bu konuşma çok tuhaftı çünkü İnko çok duygusuzdu, "Ben kendi halimdeyim. Şey buraya gelme nedenim hakkında..."
İnko cümlemi yarıda kesip konuşmaya başladı, "İzuku hakkında konuşmaya geldiğinizi biliyorum telefonda demiştiniz. İzuku sizin hayranınızdı. Keşke sizinle tanışmış oldaydı belki o zaman mutlu olur ve aniden ortadan kaybolmazdı."
Yani İzuku benim hayranımdı. Çocukların benim hayranım olması tuhaf değildi ama bu kişi bir villain olduğunda tuhaf oluyordu. En azından İzuku'nun normal bir çocuk olduğundan tamamen emindim. Bakugo yaptığı zorbalıkları itiraf etmişti ama birisinin villain olması için sadece zorbalığın yeterli olduğunu düşünmüyordum. Bir kaç şey daha ters gitmiş olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villain Deku (My Hero Academia)
Fanfictionİzuku Midoriya ölmüştü. Cesedi yoktu, onun öldüğünü kanıtlayabilecek bir şey yoktu onun yaşadığını kanıtlayan bir şeyde yoktu ancak onu okul binasından aşağıya atlarken görmüştü. İzuku Midoriya resmi kayıtlara göre ölüydü. O zaman kendisine Deku diy...