fifteen

1.2K 94 46
                                    


MAY ALLEN

Evime dönmeden büyük boy pizza sipariş etmiş ve iki litrelik pepsi almıştık. Geri dönüş yolu sessizdi.Bütün yolculuk boyunca hem de. Ama tuhaf bir sessizlik değildi.Daha çok düşünme sessizliğiydi?

Araba yoluna girdiğimizde annem ve babamın henüz eve gelmediğini gördüm. Eşyalarımızı alıp içeri girerken Calum ''arabanla ne yapacaklar ?'' diye sordu.

''dedektif Warren sigorta şirketimin aradığını söyledi.babam da onlara olanları anlattı.karakola gidip resim çekeceklermiş.'' Derin bir iç çektim. ''çok uzun bir süreç.'' Kapıyı açtım.

''Evet, üzgünüm'' dedi pizzayı masaya koyarken.

''Sorun değil.yani sanırım.'' Omuz silktim.

Aslında sorundu. Geri zekalı piçin teki bebeğimi mahvetmişti. O arabanın değeri bende çoktu, özellikle büyük annem artık süremeyeceğine karar verip bana verdiği için.benim için duygusal bir değer vardı. Ama sikik gerzeğin teki camımı indirmeye karar vermişti. Ama bunlar olduğunda calum'un geldiğine şükretmeliyim.çok daha kötü şeyler olabilirdi.

Calum birden parmağını gözümün önünde şıklattı. ''May?''

''hı?''

''Dediğim her hangi bir şeyi duydun mu?'' diye kıkırdadı. Dolapta iki bardak çıkarıp utanarak başımı salladım.

''şey ihtiyacın olursa-'' ensesini kaşıdı ''seni okula götürebilirim.''

''bu-'' diye başladım.

''ve dönüşte.'' Gergince sırıttı.

''neden seni boğacakmışım gibi duruyorsun?'' dedim hafifçe gülerek.

Masanın yanından geçip yanına yürüdüm ve ona bir tabak uzattım. Elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. ''yeteri kadar ret edildim.''

''bunu yapma'' dedim sesim kırıldı.

Bunu yaşamak istemiyordum.

''neden?'' dedi elimdeki bardak ve tabakları alıp masaya koydu.ellerimi tutup beni kendine çekmeye çalıştı. Ama başımı olumsuzca salladım ve ondan kurtulmaya çalıştım.

''dur.'' Dedi ama devam ettim. Vücudumu kendininkine yaklaştırmaya çalışıyordu ama bunu yapamazdım.

''lütfen.'' Artık yalvarıyordu. ''bebeğim.''

Bu basit sevgi sözcüğüm hemen durmamı sağladı.

''bunu yapamam.'' Gözlerimi kaçırdım. Gözlerimi converselerimin altındaki mermer zemine diktim.

''bana sebebini söyle.'' Sesi kırık geliyordu. Ve kalbim ortadan ikiye bölündü. Onun acısının sebebi olmak istemiyordum.

''çünkü bu iş yürümez.'' Sesim boğuluyormuş gibi çıkıyordu. Tekrar göz yaşlarım akarken hıçkırmaya başladım.

''ne demek istiyorsun? Tanrım çok kısa süredir arkadaşız ama kimin umrunda? İkimizde duygularımız ile savaşamayız. Seni tanıdım sende beni.sana aşık oldum. Çok hemde ve sen beni uzaklaştırıyorsun, sürekli. Beni ne kadar yaraladığına dair bir fikrin yok.'' Yüzümü avuçladı. Birbirimizin gözlerine bakıyorduk ve o biraz öne eğildi. Nefesim boğazımda takılı kaldı. Alnını benimkine yasladı ve öylece kaldı. Gözleri benimkiler adeta deliyordu.

''sen güzelsin, kesinlikle zekisin, ve o lanet gülüşünü seviyorum. Gülerken burnun kırıştırman tüm yüzünü öpme isteği ile dolmama neden oluyor. Kıvrımlarını sevmeyişinden nefret ediyorum. Onları seviyorum çünkü onlar senin, onlar senin kimliğinin bir parçası. Hiç kimse için değişmeni istemiyorum. Sen nefes kesicisin. Benim üzerindeki etkini bilmiyorsun. Mesela o yumuşak dudakları öpme arzusunu. Ne zaman o lanet parlatıcıyı sürsen dudaklarımı seninkilere çarpıp senin içinde yok olmak istiyorum. Geçen hafta takıldığımızdan beri tüm varlığımı işgal ettin. Hepsi sensin.'' Her cümle ile daha çok yaklaştı.

beautifully curved || c.h (türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin