30.09.1978Ünlü ressam Lee Minho atölyesine bir an önce gidebilmek için sabah erkenden kalktı. İşini severek yapıyordu. Yaptığı tablolar o kadar satıyordu ki parası pulu her şeyi vardı. Karısı ile 3 yıl önce boşanmıştı. Boşandıktan sonra kendini tamamen işine verdi. Gün içerisinde normalde 3 tablo bitiriyorsa artık 5 tablo bitiriyordu. 5 yapıyorsa 10 yapıyordu artık. Evli olduğuna bakmayın, kendisi daha çok genç. 26'sına girmeye yaşı kadar gün yani 25 gün kalmıştı. Evliliğide çok uzun sürmemişti. 2,5 yıl sürmüştü ve bu hiç hayal ettiği gibi olmamıştı. Mutlu olacağını sanmıştı fakat yanılmıştı.
Minho yatağından doğruldu. Lavaboya gidip yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladı. Sonra mutfağına geçip kendisine güzel bir kahve yaptı. Kahvaltıyı sevmezdi, kahve her zaman 1 numaralı tercihi idi. Pembe eşofmanı, ponponlu terliği onu hayli mi hayli güzel ve tatlı kılıyordu. Kahvesini yudumlarken bugün ne çizebileceğini düşündü Minho...
İşine hazırlanma vakti geldiğinde üstünü değiştirdi Minho. Pijamalarını çıkartmış, pantolonunu ve gömleğini giymişti. Saçlarını eliyle düzeltti. Aynadan son kez kendine baktı. Son kez salona gidip kedisi Soonie'ye baktı, kafasını okşadı. Kedi bacaklarına sürünüp miyavladı. Kedisinin suyunu tazeledi ve mama kabına mamasını koydu.
"Akşam görüşürüz Soonie!"
Evin anahtarlarını aldı. Ayakkabılarını giyip kapının dışına çıktı. Evinin kapısını kilitledi. Merdivenleri kullanarak aşağı indi. Apartmanın dışına çıkıp atölyesinin yolunu tuttu.
***
Atölyesi tek katlıydı ve 3 odalıydı. Atölyesine ara sıra en yakın arkadaşı Hyunjin uğruyor, birlikte çay içiyorlardı. Anahtarla dış kapıyı açtı ve içeri girdi Minho. Kabanını kapının hemen yanındaki askılığa astı ve tuvallerinin yanına gitti. Bir tuvale sanki daha önceden gördüğü ama aklına hiç gelmeyen birisini, bir yüz çiziyordu Minho. Sandalyesinin üzerindeki boya dolu tulumunu aldı askılarından kafasını geçirip arkadan iplerini bağladı. Artık işe koyulma vaktiydi.
O bilinmeyen kişinin saç tellerini çiziyordu Minho. Çizdiği her kimse o çok güzeldi. Büyük yanakları, çekik gözleri onu kusursuz yapıyordu. Sonra birden bire kapı çaldı. Minho bu saatlerde kimin geleceğini düşündü ve söylenmeye başladı. "Hyunjin bu günlerde gelmez ki?" Dedi kendi kendine. Tuvalin başından kalkıp kapıyı açtı. Karşısındaki bir postacıydı.
"İyi günler efendim. Lee Minho siz misiniz?"
"Evet, evet. Benim."
"Adınıza bir mektup var."
Postacı mektubu uzattı. Minho'nun kafası karışmıştı. Şaşkın bir surat ifadesi ile,
"Umm, peki teşekkürler. Kolay gelsin." Diyerek mektubu aldı. Ve içeri girdi.
Minho zarfı incelemeye başladı. Zarf resmen 1 kilo vardı. Kaç sayfaydı bu mektup? O yüzden mi bu kadar ağırdı? Minho tulumunu çıkarttı. Oturup zarfı açtı. Zarfı masasına koydu. Mektup 20-25 sayfa rahat vardı. Dışına vurarak "Oha!" Dedi Minho. Mektup Beni hiç tanımamış olan sana diyerek başlıyordu. Minho mektubu okumaya başladı.
Nasıl oldu?
Öpüyorum 💗
YOU ARE READING
Sen Evlisin • Minsung
FanfictionMinho'nun atölyesine gelen mektup, her şeyi değiştirmişti. Artık kaybedecek zamanı yoktu. Unutma ki evlisin Yuvana dönmelisin Sen artık gitmelisin Vakit çok geç olmadan *** Bilimeyen Bir Kadının Mektubu adlı kitaptan esinlenilmiştir. Minsung. Minifi...