Kırılan ilk tabağın gürültüsüyle irkildim. Bir şeylerin fırlarılıp parçalanmasına alışmış kulaklarım, yine de o parçalayanı her seferinde affetmişti işte. Hazırlıksız yakalanması normaldi. İrkilmem yüzünden parmaklarımdan kayıp sehpanın üzerine düşen boya kalemini geri alacak vaktim yoktu. Dizlerimi koruyacağı için o sabah pantolon giydiğime mutlu oldum.
Ellerimi salonumuzun ortasındaki sehpadan halıya indirdim. Ne kadar çabuk saklanırsam o kadar az zarar göreceğimi biliyordum. Hızlıca emekleyerek büyük yemek masasına ilerledim.
Annemin"sen hiçbir zaman beni ya da kızımızı düşünmüyorsun!"
Diye bağırdığını duyduğumda masaya ulaşmıştım. Dizlerimin üstünde olmama rağmen uzanabildiğim masa örtüsünü tek elimle yukarı kaldırdım.Başımı altından geçirir geçirmez eski yerine doğru yavaşça süzüldü.
"O kızımız değil, senin kızın"
Halının sert yüzeyinde dizlerimin acımasını engellediği için teşekkür ettiğim pantolonumu okşadım, ardından bacaklaeımı kendime çektim. Kollarımı etrafından geçirerek birleştirdim. İyiki yaz değildi, çünkü yazın herkes şort giyerdi ve babaları annelerine bağırdığında korunmak için büyük, görkemli ve koruyucu yemek masasının altına giden her çocuğun yolda dizleri acırdı.Sanırım son bahardaydık. Bu yüzden sonbahar artık benim en sevdiğim mevsim olacaktı. Ama kışın da pantolon giyiyorduk ve dizlerimiz acımıyordu. O zaman kış da benim artık en sevdiğim mevsimdi. Acaba sonbahar bunu duysa üzülür müydü?
Bağırışlar yakınlaştığında annemin üzülerek salona geldiğini anlamıştım."canset seninde kızın! Artık şunu söylemeyi bırak! "
İsmimi duyduğum anda kollarımı bacaklarımdan çözdüm ve kulaklarıma götürdüm. İstemiyorum. Artık bunun bi parçası olmak istemiyorum."Onun kahverengi saçları ve kahverengi gözleri var. Benimle uzaktan yakından alakası yok. Nasıl kızım oluyormuş o benim? Al... Boyadığı şu kitaba bak. Hâlâ bunlarla uğraşıyor!bebek büyütüyorum sanki! "
Fırlattığı boyama kitabım, saklandığım büyük yemek masasının hemen yanına, görebileceğim bi yere düşmüştü. Yavaşça eğildim ve örtünün altından babamın nerede durduğuna baktım. Arkası masaya dönüktü. Şimdilik güvendeydim.
Hızlıca elimi masanın altından pembe kapaklı boyama kitabıma uzattım ama uzanamıyorum. Kolum çok kısaydı ve pantolonum bu sefer yardım etmekten vazgeçmişti
1