Farkına Varış

7 0 0
                                    

Az isteyeyim ki işi alabileyim diye düşündü Oğan, karşısında kendisinden daha genç ve kıdemsiz bir avukat olan şirket hukuk müşaviri vardı. Ücret beklentiniz ne kadar diye sorduktan sonra önündeki telefonuna not alır gibi davranıyordu ama muhtemelen instagram'dan story bakıyordu. Yaptığı makyajla arkasındaki duvar da rahatlıkla boyanabilirdi.

"Aman az iste, daha da ezik davran da bu boyalı paçozla çalışma fırsatını kaçırma" diye patladı davudi ve tınılı bir ses, neredeyse oturduğu koltuktan zıplayacaktı. 

Yine o kafasındaki ses!

Son zamanlarda çok fazla duyuyordu bu sesi ama bu sefer sanki dışardan da söylenmişti, o kadar yoğun ve gerçekti ki duydu mu diye dikkatle kadına baktı ama kadın kıpırdamamıştı bile; insta konsantrasyonu.

Sakinleşmeye ve konsantre olmaya çalıştı. 

Kadını araştırmıştı, kendisinin burs kazanarak master yaptığı İngiltere'de, bu kadın dil kursu tarzı bir hukuk kursuna gidip aldığı sertifikayı, uluslararası hukuk sertifikası olarak yazmıştı şirket web sayfasındaki bio'suna.

Şirket, hükümete yakın ve muhafazakardı ama kadının dekoltesi cüretkar ve göğüsleri tombuldu.  Kilosu ise  cüretini katlardı ama yükselişinin arkasında doğru kişiyle yatması mı vardı acaba? 

Patronu da araştırmıştı; yeni yetme zenginlerdendi, yakın zamana kadar iflasa yakın, sokak arası mafyacığı bir galericiydi ama iktidar değişince çok hızlı bir şekilde devlet bankalarından çok yüksek meblağlı döviz kredileri almıştı ama sözleşmeyi lira ödemeli olarak imzalamıştı, o da eğer ödüyorsa..

 İnşaat ve madencilik alanında yaptığı yatırımlarla hükümet başkanın prensleri arasında anılıyordu ismi.

Dolayısıyla patronda çok para vardı, paranın da muhafazakar erkekteki ilk etkisi libido artışı ve yeni kadın arayışıdır, erken evlilikteki kaybedilen zamanın telafisi için.

Doğru kişiyle yatmak da bir yetenektir ve  açıkça belliydi ki bende bu yetenek yok, diye hayıflandı Oğan, ben yattıklarımı Tinder'dan seçiyorum genelde. Tinder'dan son tanıştığı hatunu hatırlayınca da yüzünü buruşturdu. "Asla fotoğraflarına benzemiyorlar"

İçindeki sesin bu konudaki görüşlerini biliyordu, duymamak için sıkıntıyla kadına ve mülakata odaklanmaya çalıştı.

Sessizlik uzayınca kadın telefondan gözlerini kaldırdı, Oğan da hızlıca "30 Bin" dedi, Türk Lirası diye de ekledi, komik olmasını umarak.

"Bu bizim ücret skalamızın üstünde ne yazık ki, daha başlangıç ücretine yakın bir bütçemiz var bu pozisyon için." Tekrar telefonuna döndü kadın, gözlerinde de renkli lens vardı muhtemelen.

"Nedir bu bütçeniz?"

"20 bin, dedi kayıtsızca, Türk lirası" Lensli pörtlek gözlerinde alay vardı. arkasına yaslanıp bacaklarını üst üste attı. Kalın bacaklarına rağmen diz üstü bir etek giymişti, bacaklarındaki epilasyon izleri derisinin gözeneklerini nokta nokta kızartmıştı. Tüylü bir vücut yapısı vardı belli ki..

Vücudunun diğer kısımlarını düşünmemeye çalıştı.

"İşe girersem seninle yatmak zorunda kalmam umarım veya patronla." 

"Çok komiksin" dedi ses.

Huzursuzca kıpırdadı oturduğu yerde, kabul etmeye çok yakındı.  "Az ama en azından düzenli ve sabit gelir."

"Az, düzenli, sabit" Ses alay ederek tekrarlıyordu kelimelerini.

Bir anda kendisinden acayip sıkıldığını hissetti. İçindeki ses haklıydı.

Tekrar kadına odaklanmaya çalıştı,  yüksek katlı plazanın camlarından güneşin batmak üzere olduğunu görebiliyordu, kadının arkasındaki yakışıklı yansımasına kaydı gözleri; fit ve geniş omuzluydu ama yansımasının omuzları düşmüş ve kamburunu çıkartarak öne doğru eğilmişti.

"Kapasitenin altında bir işe girmeye çalışıyorsun çünkü, uzun boyunla alçak bir kapıdan içeri girmeye çalışıyorsun, bir cüceler diyarına." Sesin tınısındaki öfkeye yakın iğnelemeyi iliklerine kadar hissetti.

Ve birden onu gördü, sesin sahibini; kendi ezik yansımasının yanında dimdik duruyordu, yüzü aynı kendisiydi ama dudaklarının kenarı müstehzi ve özgüvenli bir gülümsemeyle kıvrılmıştı, alnı daha yüksek, kaşları daha yuvarlak ve kavisli görünüyordu, gözleri ateş gibi parlıyordu.

Her halinden ve duruşundan baskın ve güçlü bir karakter titreşimi yayılıyordu.

"Kimsin sen?"

"Gerçek sen! Gerçek ben!"

"Ne dediniz anlamadım" dedi insta güzeli.

Yansıma kayboldu, ses yine içinden geldi; "hadi gidelim, yapacak işlerimiz var, kendi işimiz." "Küçük kapılardan geçmek için eğilmekten artık sıkılmadın mı?"

Sıkılmıştı!

Sıkıldım dedi, yüksek sesle söylemişti.

Kadının şaşkınlıkla açılan ağzına küstah bir istihzayla baktı, ses gibi diye düşündü keyifle.

Omuzlarını geri atıp göğsünü gerdi, kendi işimi yapmaya, kendi patronum olmaya karar verdim, an itibariyle, dedi ve cevap beklemeden odayı terketti, cam kapıdan yansıyan görüntüsü dimdik ve ateş gibi parlaktı, adete ışık saçıyordu.

Sabah içeri girerken kendisini görmezden gelen uykulu sekreter, göz göze gelince gayri ihtiyari ayağa kalkıp "iyi günler efendim" dedi



Bir Tanrının UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin