"Ya biraz kay Burçak!" diyen Zehra ile en sonunda patladım.
"Ay yer mi var da kayalım!" dedim. "Burada kıç kadar yerde yaşam mücadelesi vermeye çalışıyorum biraz el insaf ya!"
Ne mi oluyordu? Şuan Rize'ye gidiyorduk düğün için. Gedizler Rizeli olduğu için oraya gidilecekti.
12. saatin içine girmiştik. Bıçak kemiğe dayanmıştı ve artık sabrım da kalmamıştı. Bir yandan da düğünün stresi sarmıştı beni.
Araba durdu. Gediz bana döndü. Ağlamak üzereydim şuan.
Ellerimi yüzüme kapattım. "Of," dedim. "Daha gelmedik mi ya?!"
Şuan arabada sadece Gediz, ben, Zehra, mahalleden iki arkadaşımız vardı. Ön koltukta da abim oturuyordu.
Herkes bana döndüğünde ellerimi çektim yüzümden. "İçim daralıyor ya her şey ters giderse?" dedim ağlamak üzere gibi çıkan sesimle.
"Öyle bir şey olmayacak bebeğim. Lan," dedi Gediz. Abimin kapısını açıp abimi ittirdi. "İn aşağı kız binsin şuraya."
İtiraz etmeden indi, ben de indim ve öne geçtim.
Camı açtım. Nefes alırken biraz daha iyiydim. "Mola verelim mi güzelim?" dedi Gediz. "İster misin?"
"Yok," dedim iç çekerken. "Aa kaldı zaten."
"İki saat var daha," dedi. "Emin misin?"
"Eminim," dedim. "Sür sen hadi."
Sonrasında iki saatlik yolu erittik sessizce.
Gedizlerin evine geldiğimizde hepimiz arabadan indik. Büyük bir konak duruyordu önümüzde.
Oraya doğru ilerledik. Ben ve ailem bu evde kalacaktık. Geriye kalan misafirler otele yerleştirilecekti.
Gediz kapıyı çaldı. Çok geçmeden kapı açıldı ve karşımda tam anlamıyla bir karadeniz kadını buldum. Keşanı üstünde yaşmağı başında bir kadın duruyordu karşımda. Yaşlıydı. Başı dimdik duruyordu.
"Hoşceldinuz," dedi. Bir yutkunmadım değil korkudan. "Celin hanum."
"Hoşbulduk efendim," dedim ve eline doğru yöneldim öpmek için. İzin verdi. Öptüm ve alnıma koydum.
"Efendim nedu da?" dedi sert bir sesle. "Babaanne diyecesun baa."
"Tamam," dedim. "Babaanne."
"Ha şöyle." dedi. "Hayde içeri geçun."
Hep birlikte içeriye girdik. Geçtiğimiz ufak koridor mutfağa açılıyordu. Oradan da diğer odalara.
"Celin," dedi babaanne. "Misafirlerimize odalarunu göster hele."
"Peki anne," dedi Sibel Teyze ve mutfaktan çıktı. Biz de onu takip ettik. Üst kata çıktığımızda dört kapı karşıladı bizi.
Bir odanın kapısını açtı Sibel Teyze. "Burada siz kalırsınız." dedi annemlere. "Yan odada da Burçak ve Zehra kalır. Hemen karşıdaki oda Gediz'in, yanı da bizim. Bir ihtiyacınız olursa söylemeniz yeterli."
"Çok sağolun," dedi annem, Sibel Teyze'nin sırtını okşarken. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
***
"Celin hanum!" diye seslenen babaanne ile oturduğum yerden kalkıp hemen yanına gittim.
"Buyur babaanne," dedim.
"Şuradan benum tansiyon hapımı getur hele." dedi.
Derin bir nefes aldım. "Hemen getiriyorum babaanne." dedim.
Mutfağa koşar adım gidip ilacı aldığım gibi geri geldim bir bardak suyla beraber.
"Getirdim," dedim. "Buyur babaanne."
İlacı içti. "Sağol." dedi.
Yüzü semsertti. Bir gram sevgi ifadesi yoktu.
"Otur bakayum şuraya." dedi. "Biraz konuşalum seninle."
O sıra Gediz dahil oldu ortama. "Babaanne ben biraz Burçağı alsam?" dedi bir umut.
"Olmaz!" dedi babaanne. "Düğün gününe kadar bu kız bu evin kızı. Sen müştemilatta kalacasun. Anan odanı boşuna hazırlamasun. Git de söyle."
"Babaanne müştemilat derken?" dedi Gediz. "Yapma etme gözünü seveyim nişanlım o benim."
"Ben anlamam!" dedi babaanne elini kaldırarak. "Görüşmeyecesunuz. Ne zaman ki nikah kıyılır o zaman bana laf düşmez. O zamana kadar, benum sözüm geçerlidur. İşte o gadar."
"Ama babaanne..." dedi Gediz.
Kıyamazdım ben sevgilime ama böyle yaparsa.
"Yok babaanne," dedi. "Sen de çık dışarı babangile yardum et. Yalı kazığı gibi dikilme tepemizde."
"Peki." dedi Gediz el mahkum. Ve dışarı çıktı.
Bizim Fadime Babaanne'den çekeceğimiz vardı.
***
sevdiniz mi fadime babaanneyi??? ben baya sevdim djdmdmdmxmx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENCİLEYİN | Texting
ЧиклитBurçak: Abim de abim Burçak: Mahallenin en delikanlı abisi Gediz: Ne istiyorsun yine Burçak? *** Kapağımızın tasarımcısı dreammsolider'dir. İnstagramdan ulaşabilirsinizz.