0.5

219 16 1
                                    

"İşte o da en son bunu dedi."

Sonunda telefonumu geri alma maceramı Nicolò'ya tamamen anlatmıştım.

"Ya, kıyamam. Ne çekmişsin odunlardan yavrum."

"Nic, senin Türkçe'n biraz fazla mı gelişti ne. Odun demek ne ya."

Gün geçtikçe daha çok aşık oluyordum. Konuşmalarımızda araya Türkçe kelimeler sıkıştırmasını, en azından şıkıştırmayı denemesini çok tatlı buluyordum.
Hamza, Nicolò'nun kime odun dediğini anlamadan bakıyordu.

"Size dedi, odun diye."

"Nereden biliyormuş odun demeyi?"

"Nic, odun demeyi nereden biliyorsun sen."

Gözlerini devirdi.

"Acaba?"

Utançla kafamı Hamza'ya çevirdim. Tek bir kelime etmeden baş parmağımla kendimi gösterdim. Gülüp önüne döndü. Kulaklıklarımı taktıktan sonra Nicolò ile konuşmaya devam ettim.

"Yavrum biletimi aldım. 7 Temmuz'da İstanbuldayım."

"Ciddi misin? Sonunda."

O kadar uzun süredir konuşuyorduk ki geldiğimizi bile fark etmemiştim. Babamın seslenişiyle kulaklığımı çıkartıp kafamı telefondan kaldırdım.

"Hadi, Lalin. Stada geldik sayılır. Çantanı falan topla sonra yarım saat uğraşıyorsun."

"Tamam babacım."

Bir yandan Nicolò ile konuşup diğer yandan çantamı topluyordum. Çantama herşeyi koyduktan sonra inmeye hazırdım. Kulaklığımı da koydum.

"Çocuklara tutsana bi telefonu."

"Kaan abi arkaya tutar mısın telefonu, şu odunlar duysun."

"Tamam."

Telefonu arkaya uzattı. Otobüsteki neredeyse herkes, özellikle kemik tayfa, Nicolò'nun diyeceklerini dinliyordu.

"7 Temmuz'da geliyorum. Hele bir bu maçı kazanmayın, Avusturya kampına gitmeden önce sizi, özellikle Barış seni çok pis çalıştırırım."

"Neden ben ya?"

"Tek forvet sen olduğun için olabilir mi?"

"Doğru."

"Nicolò'cum ilk kendin gel sonra bizi çalıştırırsın."  dedi Lucas.

"İlk ben geldim, vallahi."  diye devam ettirdi cümlesini. Devrim'le gezdikçe yeni kelimeler öğreniyordu bu çocuk.

"Lalin, buraya gel." babamın sesiyle irkildim. Telefonumu onların arasından tek güvendiğim Lucas'a bıraktım, diğerleri çocuk gibi davranabiliyorlardı.

Babamın yanına gittim.

"Ne oldu, babacım?"

Babamın yanında Ali Yiğit vardı. Ona yanımızdan biraz uzaklaşmasını söyledi, demek ki ciddi birşeydi.

"Lalin, dışarıda seni pek uyarmam biliyorsun."

"Evet, biliyorum. Yine Nicolo ile mi ilgili?"

"Ne sorunun var ki sevgilimle baba? Anlamıyorum ben seni ya."

"Sakin olur musun? Senin üzülmemen için diyorum bunu kızım. Murat gittiğinde ne kadar üzüldüğünü biliyoruz, ayrıca gittiğinde neler yaptığını da biliyoruz. Nicolò eğer kiralık giderse üzülmeni istemiyorum. Hatta satış durumu bile olabilir. "

Menzogna e bugiardo 'Nicolò ZanioloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin