'C'était comme si j'avais peur de t'oublier, pas de m'oublier moi-même.''Sanki kendimi unutmaktan değil, seni unutmaktan korkuyordum.'
...
31.12.1984
"Siz ne işle meşgulsünüz?" dedi Jeongguk, karşısında oturmuş yemek yemek yerine kendisini izleyen esmere doğru.
"Sizli bizli konuşmayı geçtiğimizi sanıyordum." dedi esmer hafifçe gülümseyerek
"Doğru ya, unutmuşum, ağız alışkanlığı."
"Sorun değil, tatlı bir alışkanlık." Jeongguk esmerin kendisine tatlı demesinin ardından iştahının kaçtığını hissetti.
Kendinde meydana gelen bu duygular hoşuna gitmiyordu. Tanıdığı, hatırladığı birine aitti bu hisler.
"İş demiştik, ne iş yapıyorsunuz?" esmer onu dikkatle izlerken Jeongguk kenara bıraktığı çatalıyla beraber cevabı beklercesine içini kıpırdatan bu adamın gözlerine baktı.
"Diplomatım"
'Ben Fransız diplomat Kim Taehyung, tanıştığımıza memnun oldum bayım.'
"Müsaadenizle odama çıkacağım, kendimi pek iyi hissetmiyorum." Jeongguk aniden kalkmasıyla beraber oturduğu sandalyeyi düşürdü. Bayan Claire çıkan gürültü yüzünden aniden salona girdiğinde Jeongguk çoktan odadan çıkmak üzereydi.
Eli ayağına dolanmış olan genç adam son bir kez dönerek nezaket gereği konuştu; "yemekte bana katıldığınız için teşekkür ederim."
Esmer, olanı biteni az çok tahmin edebildiği için tıpkı Jeongguk gibi ayaklandı. Bayan Claire korkak gözlerini ona çevirdiğinde o kendinden çok emin görünüyordu.
Jeongguk odasının önüne geldiğinde gözyaşları teker teker akmaya başlamıştı bile. Kapıyı hızlıca açıp içeriye girdi. Bir şeylerin farkında olup da bunları hatırlayamıyor olması onu deli ediyordu. Bu yüzdendir ki kriz geçireceğini düşündü. Yine kendinden nefret edecekti.
Karşısındaki adamın Taehyung olduğunu anlayacak kadar zekiydi ancak onu doğru düzgün hatırlamadan ona gitmenin mantığını çözemiyordu. Kendiyle bir savaş veriyordu, ona onu tanıdığını söyleyip söylememenin savaşıydı bu. Hatta, tamamen hazır olmadan ona gidip gitmemenin..
Aptal olduğunu düşündü, 'aptalın tekiyim, hatırlamadığım birini ne diye çağırdım?'
Aynadaki yansımasına düşmanca baktığı sırada kapısı tıklatıldı. 'Hayır' diye düşündü. 'Ben seni aklımdan çıkartamazken buraya gelmemelisin.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
théodore, tk
Фанфик'Monsieur, embrasse-moi à l'aube.' 'Bayım, bir şafak vakti öpün beni.'