12.bölüm

9.5K 236 10
                                    

Adam kolumdan tutup yerden kaldırdı ve "aferin bu. Azad ağa memnun olacak Mahmut." Beni kolumdan sürükleyerek arabaya bindirdi. Ordan sonra dağ yolundan ilerledik korkmaya başladım. "ne oluyor nereye gidiyoruz?" Sorularım havada kaldı.

Daha konuşmak istesemde başımdaki keskin ağrı herşeye mani oluyordu. Yarım saatin sonunda geldiğimiz gibi kolumdan tutup beni geri indirdiler.

Kolumu çekip "haddini bil Yasin. Madem Azad ağa diye gezersin o vakit karısına da hürmet et!" Diye cırlamıştım sadece güldü ve beni bağın içindeki bir tahta eve soktu.

Yanan sobanın olduğu odaya beni bıraktı ve parmağını sallayarak "ağam gelmeden bir yere kıpırdama yenge hanım. Başımı belaya sokma." Diyip kapıyı kitleyerek çıktı. Sobanın karşısındaki koltuğa attım kendimi.

Kapı açıldı içeri bitap halde Azad ağa girdi. Koşup boynuna sarıldım ve "çok korktum Azad. Baban iyi mi? Nolur bir şey de hele." Cevap olarak ise kollarımı boynundan çekti ve beni itti.

"Neden Zeynep? Neden sikicem böyle işi! Neden yaptın lan neden? Ne istedin babamdan? Kim dedi bunu yap diye?" Ard arda sorduğu soruların hiç birine cevap veremedim. Hiç birini anlamadım çünkü.

Arkasını döndü ve duvara sert bir yumruk attı. Kendine zarar veriyordu bana dokunamadığı için "bilmezden mi gelcen peki." Diyip bir kağıt çıkarıp önüme attı. Yerden alıp okudum.

"ama ama Azad bunlar ne benim sözüm ne de benim yazım." İnanmayarak küçümseyerek baktı. Elini tutmaya çalıştım fakat itti "lütfen inan bana bak evde göstereyim sana yazımı. Nolur inan bana." Dedim.

Bana bakıp "neden Zeynep hanım? Neden inanayım sana? Daha istediğini canımı paramı alamadın dimi çünkü.." der demez odada bir ses yankılandı. Sert tokadın sesi.

"Bu sondu Zeynep hanım. Bu sana son tavizimdi bitti. Şimdi düş önüme!" Kolumdan tutup sürükledi. Sesizce "canım yanıyor" desemde ya duymadı ya da duymamayı seçti.

Derin bir nefes alıp arabaya bindim ardından. Kapıyı kırdı adeta ve kapadı kendide oturunca çıktığımız dağ yolunu inmeye başladık. Konağın kapısından girince beni içeri attı ve bağırmaya başladı.

"Ahali gelin hele! Hadi hadi çabuk toplanın!" Herkes toplanmış tuhafça bize bakıyordu "Bu kadına sakın acımayın ne yaptıysa kendi etti kendi buldu. Selime hanım bunu da yanında çalıştır ne yapıyorsanız yapacak EKSİKSİZ! Sakın iş vermekten kaçma." Bana döndü baktı ve "bundan sonrada kendi yanına yere yatak at yatsın."

Lafı bitince merdivenlerden Nurhan hanım indi ve "oğlum delidin mi sen hele!" Başını salladı ve "boşamam lazımdı da şükretsin o bu haline!" Deyip evden çıktı.

Selime hanım ve Yeşim tuttu kollarımdan beni kaldırdılar. Baranla göz göze geldik ve o da okumuştu bu mektubu belliydi. Nefret saf nefretle bakıyordu bana. Yukarı odamıza çıkardılar beni ve yatağa bıraktılar. Dirensemde sonuç gözlerim kapalı yataktaydım.

Azad ağanın sesiyle uyandım "ne işi var ana bu kadının yatağımda size demedim mi ben? Buna aşağıda odaya yatırın diye." Dedi.

Nurhan hanım hiç bir şeye anlam veremiyordu kadının hiç bir şeyden haberi yoktu çünkü. Gözümü zorla araladım ve ayağa kalkıp kapıya yürüdüm. Azad "bir daha işin dışında girme buraya. Anca ben yokken temizlik için." Deyip çıktı odadan.

Bende mutfağa indim ölecektim susuzluktan sürahiden koca iki bardak suyu migdeme indirdim. Selime hanım bir tabak çorba koyup "al kızım afiyet olsun." Dedi aldım ve içmeye başladım.

Tekrar bir gürültü oldu avluda Nurhan hanım Baran ve Azad'ı paylıyordu. Selime ve Esma çıkınca bende çıktım. Nurhan hanım "delirdiniz herhalde garibanın suçu ne ki?" Diyince boynunda kızarmış belirgin damarlarıyla siniri heryerden belli olan Azad sonunda söyledi herşeyi.

"Bu babamın katili kadın mı masum ana? Para için yemediği bok kalmamış. Benim koynuma da girmiş elini de kana bulanmış." Dedi.

Gözlerimi kapadım sadece herkes sustu ve Nurhan hanım bana doğru yürüyüp elimden tuttu. "Doğru değil demi kızım yapmadın. Kıyamadın babana he?"

Hıçkıra hıçkıra başımı iki yana salladım. Sustum susmam onu rahatsız etti ve "cevap ver kuzum hadi!" Diye tekrar sordu. "yapmadım ana vallah da billah da!" Dedim zar zor.

Gözleri parladı ama mektup bu seferde anama geçmişti. Okudu ve bana bakıp iç çekti. Yüzüme tükürdü sadece ve canımı sadece o kadının göz yaşı yaktı. "yazıklar olsun sana o vakit." Diyip odasına çıktı Yeşim'in yardımıyla.

Herkes avluyu boşaltınca Selime hanım koluma girdi ve beni kaldıkları odaya götürdü. Yere serdikleri yatağın üzerine bırakıp Esma'nın bir pijamasını verdi bana. Yatağa girdim ve ağlaya ağlaya gözlerimi kapadım.

Sabah 5 te Esma'nın dürtmesiyle gözümü açtım "hadi kalk kahvaltı hazırlanacak ev temizlenecek." Diyince yataktan çıktım. Dolabı açtı ve bana bir elbise verdi "al hele giy bunu gelin hanım!" Diye dalga geçip elbiseyi bana attı. Üzerime geçirdim.

Mutfağa geçtim çay suyu koyulmuştu Esma hemen başladı yine konuşmaya. "Ekmek yapılacak başla bende menemen yapacam." Diyince kilerde ki un çuvalına gittim. Leğenin içine unu doldurdum ve geri döndüm. Tuz ve suyu da koyup karıştırdım. Hamuru yoğurunca oklavayla açtım.

Taş fırını yakmaya çalıştım iki büyük odunu attım, üzerine de çırayı yakıp attım. Harlayınca ateş hazır olmuştu. Üzerine açtığım lavaşları koydum. Esma ve Selime bu halime acıyarak bakıyordu adeta. Yutkundum yapmadığım bir şey için yargılanıyordum.

Kahvaltılıkları koymaya başlamışlardı. Bal ve kaymağı koydum, zeytin, peynir, reçelide kaplara koydum. Hazır olan lavaşlarıda tepsiye koyup üstüne sofra bezini kapadım.

Her şey hazır olunca tepsiye koyup bıraktım. Selime hanım namaza gidince bende peşine gidecekken Esma bağırdı ardımdan: "hadi nereye gel daha koyalım sofrayı." Diyince ona döndüm "namazı kılıp geliyorum." "Hızlı ol o zaman!"

Hemen odaya girdim Selime hanımın yanına seccadeyi serdim. Başıma eşarp takıp uzun bir yeleği üzerime geçirdim. Hızla 4 rekat bitince seccadenin üzerinde ellerimi açıp dua ettim. "Allah'ım nolursun doğru yolu göster. Benim suçsuz olduğumu öğrensinler. Yapmadığım, işlemediğim günahın bedelini ödeyemiyorum."

Birkaç sure de okuyup tesbihat bitince ayağa kalktım. Eşarbımı çıkarmadım arkadan birleştirip başımın üzerinde topladım. Avluya çıkmış mutfağa gidecekken Azad'ın sesini duydum.

"Bu saatte mi kalkıyorsunuz hanım ağam? Geri dönün henüz erken." Arkamı döndüm tehditvari bir tonda konuştu "bak Zeynep sana insan gibi davrandım ama sen beni sırtımdan bıçakladın. Şimdi ya benim dediğim gibi yaşarsın laf işitmezsin." Parmağını kapıya doğru uzatıp "ya da kapı orda sen bilirsin!" Diyip yukarı çıktı.

Köy AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin