2.BÖLÜM; KÖTÜYÜ HİSSETMEK

2.7K 122 42
                                    

2.BÖLÜM:KÖTÜYÜ HİSSETMEK:

Keyifli okumalar🍂

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınız

İnstagram hesabım Merdumgiriz.234
 
Zalimlerin çarkı, cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner.

Victor Hugo...

......

🍂

Zaman akıyordu ya da galiba, çünkü bu gece Defne’nin içinde ki sıkıntı ile birlikte yerinde durmuş, saatler geçmiyordu.

Defne bu yaz babası ve amcası ile birlikte kuzeni Sude’yi ziyaret için Şırnak’tan, Rize’ye gelmişti. Ama ne gelmek. Yarın gideceklerdi buradan, o yüzden tüm aile dışarı çıkmıştı ama kendisi hastalandığı için evde kalmak istemiş, bu yüzden dışarı çıkmamıştı.

Aslında Ömer abisi askere gideceği için çıkmışlardı. Karısı iki aylık hamileydi. Zordu onu için.

Çalışanlar bile gitmişti çünkü Ömer abisi sadece ona değil herkese iyiliği dokunmuştu. Sadece kapıdaki korumalar tek kalmıştı.

Bir kaç dakika daha bekledikten sonra kapıda bir hareketlilik sezdi. Uzandığı yataktan başını kaldırdı ama yerinden kalkmadı. Sesler kesilince yine güzel bir uyku için gözlerini yumdu lakin birden bir ses daha gelince hızla korku ile yerinden fırladı ve yavaş adımlarla kapıya doğru yürüdü.

“Kim var orada?” Sorusunu bir hışırtı sesi karşıladı. Korku ile sorusunu yenileyecekken kapıdaki korumaları hatırladı ve hemen aceleyle üzerine baktı. Siyah bir şort takımı ile açacak değildi herhalde. Kapıdan bir ses daha gelince bu sefer korku ile eli kapının kulpuna gitti.

Derince yutkundu. Kapıyı hafifçe açarak başını eğdi ve gördüğü görüntü ile derin bir rahatlama bastı.

Uzun sürmeyecek ve bir daha görünce gelmeyecek bir rahatlamaydı bu.

Kıvırcık saçlarını kulaklarının arkasına iterek kapıyı tamamen açtı. “Ahmet abi iyi misin?” Diye sordu hemen kapısının dibinde oturmuş olan Ahmet’e.

Ahmet başını kaldırarak kızarmış gözleri ile karşısında bu ara sürekli bilinçaltına işlenecek derecede hafızasında yer edinen Defne’yi görünce gülümsedi. Güzel kızdı. Can yakacak kadar ama Ahmet kendisini de Defne’yi de yakacağını fark etmedi.

Kızgınlığını ve Hira’ya olan hasreti onu buraya getirmişti ya da o öyle sanıyordu. Hira’nın hasreti. Oysaki Hira aklına bile gelmiyordu ama bunu kendine yediremiyordu. O Hira’yı seviyordu. Seviyordu. Seviyor.

Seviyor muydu gerçekten? Yoksa kendini mi kandırıyordu?

İşte bu muamma.

“Defne,” dedi sesinden de sarhoş olduğunu belli eden bir şekilde. Defne gerildi, oldu olası sarhoşlardan korkmuştur. Titrek adımlarla ona doğru gitti.

“Sarhoşsun sen,” dediğinde Ahmet gülümsedi.

“Evet, hem de Hira’yı değil, seni sevdiğimi düşünecek kadar.” İkisi de duraksadı. Defne onun sarhoşluğuna verirken yavaşça bir adım daha attı. Biraz daha aynı ortamda duramazdı.

“Ben birini çağıracağım, seni odana götürsünler,” dediğinde Ahmet daha da güldü. Defne yerinde durup ona baktı, Ahmet ellerini kaldırdı ve sallayarak, “gitti onlar. Ben gönderdim, puf oldular,” deyip daha da güldü.

URGANA GEÇİRİLEN DÜŞÜNCELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin