"Anneee! Hadi atlara gidelim anneeee! "
Küçük nurseli televizyonda gördüğü at belgeselinden etkilenerek annesinin yanına mutfağa koşmuştu.
"Kızım sus kardeşini yeni uyuttum. Uyanırsa sen bakarsın ona göre"
Gülay, küçük kızına kızsada yüzündeki gülümseme ile tebessüm etmişti.
Onun için herşeydi çocukları. Bir yıl önce eşinin kumar borcu yüzünden tefeci kapılarına dayanınca, neyi var neyi yok toplayıp annesine taşınmıştı.
Eşini severdi ancak canına tak etmişti. Eve sarhoş gelip zülm ediyor, o lanet yere girdimi borca girmeden çıkmıyordu.
İşin ucu evlatlarına dayanınca takati kalmamış boşanmıştı.
Ellerini mutfak önlüğüne silerek kızının hizasında yere eğildi ve kızının sarı saçlarından öperek " söyle bakalım, yine hangi çizgi filme özendin ışığım? "
Küçük kız dudak büzüp " çizgi film değil annee! Beygesel izledim. At beygeseli" dedi ellerini göğsünde birleştirerek.
Kibarca güldü gülay. "Ay benim ışığım büyümüşte belgesel mi izler olmuş. Söyle bakalım neyini sevdin at belgeselinin? "
Nurseli ellerini iki yana açıp " Böyle kocamaan atlar vardı annee! Lılkı atları! " dedi.
Gülayın gülüşü büyüdü " Lılkı atları değil kızım onlar yılkı atları" dedi
"Anne çok güzel koşuyorlardı. Bide çiftlikdeki atlar vardı anne hatta minik atlar da vardı çocuklar binebilirmiş onlara, bende ata binmek istiyorumm! " dedi nurseli hevesle.
Annesi kızının sarı saçlarını, pembe yanaklarını okşadı. "İnşallah güzelim. Büyü de binersin hı?"
Bu cevaba canı sıkıldı nurselinin.
Şimdi binmek istiyordu atlara, büyümek çok uzun sürerdi. Hem çocuklar içinde atlar vardı neden büyümesi gerekiyordu ki?
"Şimdi binsek? Olmas mı anneee? "
Gülayın gülümsemesi buruk bir hal aldı.
Çocuklarının her isteklerini yapmak isterdi ama parası yoktu.
Yüzlerindeki gülümsemenin solduğunu görmek, içine oturuyordu ...
"Kızım, şimdi bizim çok paramız yokmuş. Ama olduğunda söz götürücem seni tamam mı ışığım? " sözler çıkarken bile yakıyordu dudaklarını.
Nurseli annesinin üzüldüğünü anlamıştı.
Minik parmakları annesinin yanağını bulup okşadı. "Oluy. Hem ben de büyümüş olursam büyük atlara binerim dimi anne? " dedi gülümseyerek.
Gülay kızının düşünceli bir çocuk olmasına bir kez daha şükrederek başını salladı hemen.
"Evet annecim! Büyük atlara bineriz tabi... "
Nurseli minik dudaklarıyla kocaman öptü annesinin yanağından .
"O zaman ben gidip resim yapıyım büyüyene kadar dimi anne? " dedi
Gülay sadece başını sallamakla yetindi. kızının yeşil gözleri ışıltıyla parlarken, bu ışıltının asla solmaması için binlerce kere yalvardı içinden.
Bir kaç saat sonra, mutfakdan çıkıp içeri gittiğinde, nurseliyi yaptığı resmin üzerinde uyur bulmuştu.
Minik bir çocuğa göre olabilecek en güzel atı çizmişti. Yanında da yeşil gözleri, sarı saçlarıyla minik nurselinin büyümüş bir halini...
⋇⋆✦⋆⋇ ⋇⋆✦⋆⋇ ⋇⋆✦⋆⋇ ⋇⋆✦⋆⋇
Özgürlük...
Hayat kitabımın başlığına yazmıştım bunu.
Özgürlüğüme adamıştım çabamı.
Başımızda bir babamız yoktu. Annem bizim için terk etmişti o adamı ve bunun için asla onu suçlamamıştım. Yaşananları hatırlamasamda, o adamın kapımıza gelip yalvarmalarını, hatırlıyordum...
Geri dönmemiz için değil borç istemek için...
Annem bizim için her şeyi yapmıştı.
Özgürlük tutkuma asla karşı çıkmamış, sadece sınırı aştığımda beni geri çekmişti.
İnsan özgürlük peşinde koşarken bazen çizgileri fazla aşabiliyordu çünkü...
Toplumun taktığı kör zincirleri çekip atmıştım hep bilekllerimden.
Geceleri dışarı çıkıp dolaşabileyim diye savunma sanatlarını öğrenmiştim.
Elalem ne der diyenlere kulak asmamıştım.
Şimdi ise 21 yaşında güzel sanatlar fakültesi resim bölümü öğrencisiydim. Geçen yıl yaptığım yağlı boya tablosu yarışmada birinci olmuş, bir açık arttırmada yüksek fiyata satılmıştı.
Beyaz bir at vardı tabloda, bozkırda özgürce koşuyor bastığı yerler ışık seline dönüşüyordu.
Yani nurseline...
İmzam buydu, benliğimden parçalar katardım çalışmalarıma, at özgürlüğü, ışık seli ismimi taşıyordu.
Ben, Nurseli ILGAZ...
Özgürlük peşinde koşan, atlarla kafayı bozmuş, manyak bi kızdım ben...
Çocukluğumda görüp etkilendiğim bir at belgeseli ile başlamıştı bu tutkum.
Yılkı atları...
Bozkırda özgürce koşturmaları, yelelerinin rüzgarda dalgalanması...
İnsanlar kuşları özgür tanımlardı ama atlarda gizliydi özgürlük bence...
Tutsaklık nedir diye sorarsanız eğer,
Lunaparktaki atlı karıncaları gösterirdim...
Sonuçta, o süslü hayatlarının ardında hepsi atlı karıncada tutsak atlar değil miydi?
En özgür olanlarımız yılkı atları...
En tutsaklarımız ise atlı karıncalardı...
Ve ben, yılkı atları kadar özgür bir hayat için savaşırken, kader beni bir atlı karıncays tutsak edeceti...
⋇⋆✦⋆⋇ ⋇⋆✦⋆⋇ ⋇⋆✦⋆⋇ ⋇⋆✦⋆⋇
Merhabaa!
At resmi çizerken aklıma manyak bir kurgu geldi, ve bende yazdım.Bilmiyorum, nasıl olur? Tutar mı?
Ama inşallah tutar.
Bir ressam ve bir yazar olmak en büyük hayallerimdi ve ucun ucun bunlara yaklaştığımı hissediyorum.
Her bir okunma, her bir oy, beni daha da umutlandırıyor.Umarım,
Kader sizi, beni, hayallerimizi,
yılkı atları kadar özgür kılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLI KARINCADA TUTSAK
Teen FictionSizce özgürlük nerededir? Bence özgürlük yılkı atlarında gizlidir. Bozkırda, özgürce koşmaları, yelelerinin rüzgarda dalgalanmaları... Peki, tutsaklık nerededir? diye sorarsanız eğer, tutsaklık da, luneparklardaki o atlı karıncalarda gizlidir. S...