Bugünden sonra, 2 hafta sonrasında ramazan başlıyordu. O yüzden normalden daha çok iş vardı. İlk önce detaylı bir temizlik sonrasında ise ramazan için hazırlık vardı. Bu gecede Azad'ın halası ve kızı Dilan geliyordu.
Yeşim yanıma yanaştı, ikimiz kilerdeydik eksik gedikleri belirliyecek ve ortalığı biraz toparlayacaktık. "Kız yenge bu Dilan çok cadı valla. Dikkat et kocanın yanından ayrılma. Meydanı boş bulursa koynuna girecek kadar şıllık bu karı haberin ola."
Yan rafın tozunu alırken elimdeki bezi sıktım. "Bilmez gibi konuşuyorsun bu adam yüzüme bakmıyor. Sen bana birde yakın davran, dur diyorsun."
Güldü "Şuan abim ağa dimi?"
"Evet?"
"Ne evet o zaman? Sende hanımağasın mutfakta iş göreceğine dikil abimin karşısına. Şuan son şansın benden demesi o kız sizi böyle görürse yüz bulacak."
"Saçmalama Yeşim işim gücüm yok gibi erkek kovalayacam he?" Kahkaha attım buna "ölsem yine küçülmem bu kadar!"
"İyi sen bilirsin ben seni görcem. Aha şuraya yazıyorum ikinci gün kavga çıkarmazsan adım da Yeşim değil benim!"
Çok emindi yapar mıydım acaba off sus Zeynep saçmalık. Hem benim acilen Ali ağayla konuşmam daha doğrusu konuşmaya çalışmam lazım. Yeşime baktım sonra "benim az yukarda işim var."
Başını salladı bende yukarı çıktım. Ali baba yatakta yatıyordu. Yanındaki sandalyeye oturdum. "Babam senin bu halinden beni suçlu tutuyorlar. Ne diyeceğim ben şimdi. Azad bana nasıl inanır bir daha?"
Elimi sıktı o an aklıma bir fikir geldi. Elini hareket ettirerek bize cevap verebilirdi. Dimi yani inşallah öyle olurdu. "Baba akşam oğlunu getiricem ona da böyle yapar mısın? Elini sıkar mısın?" Bir kez daha sıktı mutluluktan bir damla göz yaşım elinin üzerine düşmüştü.
Odanın kapısı açıldı içeri hemşire Alev girmişti. Üzerinde göğsünü baya açık bırakmış bir gömlek altında ise dar bir etek vardı. Zaten Azad'a aç it gibi bakan bu kızdan hiç haz etmemiştim.
Yanımıza gelip ellerimizi ayırdı "ayy ne yapıyorsunuz yormayın adamı!" Ayağa kalkıp karşısına dikildim.
"Bana bak kızım ben bu adamın gelini o göz süzdüğün adamında karısıyım. İstersen küçülme böyle açık saçık giyinince kimse sana bakmaz. Sende olan bizde de var çünkü. Hemde kaç yaşında kadınsın o boyalı sarı saçlarının dibi gelmiş."
Babama bakıp gülümsedim ve odadan çıktım. Artık yorulmuştum avludaki sedire oturdum. Altımda tüm şehrin mükemmel ve eşsiz manzarası vardı. Bir insan bu manzarayı nasıl sevmezdi ki? Ölürdüm ben buralara.
Aşağıda yine ses vardı bende daha fazla kaytaramayacağımı anladım ve aşağı indim. Nurhan anne Yeşim'e bir şeyler diyordu yanlarına yanaştım.
Nurhan anne Yeşim'e sinirle bakıp "ne demek o evli barklı adama mı bakacak Dilan?"
"Bilmez gibi konuşursun ablası ne ki o ne olsun? Ablası otuzunda ağaya daha yirmisinin başlarında yatağına girip ikinci karı diye nikah kıydırmadı mı?"
Yuh ama o ne demek öyle kadın gönüllü kuma gitmiş resmen. "O öyle mi sanki ilk karısının çocuğu olmuyordu o yüzden öyle oldu."
Yeşim bir anda bana dönüp "Ne yani yengem de hamile kalmazsa ona da mı öyle edicez?"
Nurhan hanıma dikkatle bakıp cevabını bekledim. "Ben bilmem Azad ağa ne derse o. Hem o da öylesini makbul görür töre öyle der sonuçta."
Şimdi işler değismişti ikinci kadın ne demek oluyordu. Tamam aramız bozuk olabilir Azad biraz sinirli de olabilir ama ilk günler bana ölüyordu, çok kibardıda şuan sinirdi davranışlarının tek açıklaması. Abartmaya gerek görmüyordum bu yüzden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı
Подростковая литератураKöyün ağası ve hizmetçinin kızı arasında 2000lerde geçen bir aşk hikayesi. Azad annesinin ısrarları üzerine önüme gelen ilk kızı sana gelin diye almazsam der ve odaya o gün annesine yardım etmek için gelen Zeynebin girmesiyle gelinini bulur. Hırçı...