Gözlerime değen günışığı ile gözlerimi araladım yüzümü buruşturarak.
Başımı kaldırırken karşılaştığım yüz ile bir durdum.
Sevdiğim adamla birlikte uyanmıştım.
Gözleri benim üzerimdeydi.
Gülümsedim. "Günaydın," dedim.
Omzumu okşayıp, "Günaydın," dedi o da.
"Ne zaman uyandın?" dedim. Üstümdeki ona ait tişörtün içine elini sokup belimi okşuyordu bu sırada.
"Biraz önce," dedi uykudan yeni uyandığı için çatallı bir sesle. Ama ben bu sese baya bir düşmüştüm. Çok güzeldi zira.
"Baya uyumuşuz," dedim gözlerim saatten ona kayarken.
Belimi okşadı. Gülümsedi. Ben o gülümsemedeki imayı anladım ve başımı göğsüne sakladım.
"Utanınca çok şirin olduğunu söylemiş miydim?" dedi.
"Yo," dedim. Başımı olduğu yerden kaldırdım. "Öyle miymiş?"
"Öyle," dedi. "Bir yaklaşsana."
Yüzümü ona doğru yaklaştırdım neden niçin diye sorgulamadan.
Birden dudaklarımda bir baskı hissettim. Gözlerim büyürken o, gözlerini kapatmıştı.
Ben de gözlerimi kapatıp ana bıraktım kendimi. Üstüne eğilip öpücüğü derinleştirdim. Ellerim ensesini bulurken tam olarak üstündeydim şimdi.
Nefes alma ihtiyacı ile geri çekildiğimde gözlerine baktım. Elleri belimdeydi. "Karnım acıktı benim." dedim saçma bir şekilde.
"Benim acıkmadı," dedi. "Dudakların baya leziz. Nasıl uzak durmuşum bu kadar süre, hayret ediyorum doğrusu."
"Ya," dedim omzuna vurarak. "Konuşma şöyle."
"Nasıl konuşmayayım?" dedi. "Karımla konuşuyorum. Özel bizim özelimiz. Bir engel göremiyorum önümde."
"Utanıyorum," dedim yanaklarım alev alevken.
"Benden utanma," dedi elinin tersi yanağımda gezinirken. "Ben senin kocanım. Utanman gereken en son kişiyim."
"Pekâlâ," dedim gülümseyerek. "O zaman şimdi kalkıp kahvaltı hazırlıyoruz. Tamam mıdır kocacığım?"
"Tamamdır karıcığım." dedi o da gülümseyerek. "Ama ondan önce," deyip karnıma sarıldı ve bedenimi yatağa iyice çekti. Üstüme eğildiğinde karnımı gıdıklamaya başlamıştı.
Kahkahalarım ahşap odanın duvarlarında yankılanırken dışarıda yağmur yağıyordu.
***
"Benim güzel karım neler hazırlamış böyle?" deyip burnunu boynuma sürten kocam oldukça tehlikeli hareketlerde bulunuyordu.
"Bak," dedim ocağın altını kapatırken. "Çok tehlikeli sularda yüzüyorsun, haberin olsun."
"Hım," dedi. "Yüzelim. Sonuçlarına katlanırım."
"Ne olursa olsun mu?" dedim merakla.
"Ne olursa olsun," dedi kendinden emin bir şekilde.
"Peki," dedim. Kollarımı ensesine doladım. "Sen nasıl güzel bir koca oldun böyle?"
"Senin kocan olunca insan bir ayrı güzelleşiyor." dedi dudaklarıma bakarak. "Baksana bir şey diyeceğim," dedi sonra.
"Hım?" dedim mırıldanarak.
"Ben bu dudaklardan ayrı kalamıyorum ne yapacağım?" dedi.
"O zaman ayrı kalma," dedim ve ben birleştirdim dudaklarımızı.
***
"Kahvaltı çok güzeldi ellerine sağlık," diyen Gediz'e gülümsedim.
"Afiyet olsun," dedim. "Ama şöyle bir şey isteyeceğim karşılığında."
"Nedir?" dedi.
"Dışarıda kırılmayı bekleyen odunlar var," dedim. "Soba dışında herhangi bir ısınma kaynağımız yok biliyorsun. Onları bir kırıversen?"
"Sen iste yeter bebeğim," dedi. "Şuraları toplayalım. Kırarım."
Sonra birlikte mutfağı toparladık. Üstümüze yağmurluklarımızı giyip dışarı çıktık.
O odunları kırarken ben de onu izledim. Etkileniyordum tabii ki ama yapacak başka bir işim yoktu. Onu izlemek en makul şeydi şuan.
O sıra aniden yağmur başladı yine. Oturduğum yerden kalktım. Gediz'e doğru ilerledim. Yanına gittiğimde koluna dokundum. O an birden belime sarılıp beni etrafında döndürmeye başladı.
Yağmur yağmaya devam ederken benim Kahkahalarım doldurdu gökyüzünü.
"Seni seviyorum!" diyen Gediz'in sesi, benim de, "Ben de seni seviyorum!" diyen sesime karıştı.
Biz ikimiz orada ıslandık ama çoktan aşktan sırılsıklam olmuştuk bile.
***
artık evliler bir sürü şey var aklımdaaa :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENCİLEYİN | Texting
Literatura FemininaBurçak: Abim de abim Burçak: Mahallenin en delikanlı abisi Gediz: Ne istiyorsun yine Burçak? *** Kapağımızın tasarımcısı dreammsolider'dir. İnstagramdan ulaşabilirsinizz.