Herkese selam. Bu farklı bir kurgu olacak. Umarım hoşunuza gider.
Sunghoon'dan
Ne yaptığımı bilemiyordum. Belirsiz bir yolda arabanın direksiyonunu sıkıca sarmış gidiyordum. Ne zaman onu bulup dosyayı kapatacaktım?
Uzun zamandır Jake Sim'in peşindeydim. Polistim. Polis olsam da sonucu ağır olan yükün altına girmiştim. Kimsenin başaramadığını yapmak istiyordum. Eğer büyük bir katili yakalarsam başarılı olurdum bu sayede rütbem yükselirdi değil mi? Rütbenin yükselmesini kim istemez ki? Ben isterdim. Onun içinde ilk Jake Sim'i yakalamam gerekti.
En sonunda gideceğim yere varmıştım. Neden tedirgin hissediyordum? Yapacaktım, hiçbir şey önüme geçemeyecekti. Derin iç çekerim ve arabamı durdurup kontağı kapatırım. Yavaşça kapıyı açıp içinden çıkarım. Geri kapatıp kilitleyip ilerlemeye başlamıştım.
Girişe geldiğimde iki tane koruma ile göz kesişmiştik. Giyindiklerime göz atmışlardı. Ortama uyum sağlamak için üstünü uygun biçimde giyinmişti.
Belini saran beyaz gömlek onun altında ise şık bir pantolon giyinmiştim. Bileğimde ve boynumda takılar ile göz kamaştırıcıydım.
Korumalar daha fazla bekletmeden içeriye almıştı. İçeriye girdiğimde nefesim kesilmiş gibi hissettim. Tanrım bu koku çok ağırdı. Yüzümü buruşturup ağır alkol kokusu içeren ortama doğru ilerledim. Herkes deli gibi eğlendiği için aralardan geçmek zordu.
Bar masaların olduğu yere gelmiştim. Ağır alkol kokusuna yeni yeni alışırken insanlar için masaların olduğu yerlere bakarım. Herkes birbiri ile yakınlaşırken -yiyişirken- şahitlik etmiştim. Pek hoş görüntü değildi. Ama bardaydım. Ne olmasını beklerdim ki?
O lanet adamı bir an önce bulup gitmek istiyordum. Telefonumu cebimden alıp ekranı açtım. Saate baktığımda henüz 21.30'du. İç çekerek telefonumu arka cebime koyup belimde ki silahı düzeltmiştim. Başımı kaldırdığımda bakmaya devam etmiştim.
Onu görmüştüm.
Siyahlar içerisinde ki ihtişamı ile görmüştüm.
Bu kadar zor olmamalıydı değil mi? Polistim. Yapabilirdim. Korkusuz adımlarla ilerlemiştim. Kalabalığın arasından geçerek onun oturduğu masaya gelmiştim. Neden farklı hissediyordum? Hayır, yapacağım.
Yapacaksın Sunghoon.
Yapacağım. Hızlıca masaya doğru ilerlediğimde gözlerim onun koyu kahverengi irislerinde bulmuştu. Bakarken onun karşısında -dibinde- olan masaya yanaşırım. Masada olan alkol bardağını kenara iterek otururum. Bakmaya devam ederim.
Onun gözlerine bakmaya devam ederken bakışlarını kesmiş beni süzmeye başlamıştı. Evet Sunghoon başlıyoruz. Derin iç çekerim. Konuşmaya başlamalıydım. Kendime güvenerek sırıtmaya başlamıştım.
"Sonunda karşılaşabildik Jake Sim."
Dediğim cümleyi beklermiş gibi benimle beraber sırıtmaya başlamıştı. Adını biliyordum. İlk kez yakından gördüğüm için süzme ihtiyacı duyuyordum.
"Ziyareti neye borçlusunuz?"
Üstünü süzerken o kalın tok sesiyle konuşmuştu.
Sesi o kadar derinden geliyordu ki kulaklarımdan silinmemişti. Gözlerimiz birleştiğinde beni beğenmiş gibi görünüyordu. Bu iyi bir bakış mıydı yoksa..? Dudaklarımı yaladım,"Bilmem neye borçluyum? Belki bu borç bir çok şeye sebep olacak Jake Sim."
Onun adını bastırarak söylemiştim. Hoşuna gitmiş olmalı ki sırıtması büyümüştü. Göz bakışmalarımız kesilmeden devam ediyordu. Aramızda ki mesafe bize karşı gibiydi. Jake bundan rahatsız olmalı ki elini kucağına koyup elini iki kez yukarı-aşağı yaparak işaretlemişti. Sırıtarak yüzüme döndü,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drogas / Jakehoon
FanfictionKucağında oturan kişi ne isteyebilirdi ki en fazla? Jake, kucağında oturan siyah saçlı genci süzüp kalın ses tonuyla sormuştu. "Ne istiyorsun?" "Sim Jaeyun'u tanımak istiyorum."