"Kendi acını hissedebiliyorsan, hala hayattasın demektir, başkasının acısını hissediyorsan hala insansındır."
∞BİR HAFTA geçmişti....
Evden adımımı dışarıya çıkartmamıştım. Odamda uzanmış dışarıda yağan yağmuru izliyordum. Kışın bitmesine sebep olan yağmuru izliyordum. Gözlerim yağan yağmur gibi, her an ağlamaya hazır bir şekilde tetikteydi.
Telefonumu tamamen kapatmıştım. Günler boyunca odamdan çıkmamış, kimseyle konusmamıştım. Akademide ki devamsızlık hakkım bitmişti ama ben hala dışarıya çıkacak cesaretimi toplayamıyordum. Uzanmış olduğum yataktan doğrularak ayağa kalktım. Derin bir nefes verip, pencereye doğru yürüdüm. Dışarıyı seyretmek için gözlerimi Zoraki şekilde açtığımda üç arabanın kapının önünde durduğunu farkettim. Biri Varisin arabası, diğerleri ise Arkın ile Doğunun arabasıydı. Doğa ve Doğu aynı arabadan el ele çıktıklarında dudaklarımda istemsizce tebessüm burkuldu. Arkın ve Varis tek başlarına kendi arabalarından sallanarak çıktılar. Nil yoktu. Ya da ben sevmediğim için onu çağırmamışlardı. Kapıya doğru yaklaştıklarını görünce merdivenlerden aşağıya doğru indim. Onları görmek istiyormuydum? Sadece onları değil kimseyi görmek ve konuşmak istemiyordum.
Kapıyı açmamla bana sıkıca sarılan Doğa karşılık bende ona sarıldım. Kollarını benden ayırırken "misafir kabul ediyor musun?" Diye heyecanla arkasında duranları gösterdi. Acı bir tebessüm ile kapıyı sonuna kadar açıp geçmelerini sağladım. Teker teker geçerken moralimi yerine getirmek için laf atmadan içeriye geçmiyorlardı.
"Naber küçük yenge" diye yanağımdan makas alan Doğuya gözlerimi devirdim.
"Çirkin yeşillik" diyen Arkın, cevap vermemi beklemeden içeriye geçti.
Doğa ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp parmak uçlarından içeriye koştu.
Bakışlarım Varisle buluştuğunda, acı halimi görünce yüzü düştü "başından beri istediğin bu değil miydi?"
Ağlamaklı sesimle "evet" dedim
Kafasını sinirle sağ tarafa çevirip gözlerini inatla bana çevirdi "o zaman neden iyi değilsin?"
Gözümden akan iki damla yaşı fark ettiğinde içinde hafif bir hassiktir çekti. Kafamı sağa yatırıp dış kapıya yaslandım güçlükle çıkan sesimle "bu kadar acı olacağını tahmin etmiyordum." Dedim fısıltıyla
Ağzında küfürleri yuvarlayarak beni yakamdan çekip kendi göğsüne yasladı. İri kollarını tüm bedenime zincirlenmiş biçimde sıkıca kavramıştı. Akan gözyaşlarımı bir yandan silip diğer yandan burnumu çekiyordum. Saçlarımın arasına kondurduğu öpücükle kendimi uzaklaştırdım
"İçeriye geçelim hava soğuk" diyerek tekrardan burnumu çektim.Bu halim hoşuna gitmiş olacaktı ki dudaklarında hafif bir kıvrılma oluştu. Üzerinde ki deri ceketinin ceplerine ellerini sokarak İçeriye geçtiği sırada kapıyı kapatıp bende peşinden içeriye geçtim. Geniş salonun sağ kısmına Doğa ve Doğu oturmuş, diğer tarfata ise Arkın oturmuştu. Varis ise Arkının yanına oturunca, Hemen yanlarında ki tekli koltuğa geçtim. Kısa bir sessizlikten sonra araya Doğa girerek ölüm sessizliğini bozdu.
"Bugün teyzenin görüşmesi var gidicek misin?"Güçlükle "bilmiyorum" dedim
Bu sefer Doğu araya girdi "gitmelisin" dedi.
Çok kısa ve tereddütlü sorular soruyorlardı. Sanki üzülmemi istemiyorlar gibi cümleleri söylerken, fazla kelimeden kaçınıyorlardı. Doğu ya destek çıkan Arkın oldu. "Bence de gitmelisin" dedi ve oturduğu yerden doğrulup devam etti "ben teyzenin ablasını ve eniştesini öldürdüğünü sanmıyorum" diyerek beni ufak çaplı şaşkınlığa soktu. İçimde bir yerlerde ben de inanmıyordum. Evet video da teyzemde vardı ama asla inanmıyordum. Tam cevap vereceğim sırada sinirle araya giren Vârisin tok sesi böldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İKİZİ
Ficção AdolescenteHer şey tehlikeli bir hal almıştı Beni ona bakarken yakalamıştı Bana olan ilgisinden nefret ediyordum Benim kim olduğumu biliyor muydu? Ya da ben onun kim olduğunu biliyor muydum? Benim onun peşinde olduğum gibi Oda benim mi peşimdeydi? ∞ Teyz...