BÖLÜM YİRMİ ALTI ∞ İTİRAF

21 2 0
                                    


"Karanlık sırlar hiç bir zaman itirafa dönüşmemeliydi!"

Tenime değen hafif dokunuşları seviyordum. Sert çarpan yağmur damlalarına aldırış etmeden, hafifçe dokunan parmakları hissediyordum. Dudaklarımda kalan çikolata tadını hissediyordum. Vücudum titriyordu ama soğuktan değil, alev alev yanan heyecanımdan. Parmak uçlarımdan saç diplerime kadar karıncalanmıştım. Geri çekilmek istediğim sırada bana fırsat vermeyen Vârise aldırış etmeden onun yönlendirmesiyle haraket etmeye başladım. Sol eli yanağımı okşarken, sağ eli belimi kavramıştı. Ben onun aksine toy ve fazlasıyla titrektim. Onun yaptığının aksine parmaklarımı boynuna kenetlemiştim. Bu hareketim hoşuna gitmiş olacaktı ki dudaklarında hafif kıvrılma olmuştu. Göremiyordum ama dudaklarımla hissediyordum. Gerçekten hoşuna gitmişti! Bı süre nefessiz kalınca dudaklarını dudaklarımdan ayırıp kesik kesik nefesler arasından konuştu "sen" dedi ve durdu derin bir nefes alıp devam etti "ne kadar istersem isteyeyim, senden asla uzak duramıyorum.... Söylesene napıyorsun bana?" Diye sordu tarif edemeyeceğim bir ses tonunda

Dudaklarım aralandı "beni seviyor musun?" Diye sordum  hızlı bir şekilde. Yüzünü yüzüme daha çok yakınlaştırıp, burnunu burnuma değdirdi. Suratı bir şeyler düşünür gibi karışıktı.

"Bana hissettirdiğini bu şeyin adını bilmiyorum" diye cevapladı dürüstçe. Gözlerimi usulca kapatıp açtığımda hala beni seyrettiğini fark ettim. Islak dudaklarını bu sefer burnumda gezdirip ufak  bir buse kondurdu. "Sen, beni seviyor musun?" Diye sorunca, şaşırdım. Onu seviyordum. Ama bunu ona itiraf etmelimiydim? Uçmaya yeltenmiş kelebeğin kanatlarını koparır mıydı?  Kulaklarımda anımsayan şarkı sözü geldi aklıma... 'gözümün gördüğü, göğsümün bildiği ile bir değil'. Kalbim onun için atıyordu ama ya göreceklerim  peki?
Cevap vermeye yelteneceğim sırada, Yağmurun altında romantik dakikalarımızı bölen arabanın yüksek derecede yanan farlarıydı. Karanlığa Alışan gözlerim ışıkla buluşunca yanmıştı. Bir süre gözlerimi kısmak zorunda kalsam da, arabadan ineni görmem için gözlerimi Zoraki şekilde açmaya çalıştım. Araba fren yapıp tam önümüzde durdu. İnen kişiye baktığımda bize doğru hızlı adımlarla ilerliyen Aliyi gördüm. Siyah kabanı hemen hemen ıslanmıştı, giydiği botlar her adım atışında gerisinde su birikintisi bırakıyordu. Bize baktığını fark ettiğimde kaşları çatılmış, olayı anlamak ister gibiydi. Bize yaklaşınca Vârisin kucağında oturan bedenimi havaya kaldırıp ayakta bekledim. Benimle beraber Zoraki bir şekilde ayağa kalkan Varise yardım etmek için uzandığımda Ali çoktan gelmiş ve bana müsade etmeden Varisi tutup kaldırmıştı.

"İyi misin?" Diye sorarken Varisin sağ koluna girmişti.

Varis "iyiyim" diye cevap verirken gözleri bana kaydı. Bende olumlu anlamda aşağıya yukarıya başımı sallayıp "iyiyim" dedim

Ali hışımla bana dönüp "bu nasıl bir sorumsuzluk" diye çıkıştığında, "ya ölseydi! Ya ölseydiniz!" Diye sesini yükselttiğinde yeniden Kendimi suçlu hissetmeme sebep olmuştu. Ne dese haklıydı. Sesimi çıkarmadan başımı eğdim. İstediği kadar bağırıp kızabilirdi. Asla cevap vermeyecektim.

"İyiyim" diye cevap veren Vârise baktığımda dişlerini sıkarak konuşuyordu "iyiyiz" diye tekrarladı. Aliye yasladığı vücudunu çekip arabaya doğru yürümeye başladı. Arkası dönük, giydiği siyah gömleği tüm bedenini sarmıştı. Islaklık onu daha çekici hale getirmişti. Yavaş adımlarla hafif sekerek yürüyordu.

"Gelmeye niyetin yoksa taksi çağırabilirsin?" Diye Ali laf atınca, kafamı ona çevirdim. Benden haz etmediğini net bir şekilde belli ediyordu. Onu geri de bırakıp yürümeye başladığım sırada, Arkamı dönüp kinayeli bir şekilde seslendim

KARANLIĞIN İKİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin