23. Bölüm

400 28 2
                                    

Mayda Demir
1 Yıl Sonra

Abimler artık görevlere gitmiyor ve sessiz sedasız yaşıyorduk. Gün içinde işe gidip gelmeleri beni huzurlu hissettiriyor, bir yandan üniversite sınavına hazırlanırken diğer yandan da onlara akşam yemeği hazırlamak hoşuma gidiyordu. Liseden mezun olmuştum ve asıl olay şu ki, mezuna kalmıştım. Üniversite sınavı yaklaşıyorken artık her şeyi sular seller gibi ezberlemiş, bilgileri beynime kazımıştım.

Size neredeyse muhteşem geçen bir yılı anlatayım; Turanlar ile birlikte artık Şırnak'ta yaşıyorduk. Kızlar hâlâ Hakkari'de yaşıyorlardı, ailelerini bırakmak istememişlerdi. Nilüfer ve Alperen abinin geçen aylarda nişan gecesi olmuştu. Allah nasip ederse seneye düğünlerinde göbek atacaktık. Yağız kara harpı kazanmıştı, oğluşum benim, başaracağını biliyordum. Görkem ve Bora ise istedikleri bölümleri kazanmışlar, farklı şehirlere yerleşmişlerdi. Arada sırada görüntülü konuşuyorduk. Asıl olay ise annemdi. Annemle konuştuk telefon üzerinden ve görüntülü. Teyzemle barışmışlar ve ben... Ben teyzemi ilk defa ekrandan bile olsa görmüştüm. Fotoğraflardakinden daha güzeldi ve sanki kendime bakıyormuşum gibi hissetmiştim. Ona benziyorum, her şeyimle. Konuştuk, dertleştik. Annemin bana yaptıklarını öğrenmiş, benden özür dilemişti. Eskileri açmak istemediğimiz için fazla konuşmamıştık. Şimdiyse babam emekli, Ankara'ya annemle birlikte yaşadığımız o eski eve geri dönmüştü. Sanırım anneme hala aşıktı. Bir yıla yakındır böylesine gelişmeler olmuşken ben, ben hâlâ aynıydım.

Ben ve Atay.

İlişkimizi saklamıyorduk artık. Ulu orta yerde ellerimizin kavuşmasına izin verebiliyor, birbirimizi doyasıya sevebiliyorduk.

Ve bir sorun vardı.

Sorunlarımız hiç bitmez.

Sanırım ilişkimiz Turanları tedirgin ediyordu, abimi bile.

Nedenini bilmediğim bir şekilde, bir yerde Atay beni öpse, ya da ben Atay'ı öpsem geriliyorlardı.

Bu açıkçası beni korkutuyordu ama kendimi hep en kötü şeylere hazırladığım için olabilecek her türlü şeye şaşırmama kararı almıştım.

Ha, bu arada, sınav sonucunda hukuk kazanmıştım. Ve inanın bana, bile isteye gitmedim. Savcı veyahut hakim olmak bana göre miydi bilemiyorum. Ben bunu yapamazdım.

Ben çocukları seviyorum. Onların en nefret ettiğim zamanları inatçı oldukları ve hastalandıkları zamandır. Belki huylarından vazgeçiremem ama hastalıklarından kurtarabilirim.

Tıp.

Benim için en olağan durum budur. Aslında bakarsanız tıpı kazanırdım. Çalışmasam bile fiziğe olan bilgim yeterdi. Sadece sınavı aşırı ciddiye almadım.

Ciddiye almamış halim buysa... Neyse.

Sanırım tıpta çocuklarla rahatça ilgilenebileceğim ve onları hastalıklarından kurtarabileceğim bir alana gideceğim.

"Güzellik."

İrkilerek başımı yasladığım test kitabından kaldırdım.

"Hoş geldin. İçeri gelsene Alparslan abi."

Açık olan odanın kapısında beklemeyi bırakıp odaya girdi. Odada bulunan koltuğa otururken masanın yanında yerde bitmis olan test kitaplarına baktı.

"Size yemeği çoktan hazırlamıştım. Fırına tavuk verdim, hem de kelebek. Ha, şey, pirinç pilavı ve salata da yaptım."

Beni dinlemiyor gibiydi. Bakışlarını bana çevirirken iç çekti.

"Çok çalışıyorsun Mayda, yorulduğunu görebiliyoruz."

Kaşlarım havaya kalkarken test kitabını kapatıp sandalyemi tamamıyla ona çevirdim.

GADASINI ALDIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin