Karanlık odada kollarımı dizlerime dolamış bir şekilde, sert ve rahatsız bir yatağın üzerinde oturuyordum. Burada ne kadar zamandır olduğumu kestiremiyordum, kapalı olduğum oda camsız bir odaydı ve muhtemelen üç ya da dört gündür gün ışığı görmüyordum. Büyükannem muhtemelen çıldırmıştı.
Tedirginlikle bir kez daha etrafıma bakındım. Burada ne zamandır kalıyordum, bilmiyordum ama kaldığım süre içerisinde o yaratıkların yaratık hallerindeyken tıpkı bir hayalet gibi duvarlardan geçebildiklerini öğrenmiştim. Bir de insan hallerindeyken son derece güzel göründüklerini fark etmiştim.
Kapım açılıp içeri güzel bir kız girdi. Tedirgin şekilde yerimde biraz daha geriye gittim. Kızın gülümseyip yatağıma gelmesini izledim. Yatağa oturup benimle arasına tepsiyi koydu.
Kız işaret parmağını "Sessiz ol," der gibi dudağına götürdükten sonra geniş tabağı kaldırdı ve altından küçük bir not kağıdı çıkardı. Dudak hareketleriyle sessizce "Oku," dedi.
"Merhaba Stella. Adım Ashlene. Merak etme, ben onlardan biri değilim. İnsanım ve Adam'ın habercisiyim. Eğer sesini çıkarırsan, dışarıdaki iki ucube beni öldürür. Adam bu yemeği yer yemez uyumanı söyledi. Seninle ancak bu şekilde iletişime geçebilirmiş."
Notu okuduktan sonra kafamı salladım. Ashlene elini uzatınca notu ona uzattım ve notun gömleğinin içinde yerini almasını izledim.
"Teşekkürler Ashlene. Yiyeceğim."
"Afiyet olsun, efendim."
"Bana efendim diye hitap etmene gerek yok. Stella diyebilirsin."
"Babanızın emri, efendim. İzninizle," dedikten sonra kapıyı arkasından kapatıp çıktı. Bir saniye sonra kapı tekrar açıldı.
"Yedikten sonra tepsi için adımı seslenmeniz yeterli."
"Teşekkürler."
Tepsideki yemeği neredeyse nefes almadan yedikten hemen sonra şişeyle getirdiği suyu yatağa koyup bardaktakini içtim. Elimde tepsiyle kapının arkasına geçtim ve "Ashlene," diye seslendim.
Kapı açılınca iğrenç yaratıklardan ikisinin kapıda beklediğini gördüm. Ashlene onlara sırtı dönük şekilde durup tepsiyi aldı.
"Her şey için teşekkürler."
"Rica ederim, efendim," deyip göz kırptı ve arkasını dönüp çıktı.Sert yatağa yatıp rahat bir pozisyon bulmaya çalışırken Richard'ın bir psikopat olduğunu düşünüyordum. Hem bana 'efendim'diye hitap etmelerini istiyordu, hem beni kokulu bir hücrede, rahatsız bir yatağa hapsetmişti. Pek de prenses falan gibi hissetmiyordum.
~~~
Uyandığımda çayırlık bir alanda, yine de o yataktan daha rahat bir yerdeydim. Etrafıma salak salak bakışlar atarken doğrulmamıştım bile. Biri kollarımdan tutup beni doğrulduktan sonra karşıma oturdu.
"Stella, beni iyi dinle. Fazla vaktimiz yok."
"Adam!" dedikten sonra kollarımı ona doladım. O da bana sarılmıştı ancak konuşmaya devam ediyordu.
"Günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum. Ama sürekli beni bloke ediyorsun. Sanırım o yaratıkların arasında olduğun için böyle."
Ondan ayrılıp "Neden beni kurtarmaya gelmiyorsun?" diye sorduğumda "Çünkü tek başıma hepsiyle başa çıkmam imkansız. Belki birkaç tanesini yenebilirim ama beni çok büyük acılara maruz bırakabilirler," dedi.
"Ne yapacağız?"
"David ve Mary'yle beraber bir plan yapıyoruz. Birkaç Eski dosttan yardım almaya çabalıyoruz."
"Peki," demek için dudaklarımı araladım ancak konuşamadan uykumdan dürtülmek suretiyle kopmuştum.
Karşımda onu görünce korkuyla duvara doğru geriledim.
"Ah, ama neden böyle yapıyorsun, küçüğüm? Sonuçta ben hala senin babanım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadows or Angels? (DÜZENLENİYOR.)
DiversosStella 16 yaşında genç ve güzel bir kız. 16 yaş onun için diğer gençlere göre daha zor. Savaşması gereken şeyler, atlatması gereken güçlükler var. Bir çoğumuza göre çok şanslı çünkü onu asla yalnız bırakmayan bir en yakın arkadaşa, bir büyükanneye v...