37. BÖLÜM "TERK EDİLMİŞ YALANLAR"

59 13 24
                                    

Bölümü yazarken içine öyle bir girdim ki ne zaman yazmayı butirdiğimi bile fark etmedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölümü yazarken içine öyle bir girdim ki ne zaman yazmayı butirdiğimi bile fark etmedim. Çok önemli bir bölümdü. Bu bölümle final kitabının, yani AZLEM'in yarısı bitmiş oluyor.

Diğer yarısı için kendinizi şimdiden hazırlayın çünkü ipler koptuğunda kıyamet de kopacak.

Lütfen yorum yapmayı unutmayın.

Kelly Clarkson, Beceuse Of You

İyi okumalar!

Tarihin kendini tekrar etmek gibi bir huyu vardı. Tarih sadece tekerrürden ibaretti.

Orhan Atakanlı Ateş'e babalık yapamamıştı. Ateş de bebeğine babalık yapamamıştı.

Levent Polat Orhan Atakanlı'ya yaşattığını Ateş'e de yaşatmıştı. Yine de Orhan Atakanlı ve İpek Atakanlı yıllar sonra oğluna kavuşmuştu.

Bizim bebeğimizse ölmüştü.

İpek Atakanlı geri çekilip Ateş'e dikkatle bakarak, "Seni ilk gördüğümde bu kadar zayıf değildin." dedi. "Aç mısın? Yiyecek bir şeyler hazırlayayım mı? Ne yemeyi sevdiğini bilmiyorum ama söylersen hemen hazırlarım."

"Senin elinden her şeyi yerim." dedi Ateş. "Ama aç değilim."

İpek Atakanlı'nın ilk düşündüğü şey Ateş'in aç olup olmamasıydı. Oysa Levent Polat Ateş'i küçük bir çocukken aç bırakmıştı.

Ateş bana bakarak, "Arabanın torpido gözünde beni videoya çektiğin kamera var." dedi. "Gidip getirebilir misin Mavi?"

Başımı hafifçe sallayarak evin çıkısına yöneldim. Kapıyı açarak dışarı çıktım ve kapatmadan arabaya doğru yürüdüm. Ateş başta videoyu çekmek istemese de şimdi anne ve babasına izlettirecekti.

Arabanın kapısını açıp torpido gözüne uzandım. Torpido gözünü açıp içinden kamerayı aldığımda Ateş'in videoda anlattıklarını hatırladım.

İpek Atakanlı ve Orhan Atakanlı'nın Ateş kaçırıldığında ne hissettiklerini düşündüm. Odasını bile hiç bozmamış, hep Ateş'i bir gün bulacaklarının umuduyla yaşamışlardı. Ateş o odada hiç uyumamıştı. O odada huzurla uyuyabilirdi ama soğuk bir odada acıdan uyuyamamıştı.

Yaşananlar ağırdı. Yaşanamayanlar ise insanı sadece yaralardı.

Ateş Atakanlı'nın hiç iyileşmeyecek yaraları vardı.

Torpido gözünü kapatarak yavaşça doğruldum. Ardından arabanın kapısını da kapatarak eve yöneldim.

Gözlerimi kameraya dikerek yürürken Ateş'in videoda anlattıklarının ağırlığı adımlarıma çökmüş gibiydi. Eve yaklaştıkça evin içindeki sesleri duymaya başladım. Açık kapıdan içeri girdiğimde Orhan Atakanlı oturduğu koltukta bakışlarını bana çevirdi.

ATEŞ VE MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin