Gözlerime inanamadım. Şokla elimdeki acının kaynağı olan çiçek izlerine baktım. Parmak uçlarımdan avuç içime gelecek kadar büyüktü. Soluk turuncu renkleri olan küçük çiçekler parmaklarımda koyu yeşil yaprakları ise ellerimin içine geliyordu. Bu çiçeklerin ne anlama geldiğini biliyordum. Kitapta bu net bir biçimde geçiyordu. İnanamıyordum. Bu çiçekler mühür çiçekleriydi...
Ruh eşlerinin ilk temasları ile tenlerinde bir dövme gibi açan ve sonsuza kadar birlikte olacaklarını, birbirlerine bağlandıklarını simgeleyen mühür çiçekleriydi bunlar. Bayılacakmış gibi hissettim. Jacob ve ben... Sadece kitap karakteri olduğunu düşündüğüm Jacob ve buraya ait olmayan ben. Mühürlenmiştik.
Kafamı kaldırdığımda kurt formunda olan Jacob yerine insan formuna dönüşmüş bir Jacob beklemiyordum. Hemen ellerimin yüzüne değdiği yere baktım. Onunda tam yanağında elimdekiler gibi çiçekler vardı.
"Sen..."
Dişlerinin arasından boğuk bir şekilde konuştu ve hırladı. Bunu beklemiyordum. Elini elime uzattı ve mühür çiçekleri olan elimi kavradı. Ben olanlara inanamayarak bakıyordum. Gerçekten ne yapacağımı bilememiştim. Kalbim her zanankinden hızlı atıyordu. Jacob elime bakıyor ve izleri inceliyordu. Aynısının yanağında çıktığından haberi yok gibiydi.
O elimi incelerken bir hata yapmış ve bende onu incelemeye koyulmuştum. Kitabı okurken düşündüğüm hayalinden bin kat daha yakışıklıydı. Kısa koyu kahve saçları ve esmer teni muazzam bir uyum içindeydi. Bakışlarımı keskin gözlerinden belirgin elmacık kemiklerine indirdim ve daha sonra yüzüne ayrı bir hava katan burnundan dudaklarına indirdim.
Hayalimin ötesinde bir yakışıklılığa sahipti. Güzel dudaklarına bakmayı bıraktım ve bakışlarım yanağına kaydı. Yanağındaki mühür, keskin havasına tezat oluştursa da gerçekten çok yakışıklıydı. Ardından gözlerim boynunda ve adem elmasında oyalandı ve daha sonra aşağı kaydı. Aman Allahım! Tüm gövdesi gözlerimin önündeydi.Kasları doğal bir şekilde oluşmuş gibiydi. Gözlerim daha aşağı şortuna doğru kayarken aniden aklıma gelen şeyle duraksadım. Bu yakışıklı adam, hayallerimi süsleyen kitap karakteri bana mühürlenmişti!
Tam bunları düşünürken benim bakışlarımı fark etmiş ve kendi bakışlarını ellerimden çekip yüzüme odaklanmıştı. Bakışlarını hissederek gözlerinin içine baktım. Gözleri yüzüme anlamlı anlamlı bakıyordu. Yüzünde ufak alaylı bir tebessüm oluştu. Sanki tahmin ettiği bir şeye emin olmuş gibiydi.
"Gözlerine hakim olmalısın."
Kısık ve boğuk sesini duyunca yutkundum ve utanarak bakışımı yüzünden çektip elime indirdim. Adamı resmen ayak üstü gözlerimle yemiştim!
Elimi ellerinden kurtardım ve arkama sakladım. Acaba ona mühürlenmem hoşuna gitmemiş miydi? Sonuçta güçlü kurt klanının lideri basit bir insana mühürlenmişti.
"Elindeki işaretin ne anlama geldiğini biliyor musun? Onu benden saklayamazsın. Şimdi benimde geliyorsun."
Kendi iç sesimle tartışırken sesini duyunca yeniden ona baktım. İşaretin anlamını bildiğimi söylemeli miydim? Her şeyi kitaptan öğrendiğimi söylemeli miydim? Mühür yüzünden zaten zar zor nefes alıyordum. Mühür sızlamaya devam ediyor ve ellerimden kalbime ufak bir acı gönderiyordu. Bir yandan acayip mutlu olsam da Jacob'un bundan hoşlanmadığı çattığı kaşlarından belliydi. İç sesimle ben bunu düşünüyorduk.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece bayık bayık Jacob'a bakıyordum. Beni herşeyden habersiz ve savunmasız görmesi sinirlendirse de kendimi ifade etmek için konuşmaya başladım.
"Ben biliyorum. Ne anlama geldiğini biliyorum. Her şeyi biliyorum. Sana mühürlenmem-"
Bana yan bir bakış attı.
"Hiçbir şeyi bilmiyorsun. Bilseydin Şuan karşımda bu kadar sakin kalamazdın."
Sözümü kesince şaşkınca ona baktım. Asıl hiçbir şeyi bilmeyen oydu. Ona ne kadar hayran olduğumu bilemezdi. Ve tüm hayatını bildiğimi. Lafımın bölünmesine aldırmadan konuşmaya devam ettim.
"Asıl sen benim neler bildiğimi bilmiyorsun... "
Konuşmaya devam edecekken Jacob bileğimden tuttu ve hızlı adımlarla beni peşinden sürükleyerek bir yere ilerledi. Bana, ona arkasından şaşkınca ve merakla bakmak kalmıştı.
"Çok konuşuyorsun. Yürü."
Onun hızlı adımlarına yetişmeye çalışırken sessiz kaldım. Beni nereye götürüyordu hiçbir fikrim yoktu. Mühürün onun için beklenmedik bir anda geldiği belliydi. Hem de bir insanla... Bunu çözmek elbette ki bir şeyler yapacaktı. Kitapta mühürü bozmak için kurtların kendi aralarında bir çeşit ritüel yaptığını okumuştum. Fakat bu ritüel oldukça tehlikeliydi. Zayıf olan taraf sağ kurtulamaz ve ölürdü. Ki bu kişinin ben olacağıma emindim. Jacob'un böyle bir şey istemeyeceğini düşünmeye çalıştım. Derin nefesler aldım ve sakinleşmeye çalıştım.
Uzun zamandır yalnız olan kurt lider Jacob bir anda rastgele basit bir insana mühürlense ne olurdu? Kitapta buna dair bir şey yazmıyordu... Gerçi bu sıra dışı olay daha önce yaşanmış mıydı ondan da emin değildim. Kaderin bir oyunu muydu bu? Ne anlama geliyordu?
Jacob hızlı adımlarla beni peşinden sürükleyerek bir yere giderken yapılı ve geniş sırtına baktım. Az önce mühürlenmiştik ve o çok sakindi. Yıllardır mühürleneceği kişiyi bekleyen o değil miydi? Niye bu kadar sakindi? Duygularını kontrol etmede yetenekliydi. Bu sinirimi bozdu. Ben ise panik halindeydim. Bir kitabın içine girmek zaten benim için beklenmedik bir halken şimdi bu olay...
Aklım allak bullak oluyordu. Yeniden düşüncelere dalmışken Jacob ile tahta kulübeye benzeyen bir eve ulaştık. Jacob bileğimden tutarken kapıyı hızla açtı ve beni de içeri sürükledi.Düşüncelerimden sıyrılarak etrafa baktım. Eski görünümlü basit bir kulübeyi andırıyordu. Babamın köyünde buna benzer terk edilmiş ve yıllanmaya mahkum bırakılmış bir kulübe vardı. Orayı anımsatmıştı bana bu kulübe. Ama neden buraya gelmiştik?
"Buradaki kanepeye otur ve bekle. Bir şeyi halletmemiz gerekiyor."
Kanepeye baktım ve bileğimi bırakınca kanepeye ilerleyip oturdum. Şimdi ne olacaktı? Neyi halledecektik? Mühürü bozmaya mı çalışacaktı?
Endişeli görünen Jacob'a baktım. Yandaki koltuklardan birine oturdu ve gözlerini kapattı. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum sanırım. Kurtlar kendi sürüleri ile telepatik bir bağa sahipti. Düşünceleri yardımıyla sürüsüyle konuşuyordu galiba.
Galiba birilerini buraya çağırıyordu. Başıma neler geleceğini bilmeden sessizce oturmaya devam ettim ve elimdeki çiçeklere bakmaya başladım. Bu çiçekler ya benim lanetim olacaktı ya da bana sonsuz bir mutluluk bahşedecekti. Benim için hangi sonun yazıldığını şimdilik bilmiyordum.
~~~
Merhaba sevgili okuyucularım...Evett Apsis ile Jacob mühürlendiii.
🩸🐺😺Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizden diğer bölüm için bir takım şeyler istesem?
Mesela diğer bölüm için bu bölüme10 Vote ve 10 yorum sınırı koyalım.
Bir dahaki bölüm için görüşürüzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Pençe
Hombres LoboKız hassas küçük bir yaprak gibi titreyerek rüzgarla birlikte oradan oraya savruluyordu. Korkuyordu ve nereye gideceğini bilmiyordu.Gecenin karanlığı üstüne bir pus gibi çökerken ne yapacağı hakkında en ufak fikri yoktu.Her an akmaya hazır halde dur...