4 saat önce...
"Unutma, bu akşam saat 21.00'da başlıyor. En geç yarın sabaha kadar kız elimde olacak. Her hareketin, nefes alışına kadar izleniyor olacak. En ufak bir hatanda anlaşma iptal olur. Duydun mu?" Güldüm. Bu adam beni tanımıyor muydu? Kim olduğumdan haberi olsaydı böyle konuşmazdı. Ela gözleri kısılmış bir şekilde benim nasıl biri olduğumu çözmeye çalışıyordu ben ise lacivert gözlerimi küçümseyici bir şekilde asla üzerinde çekmiyordum.
"Yarın mı? En kötü gece yarısına kadar kız çoktan elinde olmuştur. Bu benim çocuk oyuncağı bile değil. Bu kadar basit bir kız için neden beni çağırdın anlamıyorum." Bunu soracağımı biliyordu ve bildiğini bende biliyordum.
"Biliyorum, senin için çocuk oyuncağı fakat senden başka güvenecek ve aynı zamanda senin kadar iyi birisi yoktu. Bak, kız benim için çok önemli. Saat yaklaşıyor, git ve hazırlan." Yüzümdeki ifade bir anda değişti. Detaylara bu kadar çok takılan birisi değilimdir ama asla ama asla bana emir veremezdi, hiç kimse.
Bir adım atıp karşımdaki yeşil gözlerine odaklandım. Boyu benden kısaydı bu yüzden üstten bakmamı sağlıyordu. Elimi sertçe omzuna koydum. "Sende unutma, bana bir daha emir verirsen, dilin emir vermeyi bırak, konuşamaz bile. Senin planın, benim kurallarım. Anladın mı beni?" Cevap vermesini bile beklemeden motora doğru yürüdüm. Zamanımı boş konuşmalara harcayamazdım. Motora bindim ve hızla sürmeye başladım. Motoru ve hızı severdim, hatta bayılırdım.
Bu kadar basit bir görev için neden İtalya'dan beni Türkiye'ye getirmişti hala anlamış değildim. Ben basit görevlerin adamı değildim, insanların bana göre çocuk oyuncağı ama onlara göre çok zor olan bir görev için rüşvet teklif ettikleri bile olurdu.
Motoru olduğundan çok daha hızlı sürdüğüm için evime çoktan varmıştım. İçeri girdim ve odama doğru ilerledim. Evimde hizmetçi olmasını sevmezdim. Çok fazla hizmetçim yoktu zaten onları işlerini yapıp gönderirim. Yanlız yaşayan ve kendi işlerini kendi halleden bir adamdım.
Gece için hazırlanmaya başladım. Üstüme beyaz bir gömlek altımada siyah bir kot pantolon giydim. Kemerimi giydikten sonra altın sarısı rengi saçlarımı karıştırdım.
Saat yaklaşıyordu. Daha fazla oyalanmadan evden çıktım ve motoruma bindim. İçimde birşey vardı, bambaşka bir his. Korku? Asla, heyecan? hayır, endişe?hayır. Karnımı ağrıtan bu his neydi?
Tuana
Ben herseyi kafama takan bir kız değildim, umursamazdım. Birine çok bağlanmazdımki her insan gibi oda gittiğinde aynı duyguyu yaşamayım diye. O hatayı bir kere yapmıştım ve bir daha yapamazdım. Hata neydi biliyor musunuz? Birine olduğundan daha çok bağlanmak, sevmek. Peki sonradan ne olmuştu? Gitmişti. Oda gitmişti, herkes gibi.
Saat kırıldı diye zaman durmuyordu,
o gitti diye benim dünyam durmuştu.Ben o gittikten sonra durmuştum, değişmiştim. Onun gidişi beni bambaşka bir kadına dönüştürmüştü. Artık bu turuncu saçlarımı sevmiyordum hatta boyatmayı düşünüyordum.
Saçlarımı sevmemi sağlayanda oydu,
Saçlarımı yolacak kadar nefret etmemimi sağlayanda.Dediğim gibi, herşeyi kafama takmazdım o yüzden bugün eğlenmeye çıkmıştım saat 21.00' da yeni açılacak bir mekan vardı ve kızlarla gidecektik. Fakat rkadaşım mekanın sahibiyle yakındı bu yüzden bizi torpille önceden almışlardı.
Damla'nın arkamdan gelen sesiyle irkildim."Tuana? Canım iyi misin? Yine daldın gittin. Bak bugün kızlar gecesi, herşeyi unut. Eğlenmeye ve sarışın erkeklere odaklan." Güldüm. Hayatımın en kötü zamanlarında bile hep yanımda olmuş, ağlarken ağlayacağım şeyi unutup, gülmekten ağlatan arkadaşlara sahiptim. Kızlarla aramızda bir espiriydi "sarışın erkekler". Damla aramızdaki en flörtöz olanımızdı ve şu ana kadar çıktığı erkeklerin hepsi, sarışındı.
Kızlar bir anda etrafımı sararak beni kıyafet dolabına doğru götürdüler. Kızlardan giyinmeyen bir Damla ve ben kalmıştık. Bizi dev bir locaya almışlardı bu yüzden kıyafetler, yemekler, ayakkabılar veya çantalar gibi bir sürü şey vardı.
Kıyafet dolabını açtıklarında dona kaldım. Elbiselerin hepsi birbirinden güzeldi. Karar vermekte aşırı zorlanan bir insandım, hele karşımda birbirinden güzel bir sürü seçenek varken, bir saatimi kıyafet seçmeye ayıracaktım sanırım..
Kızlarla hem gülüşüp hemde kıyafet seçiyorduk. Damla saçlarıyla aynı renkte siyah, bilek hizasında biten dar bir elbiseyi seçmişti. Ben ise aslında beklediğimden çokda düşünmemiştim. Beyaz, diz hizasının biraz daha üstünde biten, askılı ve derin bir sırt dekoltesi olan saten bir elbise.
Damla ile kıyafetleri aldığımız gibi giyinmeye başladık. Mutluydum, umursamıyorum ve en önemlisi kızlarımın yanındaydım.
"Tuana.. Bir baksana, sence olmuş mu? Ben çok beğenmedim sanki. Beni biraz şişman mı göstermiş?" Damla'ya öyle bir sert baktımki güldü. Damla hayatımda göreceğim en güzel fiziğe sahip kadındı ve ona baktımki, sanki elbise onun için üretilmişti.
Damla'nın yanına yaklaştım ve ikimizde aynada birbirimizi incelemeye başlamıştık. "Duymamış gibi davranacağım. Eğer bir daha senin ağzından şişman gibi bir kelime duyarsan elimde kalırsın hayatım. Hem ayrıca, mekandaki herkes özellikle sarışın fıstıklar gözlerini senden ayıramıyacak eminim."
Güldük. İkimizde gülmeyi kestiğimizde nedensizce Damla bana minnettar ve sevecen gözlerle baktı. Onu o kadar çok seviyordum ki.
Gülerken yanımda olup ağlarken gölge yapanlardan değildi Damla, ağlarken beni tesellide etmezdi, o benden daha çok ağlardı.
"Teşekkür ederim canım benim. Baksana bir ikimize, genciz, güzeliz, güçlüyüz." Derin bir nefes aldı. "Nedense içimde garip bir his var. Ama kötü değil, yani yanlış anlama sadece, neyse bugün en güzel günlerimizden biri olacak inanıyorum."
...
Selam, bu benim ikinci kurgum. Olaylar yeni yeni gelişiyor ve umarım seversiniz.
Kitap adı bulamıyorum, lütfen fikriniz varsa yazabilir misiniz?Sizi seviyorum, lütfen geçmeden beğenir, yorum yapar veya takip eder iseniz çok ama çok sevinirim. Öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Yansıması
Teen Fiction"Unutma, bu akşam saat 21.00'da başlıyor. En geç yarın sabaha kadar kız elimde olacak. Her hareketin, nefes alışına kadar izleniyor olacak. En ufak bir hatanda anlaşma iptal olur. Duydun mu?" "Yarın mı? En kötü gece yarısına kadar kız çoktan elinde...