Kıvılcım

412 40 31
                                    

"Yanıp kül olan bir bahçe yeniden çiçeklerle
dola bilir mi?"
***


24 Aralık 2023

Soğuk aralık ayında beyaz taneler gökyüzünden süzülerek yere düşerken, mezarlık sessiz bir hüzünle doluydu. İnsanlar kalın kış giysileri içinde titreyerek, ellerinde solgun çiçeklerle bir kadını sonsuzluğa uğurluyorlardı. Rüzgarın soğuk nefesi mezar taşlarının arasında dolaşırken, gözyaşları donmuş yüzlere düşüyordu.

Kadının son yolculuğuna uğurlanışı, gri bulutların arasında kaybolan güneşin ardında bir melankoli yaratıyordu. Mezarlık sessiz bir şarkı söylüyor gibiydi, kar tanecikleri ise bu hüzünle dans ediyordu. Kadının çevresindeki beyaz örtü, yaslı kalabalığın acılarını yansıtıyordu.

Bu soğuk ve karanlık atmosfer, insanların ruhlarında derin bir iz bırakarak acının ve kaybın soğuk dokunuşunu hissettiriyordu. Her bir nefes, mezarlıkta yankılanan ağıtlarla birlikte, yaşamın geçiciliğini ve kaybın acı gerçeğini anımsatıyordu.

Derin bir sessizlik içinde, mezarlıkta herkesin gözleri, kadının mezarının tam önünde duran 18 yaşılarında çocuğa takıldı. Çocuğun yüzünde acıya dair hiçbir iz yoktu, duyguları buz gibi bir soğuklukla kaplanmış gibiydi. Gözleri, ayrı bir dünyaya dalıp gitmiş gibi, hiç kimseyle göz teması kurmuyor ve sessizce yere bakıyordu.

Kadının defin törenini izleyen kalabalık, çocuğun bu duygusuz duruşunu fark ettiğinde bir ürperti hissetti. Onun etrafındaki insanlar arasında, yaşanan kaybın acısını yansıtan yüzler ve gözler vardı, ancak bu genç çocuk farklıydı. Hiçbir tepki vermeden duruyor, hiç kimseyle iletişim kurmuyordu.

Bu sessiz durum, etrafındakilerin içsel bir korku ve endişe hissetmelerine neden oldu. Çocuğun yüzündeki donuk ifade, mezarlık atmosferine daha da koyu bir hüzün katarken, kalabalık arasında gizemli bir yabancı gibi duruyordu.

Aslında yabancı olan onlardı..

Bu garip durum birinin dikkatini epeyce çekti ki dayanamayıp yanındaki arkadaşına sordu:

Duygulu bir tonla "Hey, o çocuk kim acaba? Kadının yanında duruyor ama sanki kimseyle iletişim kurmuyor gibi."

Arkadaşı hüzünlü bir ifadeyle "O, Jeon Jungkook. Ölen kadının oğlu."

"Annesiyle birlikte yaşıyordu, babası 10 yıl önce öldürüldüğünden beri yalnız."

Kadın şaşkın bir yüz ifadesi aldı. Duydukları onun için şok edici ve bir o kadar ürperticiydi. "Oh, öyle mi? Neden hiç kimseyle konuşmuyor ya da tepki vermiyor?" diye şaşkın bakışlarla sormaya devam etti.

Arkadaşı derin bir iç çekişle  "Jungkook, o zamandan beri zor zamanlar geçirdi. Babasının kaybı ve annesinin son yolculuğuna uğurlanması onun psikolojisini oldukça etkiledi. Konuşmuyor çünkü içsel bir çatışma içinde, anladığım kadarıyla." bunu söyleyen Jungkook'un ilk okul öğretmeniydi.

Yanıt olarak anlayışlı bir şekilde "Ne acı. Belki ona yardım edebiliriz ya da bir destek olabiliriz." dedi kadın.

"Evet, belki de zamanla. Şu an için içsel bir mücadele veriyor gibi görünüyor. Umuyorum ki bir gün iyileşebilir."

Lost Lovers |Taekook| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin