10. Bölüm (Sessiz gecenin yankıları)

38 1 0
                                    

Tüm karakterler ve olaylar hayal ürünü olup, kurgudan ibarettir.

Keyifli okumalar...

●●●

Babamın geçirdiği krizden sonra orda daha fazla kalamamış evi terk etmiştim. Emin adımlarla ilerleken Kerem'in evinin önünde durdum. Içeri girip dış kapının ziline bastım. Kısa bir süre sonra kapı açıldığında Kerem palyaço kıyafetlerinden kurtulmuş bir şekilde karşımda duruyordu.

Uzun boyu, sakalsız yüzü, kısa denilmeyecek saçları ve birbirinden farklı gözleriyle değişik görünüyordu. Bir gözü maviyken, diğeri koyu kahverengiydi. Palyaço olmasının da sebebi gözleriydi. Normal hayatta da işi buydu. İzleyicilerin hayatını sahneye çeviren bir komedyedi. Ama hiçbirimiz normal değildik. O bir hackerdi ve bir savaşçı.

Kerem hayatının bir döneminde çok mutlu bir adamdı. Ancak benim mutluluğuma gölge düşüren bu hayat ona da acımamıştı.

Benim beyaz ölüm olduğumu biliyordu ve bana yardım ediyordu. Çünkü alacağım bu intikam sadece benim değil onun da intikamıydı.

"Kapının önünde kamp mı kuracaksın Sedef. İçeri geçsene."demesiyle kendime gelip içeri girdim. Sırtını dönüp ilerlemeye başladığında onu takip ettim. Salona geçtiğimizde bedenini koltuğa atmış, ben de ardından tekli koltuğa oturmuştum.

Gözlerimi gözlerine dikip "Bilmem gerekenler nedir Kerem?"dediğimde sıkıntılı bir nefes verdi.

"Barlas Ilgar." Kaşlarım çatıldı.

"Evet?"

"Seni araştırıyor. Iki gün önce adamları mahalleye geldi. Babanın yanına gitmediler ama etraftan seni soruşturdular. O mafyaya nasıl bulaştın?"

"Albay yüzünden. Aradığım şeyi onda bulacağımı söyledi." Yüzümü sıvazladım. "Elimdeki tek ipucu Barlas Ilgar."

Kerem düşünceli bir şekilde beni süzerken ne düşündüğünü tahmin ede biliyordum. Düşüncelerimi doğrular bir şekilde soru sordu.

"Albaya güveniyor musun? Eğer ipucunun o adam olduğunu biliyordusa neden daha önce söylemedi? Senelerdir kardeşini arıyorsun."

Derin bir nefes aldığımda içime çektiğim oksijende boğulacağımı hissettim.

Küçük kardeşim, Defne... Nerdeydi, kiminleydi bilmiyordum. Onu son gördüğümde daha bir yaşındaydı. Annesine, babasına doyamadan elimizden alınmıştı. Kötü bir durumda olduğunu düşündükçe kahroluyordum. İyi olduğunu ümit etmekden başka elimden bir şey gelmiyordu.

Aniden Kerem'in sesini duymamla yere indirdiğim bakışlarımı kaldırdım. "Sedef, Defneyle Barlas'ın nasıl bir ilgisi olabilir? Sence de çok saçma değil mi?"

Omuzlarım düşerken "Albay bana yalan söyleyemez. Bir şeyler bulmuş olabilir. Ona ulaşamıyorum." dediğimde eliyle saçlarını düzletti. Öne doğru eğilirken "Iki gündür onu araştırıyorum. Defne'yle ilgili küçük bir ipucuya bile rastlamadım. Sen araştırdın mı Barlas'ı?"diye sordu.

Küçümseyen gözlerle ona baktım. "Elbette!" Dudaklarımı ıslatıp "Tüm sülalesine kadar araştırdım. İlk önce annemi babasının, Vedat Ilgar'ın öldürdüğünü düşündüm. Kardeşimi de kaçırdıklarını..." Başımı iki yana salladım. "Ne bileyim onu da öldürdüklerini. Ama hiçbir mantıklı sebep yok. Ilgar ailesinin benim ailemle ne alakası olabilir?"

Beyaz ölümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin