Merhaba insan. Buraya kadar geldin, yorgun değil misin?
☆
2. Bölüm: Uzaydan Gelen Nabiş
☆Gün doğmadan neler doğar diyen herkese gün batmadan neler batar diyesim var...☆
"Tarık, Tarık, Tarçın! Sana diyorum! Yok baba bu ölmüş." Öf!
"Oğlum uyansana saat öğlen 3'ü buldu!" Aman!
"Tarık kalk seninki burada" demesine kalmadan yataktan fırlayıp etrafa baktım. Benimki mi?
"Hani? Hani nerede?" Babam odadan çıkarken Tufan gülerek yanıma oturdu.
"Fatih Sultan Mehmet'i ziyarete gitmiş, koş peşinden!" Omzuna vurdum. "Bugün Asiye halam efendileri geliyor. Temizlik yaptım biliyor musun? Sen anca yat!" Gözlerimi devirdim, "Ne yaptın?" dedim. "Camların önünü sildim." dedi gururla. "Aman ne büyük marifet!" diye elimi havada salladım ve ayağa kalkıp odadan çıktım.
"Baba nutıl aldın mı?"
"Nutıl ne lan?" Babam ve Tufan'ın anlaşma şekline asla anlam veremiyorum. Tufan tabiki çokokremden bahsediyordu hani şu zengin duran. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra koluma baktım. Damla'nın yazdığı söz silinmek üzereydi. Odaya döndüm ve tükenmez kalemle tekrar aynı şekilde üstünden geçtim. 'Yıldızlar umuttur ve umutlar tükenmez.'
"Baba grip ilacı al. Dün gece burnumu çekmekten uyuyamadım valla," diyerek mutfağa daldım. Babam zeytin tabağını önüne koymuş, kuruyemiş yer gibi yiyordu zeytini.
"Baba," dediğim gibi sözümü böldü. "He he biliyorum Tarık, alırım oğlum, alırım. Sen ve kardeşin yatın, kalkın, boş gezin ben gidip size ilaç alayım. Tamam mı oğlum? Koskoca adam olmamışsın gibi ilacını ben alayım, tamam mı oğlum?" Babam bize karizmatiklik yaparken Tufan'la göz göze geldik ve gözlerimi devirerek önüme döndüm.
"Baba bizim ilaç almamızı yasaklayan sendin. Zor durumda olmadığınız sürece sadece ben gider alırım, siz gitmeyin dememiş miydin sen?" Babam beni aldırmadan söylenmeye devam etti.
"İstemiyorum ya ilaç filan! Burnum aka aka ölürüm inşallah."
Ayağa kalkıp masadan ayrılırken Tufan'ın amin diye bağırdığını duydum. Odama koşar adımlarla gittim ve hemen dolabımı açtım. Siyah kazak siyah pantolon çıkardım ve kıyafetleri giyip salona gittim hemen. Tufan ve babama dışarı çıkacağımı söyleyerek yanıma anahtar aldım ve evden ayrıldım.
"Cihan?" Telefonun diğer ucundan gelen bağırışları dinlemeye başladım.
"Ayı getirsek oda daha temiz kalır Cihaaan! Bıktım ben sizden, bıktım!"
"Ne oluyor?"
"Ne mi oluyor? Komşu çocukları ve kuzenler yetmemiş gibi annem beni ayıyla kıyaslıyor. Aman boşver, sen neden aradın?"
"Hiç öyle gezeriz diye..."
"Allah'ına kurban hemen geliyorum, yer ayarla." Cihan'a hangi parkta buluşacağımızı söyledim ve kapattım. Diğerleri de gelecekti.
Parkta oturup beklediğim sırada Damla'nın sokaktan geçtiğini gördüm. Hemen ayağa kalkıp arkasından gittim. Sokağın sonunda durdu ve arkasını döndü, o an beni gördü. Gülümseyerek elimi salladım.
"Sen beni mi takip ediyorsun?"
"Yok, yok! Oturuyordum öyle. Seni görünce yanına geleyim dedim. İki sohbet ederiz diye," Sonra durdum ve iki saniye düşündüm. "Sıra arkadaşım?" dedim göz kırparak.
أنت تقرأ
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU
PoesíaOlduğu yere güzellik saçarken, etrafın güzelliğine bakıp hayran kalan ama buna sebep olan kişinin kendisi olduğunu bir türlü anlamayan B'ye sevgilerle...