6. Bölüm - Yemek Operasyonu

488 43 202
                                    

Bölüm sonunda buluşalım efendim. İyi okumalar!

Lütfen yıldızımızı parlatmayı ve bol bol satır arası yorum yapmayı unutmayın... Her yoruma cevap veriyorum, yazmamanız için bir neden yok yani :') ✨✨

Yazım hatası görürseniz lütfen çekinmeden söyleyin.

-0-0-0-0-0-0-0-

Hatırlatma...

Sonu olmak için yolları gözlediğimiz kadın az önce bizimle beraber aynı mekanda yemek yemiş, bu da yetmemiş gibi bizim hesabımızı ödeyip sallana sallana yürüyüp gitmişti. Burnumuzun dibindeydi ama fark etmemiştik.

-0-0-0-0-0-0-0-

Şilan'ın ağzından...

Hayatın size neler getireceğini çoğu zaman tahmin edemezsiniz. Bazen İzmir'e kar yağar, bazen hoca sınavda
işlemediğiniz yerden sorar, bazen de tam oldu derken her şey altüst olur. Bu durumlar doğanın isteği
doğrultusunda olabileceği gibi insanlar tarafından da gerçekleştirilebilir. O insanlara oyunbozan denir

Oyunbozanlar sevilmemeye mahkum edilmiş birer acizlik abidesidir.

Onların planladığı akışı bozmuş, hastaneden kaçmıştım. Şu an ise içimden Hande Yener'in Mor şarkısını
mırıldanarak Ankara'nın tenha sokaklarında yaylana yaylana geziyordum. Keyfim yerinde sayılırdı.

Hastaneden kaçtığımda saat çoktan gece yarısını geçmiş, hastanede nöbetçi doktorlar ve kapımın önünde dikilen
iki astsubaydan başka kimse kalmamıştı. Zaten dört saatte bir yanıma uğrayıp durum kontrolü yapan hemşire
hariç kimse yanıma gelip gitmiyordu, açlıktan ölsem umurlarında değildi. Dolayısıyla kimsenin ruhu
duymamıştı.

Kaçtığımı öğrendiğinde yüzbaşının yüzünde oluşan ifadeyi görmek isterdim. Nasıl olduğunu anlamadıklarına
emindim. Biraz dızcılık yeteneklerimi konuşturmuş, biraz da Rabia teyzenin imdadıma koşması sayesinde
topuklamıştım. Var bi' gariplik diyo'sun, koyamadığın adını. Benim orada olmadığımı görünce ne yapmıştı
acaba? Bi' eksiklik kaçıran, ağzının tadını.

Yaşadığım şeyleri şarkılarla harmanlamak çok hoşuma gidiyordu, her durum için bir şarkı vardı. Örneğin şu an
şarkıda bahsedilen o eksiklik bizzat ben oluyordum. Ne kadar hoş, değil mi?

Bizim kara gözlü komutanın şu an her yerde beni aradığını tahmin etmek çok da zor değildi. Çabalayadursun işi
zor ama şaibeli.

Beni avucumun içi gibi bildiğim bir şehre getirdikten sonra ben istemediğim sürece biraz zor bulurlardı. Hoş, hiç
tanımadığım bir bölgede de yakalanmazdım. Ayları aşmış, yıllarca kendimi herkesten gizlemiştim.

Albay şu an bana karışmazdı. Yapamayacağından değildi elbette, bir kelimesine karşılık yengeç gibi yan yan
askeriyeye gitmek zorunda kalırdım ama bugün bana dokunacağını sanmıyordum. Bana yalnızca askeri telefonla
ulaşılabilirdi ve şu an şahsi telefonum haricinde üstümde bir iletişim cihazı olmadığı için bu ihtimali eklememiz
gerekiyordu. Başka birisini benim peşime takmaya çalışsa bu sefer adama sorarlardı "Sen kimin peşindesin?"
diye. Albayın şu anlık bu soru karşısında verebilecek geçerli bir cevabı yoktu.

Resmiyette benim adıma olan her şey yıllar önce imha edilmişti, dolayısıyla bu dünya üzerinde aslında benim
adımda birisi yoktu, ben yoktum. Bu da benim farkımdı. Yok, arasan da dünyayı başka bi' ben yok.

Vatan Çiçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin