UYARI : Travma edici sahneler olabilir !!!
Lord, babasının acımasızca üzerine bastığı, Jungkook'un bacağının çatırtısını hâlâ hatırlıyordu. Jimin ve Taehyung genç adamı tedavi ederken hıçkıra hıçkıra ağlamışlardı ve Seokjin kendini çok değersiz hissetmişti: bırakın halkını, arkadaşlarını bile koruyamamıştı.
Diğerlerinin kendisine karşı neden bu kadar acımasız olduğunu bilmiyordu ama Seokjin şilteye uzanırken, bu durumda neyi farklı yapabileceğini merak ediyordu. Leydi Dal-Rae kuşağını çekiştirirken bıçağı çenesinin altında tutmuş, açgözlülükle vücuduna bakabilmek için cüppesini önünden çekmişti.
"Çok güzel..." diye fısıldasa da kelimelerin Seokjin üzerinde hiçbir etkisi olmuyordu.
Seokjin gözlerini kapatmak istemişti ama bıçağı onun elinden alabileceği fırsat anını beklemesi gerekiyordu. Zehir şimdiden yanağını yakmaya başlamıştı ve vücudunun halsizleşip ağırlaştığını hissedebiliyordu.
Ama sonra ne olacaktı? Niyeti ne olursa olsun bir kadını öldüremezdi. Leydi Dal-Rae penisini kavrayıp tamamen gevşek ve kuru olmasına rağmen sertleşmesi için okşamaya çalışırken Seokjin irkildi.
Hayal kırıklığına uğrayan kadın eline tükürüp tekrar denediğinde Lord tiksintiyle kıvranmamak için kendini zor tutuyor, nabzı hançerin ucuna yakın atıyordu.
"Sakin olun Lord Seokjin," diye emretti Leydi Dal-Rae, penisini acıyla sıkarak. Bu onda saldırma isteği uyandırmıştı. Bu ona, tam da bu odada ona bağıran babasının sesini hatırlatmıştı:
"Aile adımız için yapabileceğin tek şey sırt üstü yatmak ve bir kadının seni küçük bir orospu gibi içine almasına izin vermek!"
Babasının ölümünden sonra bile; barışı korumak için yapılan bir nişandan sonra bile, bu asla yeterli olmamıştı. Seokjin bundan bıkmıştı. Belki de Leydi Dal-Rae'nin boğazını kesmesine izin vermeliydi; en azından o zaman özgür olurdu.
Dal-Rae, onu öpüyordu ama Seokjin'in dudakları kıpırdamıyordu: sadece orada öylece yatarak Dal-Rae'nin sürtünmesine izin veriyordu. Leydi Dal-Rae kendi cübbesini çıkarırken giysileri hışırdadı ve Lord, aşağıya doğru eğilirken Leydi Dal-Rae'nin, hâlâ sarkık olan penisini zorla içine sokmaya çalıştığını hissetti.
Lord durumun saçmalığına güldüğünde Leydi Dal-Rae, suratına sert bir tokat atarak dişlerinin ağrısının kafatasında vızıldamasına neden oldu.
"Hakaret etmek istemem leydim," dedi Seokjin, sesi zehirden bulanıklaşmıştı. "Ama becerilmeyi tercih ederim."
Kadın ona ters ters bakarken dudaklarına fuşya rengi boya bulaşmış, saçları terden ıslanmıştı. Gözleri hâlâ kararlı olan Leydi Dal-Rae eğilip penisini yalamaya başladığında dikkati dağılmışken Seokjin hançeri elinden almaya çalıştı. Leydi bir çığlık atarak karşı koyduğunda kılıca dokunmaktan çekinen lord onu hemen serbest bıraktı.
Leydi Dal-Rae "Eğer ben sana sahip olamazsam, kimse olamaz," diye tısladıktan sonra bıçağı göğsüne sapladı. Seokjin çığlık atarken zehrin derisini yaktığını hissetmişti.
Uzaklardan muazzam bir kükreme duyulurken, birinin odanın kapısındaki kâğıt perdeleri yırtıp içeri girmesiyle büyük bir gümbürtü koptu.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Adamlar altın ejderha armasını görür görmez geri çekilmiş, yüzleri solmuş ve terlemeye başlamışlardı. Hoseok herkese yolu açmaları için bağırarak kaleye giden yolu açıyordu. Çoğu zaman yumuşak dilli olmasına rağmen, General savaşta çok sertti ve hesaba katılması gereken bir güçtü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRAGON EYES {NAMJİN}
Fanfiction"Pençelerimden o kadar kolay kurtulamayacaksın," diye fısıldadı ejder savaşçısı. Seokjin yutkundu ve dizlerinin üzerine çöktü. "Kal ve şarap doldur," dedi ejderha, önünde ki adamın ensesini okşayıp derisinin korku terleriyle ıslandığını hissederek...