Tamay Âlâ'nın bir eli karısı Delal'in karnında, diğer eli direksiyondaydı. Araba sol şeridi kapatmış halde son sürat hastaneye yetişmeye çalışırken Delal'in sık nefesleri artıyor, Tamay'ın üzerindeki elinin baskısı şiddetleniyordu.
''Yetişeceğiz.'' Dedi Tamay kendini de buna ikna etmek istermiş gibi. ''Yetişeceğiz sakin ol.'' Delal gözlerini kapatarak dişlerini sıktı. Çektiği sancılar her geçen saniye biraz daha artıyordu.
''Tamay.'' Dedi belli belirsiz. Kesik kesik aldığı nefesler ciğerlerini zorlamaya başlamış, etrafı küçük noktalar halinde görür olmuştu.
''Söyle güzelim.''
''Doğacaklar değil mi? Yaşayacaklar.'' Sustu Tamay. İçten içe ödü kopuyordu kızlarına bir şey olacak diye.
''Yaşayacaklar güzelim, söz veriyorum yaşayacaklar.''
İki kız vardı Delal'in karnında. Öyle zor tutunuyorlardı ki hayata, belki de en ufak bir hareket ikisini birden hayattan koparacaktı. Doktorlar bile hayret ediyordu bu kadar radyasyona maruz kalmış iki bebeğin hala yaşadığına.
Araba sert bir fren eşliğinde hastane girişinde durduğunda Tamay adeta koşarak arabadan çıkıp Delal'in kapını açtı.
''Doktor yok mu?!''Bir yandan bağırıyor, bir yandan da karısının yüzüne düşen saçları kenara çekiyordu.
''Tamam güzelim, sakin ol geçecek.'' Tekrar uzattı kafasını dışarı. ''Doktor!'' Diye kükredi hastaneye. Boğazı bağırmaktan acıyor, hafif hafif dolan yaşlar gözlerini yakıyordu.
Saniyeler içinde üç hemşire arabaya doğru koşmaya başladı. Her biri en az Tamay kadar telaşlıydı.
''Karım.'' Dedi Tamay telaşlı telaşlı. Elleri titriyor, bacakları ağır ağır gücünü kaybediyordu.
''Karım doğuruyor. Lütfen, bir şey yapın.'' Güç bela çıkan sesiyle hemşireler arabaya yetiştiğinde en arkada kalan hemşire tekerlekli sandalyeyi Delal'in hemen önüne koydu.
Bakamadı Tamay. Delal'e bir şey olma düşüncesi o kadar kötüydü ki kalbinin atmayı bıraktığını hissetti. Soyutlaşmıştı sanki. Görüyor, duyuyor ama algılayamıyordu.
Bir hayalet gibi ruhsuzca süzülürken tek yapabildiği şey karısının ve üç hemşirenin arkasından doğumhaneye kadar ilerlemek oldu. Kapılar açıldı, Delal içeri girdi, Tamay kaskatı kesilen bedeniyle sadece arkasından bakakaldı.
Saatler geçti ama Tamay gözlerini bir an olsun doğumhanenin kapısından ayırmadı. Nefesleri kesikti, gözleri kanlı, alnı boncuk boncuk terli..
Sürekli aynı noktaya baktığı için diğer her şey kararırken doğumhanenin kapısı açıldı. Tamay'ı görenler doktor hızlıca üzerini düzeltti.
Haberlere çıkan, binlere insanı tedavi eden, ücretsiz klinik açıp durumu olmayan hastalara hizmet veren bir adamın bu denli telaşlı olması doktorların bile hayret edebileceği bir durumdu.
Tamay doktoru görür görmez çöktüğü duvar kenarından kalktı. Üstü başı kırışmış, saçları birbirine karışmıştı.
''Nasıl?'' Diyebildi zar zor. Kızlarım nasıl? Karım nasıl?
Doktor tebessüm etti. ''Merak etmeyin karınız iyi.'' Doktorun gülümsemesi yavaş yavaş soldu fakat derin bir iç çekerek konuşmaya devam etti.
''Kızlarınız.'' Konuşmakta zorlanıyor gibiydi. ''Tamay Bey kızlarınız çok fazla radyasyona maruz kalmış, ikisinin de ciğerleri çok zayıf.'' Doktor, Tamay'ın gözlerindeki korkuyu gördüğünde az da olsa destek olmak için bir elini omzuna attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER ŞARAP KOKAR
Mystery / ThrillerMutasyon sonucu doğmuş yarı-albino bir keskin nişancı... Amerika'nın en azılı katillerinin olduğu bir örgüt olan Inferno.. Bratva Pakhan'ı, Cosa Nostra Capo'su, The Mob Boss'u, La Camorra Padrino'su... Bir gün bir anlaşma yaparsa ne olur? . . . . U...