Dünya Şampiyonu bir dansçının yolu; akademide herkesin uzak durduğu boks sınıfı olan Teksas'a düşerse, ve bir de yetmezmiş gibi işin içine aşk ve tutku girerse, başına neler gelir?
Hadi beraber okuyalım...
Bu bölüm tüm oylar utanmaz Dağra'ya.. az çok demeyelim boş geçmeyelim...
Şuraya da bölüm fotimizi atalım⤵️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Fena yakalandın Tinker Bell. Yarın salonda bunun cezasını keseceğimi bilmelisin.''
Yüzüme doğru büyük bir dikkatle eğildiğinde gözlerinden bana doğru akan enerji ile tüm ruhumu içine çekiyor gibiydi. Karşı koymak çok zordu. Ancak 44 tur koşmak daha zordu.
Bana verebileceği cezaları düşünürken aklımda parlayan tatlı bir yıldızla yavaşça gülümsemeye başladım.
"Şöyle yapalım mı? Ben annemle Vega için konuşayım. Sen de ceza fikrinden vazgeç."
Kaşları şaşkınlıkla yukarı doğru kalkarken ben de sonunda etkisinden kurtulmuş olmanın verdiği özgürlükle önüme dönüp bir kaşık daha pilav atmıştım ağzıma.
"İnci Hoca?"
Ağzım dolu olduğu için sadece kafamı sallamıştım. Eğer ekranda onun fotoğrafı açık kalmamış olsaydı annemi arayacaktım zaten. Tekrar yürümeye başladığımızda o da sunduğum teklifi çok şükür ki kabul etmişti.
Nereye gidiyorduk bilmiyordum. Ama elimizde pilavlarla hala sahil şeridinde ilerlemeye devam ediyorduk.
"Arada Vega olmasaydı böyle bir şey istemezdim."
Bir eli cebindeyken diğer eli ile pilavını taşıyordu. Neden pilav yemediğini düşünürken salondaki kaslı görüntüsü aklıma geldiğinde beslenmesine fazlası ile dikkat ettiğini anlamıştım. Heybetli olduğu kadar uzundu da. Yanındayken omuzlarının altına geliyordum neredeyse.
"Arada derdini bile anlatamayan bir can olmasaydı ben de böyle bir şey teklif etmezdim zaten."
Bana değil de yürüdüğü yola bakarken kafasını salladığını görebiliyordum. Ona bakmayı bırakıp pilavıma vermiştim odağımı. Aslında bir sürü şeyden konuşmak istiyordum onunla.
Tarık Hoca'nın temizlik görevlisi vermemesini, daha önce Latino'ya gelmiş olmasını ve nedenini bilmediğim düşmanlığım çıkış noktasını sormak istiyordum. Fakat aklımdaki soruların cevaplarının doğruluğuna inanmam için önce Dağra'ya güvenmem gerekirdi. Onun da cevap vermek için sanırım bana güvenmesi gerekiyordu.
Meriç Latino'dan gelmiş olduğu için bile bizi izleyecek kadar güven problemleri varken beni nasıl kabul ettiğini henüz anlamış değildim. Ve bunun da altından canımı sıkacak bir şey çıkmamasını umuyordum.
Düşüncelerimi büyütebüyüte yürümeye devam ederken Dağra bir kere daha dikkatimi çekip elindeki sadece birkaç kaşık aldığı pilav tabağını bir ağacın kenarına bırakıyordu.
