(P'O)12

216 41 129
                                    

Oy ve yorum🧡
•••

"Felix. Sana arkadaşlarından farklı bir şekilde değer veriyorum da ne demek?"

Ana baba yolu açarak aramıza mesafe koydum. Şu an hortlak görmüş gibi karşımdaki griliye bakıyor ve bir cevap bekliyordum ondan. Ben zekiydim. Zekiydim ama beynim tersine dönmüştü bu cümleyle. Reseptörlerim doğru anladıysa problem, yanlış anlayıp karşımdaki kişiden 'istediğini duymuşsun' lafını yemek ayrı bir problemdi.

Bence ilanı aşk etti ama gri bu. Ne siyah ne beyaz. Belli olmaz yani neyi kast ettiği. Şuna bak fakülte renginde hayır yok.

"Ne duyduysan o."

"Çok kaçamak bir cevap. Netleştir."

Gülerek başını iki yana salladığında gözlerimi devirdim. Beni sınıyordu resmen. Buraya gelmem hataydı evet. Jeongin sinir olayım diye bana git demişti. O veletten zaten beklenirdi. Güzel. Geç olsun güç olmasın vakit gitme vaktidir. Adios.

"Hey! Nereye gidiyorsun?"

Arkamı dönüp bir iki adım atmışken durdum ve ona baktım. "Sana alerjim var. Üzgünüm Changbin." Yavaş yavaş yanına yaklaşıp elimi yanağına koydum. "Artık biz annenle vakit geçiriyorken seni odana kitleriz. Sen vefalı bir çocuksun. Seni seviyoruz."

Yanağına hızlıca bir iki şak şak yapıp arkamı döndüm ve hızlıca yürümeye başladım. On beş dakikada fabrika ayarlarıma döndürmüştü beni. Manyağa bak. Sen manyaksan bende manyağım oğlum. Hayret bir şey.

Yokuş aşağı olan yolu atlaya zıplaya indim. Ellerim cebimde yolu takip ederken bir yandanda çevreyi izlemeye başlamıştım. İnsanlarda bana bakıyordu. Alnımda acaba seksi zeki mükemmel dahi felan mı yazıyordu? Eğer yazıyorsa tabi ki bu doğruydu. Ben Lee Felix muhteşem bir şeydim.

SİKEYİM TANRININ GRİLİSİ KAFAMIN İÇİNDEN ÇIKMIYOR

Sakinim.

Burnumdan derin bir nefes alıp yoluma devam ettim. Her türlü bizim binaya varacaktım zaten. Diğerleri de umrumda değildi. Onlarda kendi derslerine gitmek için kalkmışlardı muhtemelen. Hm? O ağacın altındaki kırmızılıkta neydi? Sanırım yazılımcıların üniversitesine yakalamış-

Ehe

Gördüğüm şeyle hemen yakınımdaki ağacın arkasına saklandım. O ağacın altında oturan ikili herhangi birileri değildi. Minho ve Jisung'tu. Garip olan şey ise bizim yanımızda asla Minho'ya pas vermeyen Jisung'un şu an sevgilisinin kucağında oyun oynarken arada bir onu öpmesiydi. Tek kaşımı havaya kaldırdım. Demek dışarıda ağır abi dışarıda ise prensesti bizim sincap. Uuu çift kişilikli. En sevdiğim. Neyse hadi fotoğraf çekip rezil edelim.

Telefonumu çıkardım ve tam öperken fotoğrafı çektim. Flaş patladığında dışarıdan gören biri bana salak diyip gülebilirdi ama hayır.

Beni kovalasın diye bilerek yapmıştım. Sonuçta ilk üniversite günüm boş geçemezdi, değil mi?

"Kim lan oradaki?!"

"Benim beeeen~"

Sadece başımı ağacın arkasından çıkarıp belimi o tarafa büktüm. "Çok güzel sahneydi. Oww tatlı aşk kuşları bir ağaç bulmuş birlikte vakit geçiriyor." Elimi kalp yapıp güp güp yaptım. "Tatlı. Üniversitenin sitesi vardı değil mi?"

Jisung yutkunduğunda kaşlarımı oynattım. Tahmin ettiğim gibi dışarıya farklı olan imajını önemsiyordu.

"Bana bak." Minho sevgilisinin altından kalktı ve üstünü sirkeledi. "Jisung ayda yılda bir kere böyle aşka gelir. O tatlı sevimli halini başkaları da görürse..."

Payoff •Changlix•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin