İkili gözlerini Elly'e dikmiş konuşması için bekliyordu. Felix, kızın bu rahat tavrına biraz sinir olmuş olsa da sakin kalmasına yardımcı olduğu gerçeğini de yadsıyamazdı.
"Evet, şimdi ben öteki tarafa Ash'i görmeye gitmiştim. Biliyorsunuz zaten neden olduğunu anlatmayacağım o yüzden."
"Merak da etmiyoruz zaten." dedi Felix, kızgın bir ifadeyle.
"Ben ediyordum aslında ama neyse devam et, Elly." Hyunjin, Elly'e doğru biraz eğildi " Bana sonra anlatırsın." dedi, fısıldayarak.
Kız, Hyınjin'e gülerek göz kırptıktan sonra anlatmaya devam etti.
"Her zamanki gibi kulak kabarttım koridorlarda geziyordum, sonra Chris'le karşılaştım."
Felix, liderin ismini duyunca biraz gerilmişti. Netice de hayatındaki soru işaretli karakterlerden biriydi. Yine de kızın dediklerini duymak için sesini çıkarmadan dinlemeye devam etmişti.
"Ash için geldim, dedim o domuza. Hyunjin sen biliyorsun, tam bir kıskanç olduğu için ayaküstü bir ton azar işittim."
"Elly, bu anlattığının konuyla bir ilgisi var mı?" dedi Felix. Kız karışık ve alakasız konuştuğu için emin olamıyordu.
"Sanırım, yok. Sadece o domuzun beni azarladığını söylemek istemiştim. Neyse, yürürken bir kaç bekçinin yarı bekçi hakkında konuştuğunu duydum. Tabii ki sinsice onları dinledim. Senin adını söylediklerini duydum. Seni öldürmek için öteki tarafta bir plan yapıldığından bahsediyorlardı. Ben de doğruca yanına geldim. Hyun'un burada olduğundan zaten emindim."
Felix ayağa kalkarak penceresinin önüne yürüdü. Kapalı duran pencereyi açarak, ellerini beyaz gülünün üzerinde gezdirdi. Kısa bir süre sonra gül solmuştu. Ardından aynı hareketleri tekrarlayarak gülün küllerinden yeniden doğuşunu izledi. Kafasının karışık olduğu zamanlarda bunu yapmak biraz da olsa iyi hissetmesini sağlıyordu.
"Lix, camın önünde yapmasan mı acaba? Biri görecek."
Felix derin bir nefes alarak dikkatle onu izleyen ikiliye baktı. Elly, yarı bekçinin güçlerine önceden şahit olmadığı için ilgi dolu bakışlarını bir an olsun Felix'in üzerinden çekmiyordu. Felix, kızın ona olan bakışlarını umursamadan gülünü aldığı yere geri koyarak, kızın yanına doğru yürüdü.
"Elly, bizi biraz yalnız bırakabilir misin?"
Elly kocaman gülümseyerek oturduğu koltuktan kalktı. Felix'in böyle bir şey isteyeceğini zaten tahmin etmişti. Hem Meredith baya tatlı bir kadına benziyordu, biraz onunla vakit geçirebilirim diye düşündü.
"Tabii ki. Annen aşağıda kahve içiyordu biraz da ona eşlik edebilirim. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Güzelliğini annenden almışsın, sarışın. James'e hiç benzemiyorsun."
Son kez Felix'e göz kırptıktan sonra "Meredith" diye bağırarak merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştı. Felix, Elly'in boşalttığı koltuğa oturup elini gergin bir şekilde saçlarının arasında gezdirdi. Bugün eninde sonunda gelecekti. Sonuçta kimse birbirine bir şey söylemese de neredeyse herkes Felix'ten bir şekilde haberdardı. Felix'in anlayamadığı tek bir şey vardı. Bu hikayede ona yalan söyleyen biri vardı ama kimdi?
"Hyunjin, Elly'in anlattıkları kaçmamı gerektirecek kadar önemli mi? Elly biraz aksiyonu seviyor çünkü."
Hyunjin isteksiz bir şekilde omuz silkti. Felix'in acilen kaçması gerekiyordu ama bunun asıl sebebini şu an ona anlatamazdı. Bu zamana kadar üstüne çok gelindiği için kafasının karışması normaldi fakat artık işin ciddiyetini de kavramak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
FanfictionFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...