Gün 1

153 58 18
                                    

Hanae: E-evet sen okulda?
Floren dili tutulmuş bir şekilde ekledi:
Floren: H-Hanae! Ş-Şey...
Hanae artık sabrı tükenmiş bir şekilde:
-Hadi artık!
Floren Hanae'nin sabrını ölçermiş veya onun kendisine sorduğu saçma sapan sorulara intikam olurmuş gibi. Artık araya Chiyo girmişti. Fakat bilirsiniz ya belki dünyanın en kızgın ses tonuyla,eskiden de böyleydi ne zaman ki olaya dahil olsa insanlar susar ve Chiyo'yu pür dikkat dinlerdi, çok kızgın bir ifadeyi de söylemeden ekleyemeyiz:
-Floren söyleyeceksen söyle artık sanki filmdeyiz de o gıcık film sonu gibi reklam arasına giriyorsun. Bir kaç saniye nefes alarak ekledi yeniden:
-Ayrıca misafirsiniz bağırmak istemiyorum ama-
Floren yutkunduktan sonra artık sonunda tane tane ve yavaş yavaş sesi kısık bir tonda cevap verdi:
-B-ben okulda kameraların kırık olduğunu farketmiştim.
Chiyo'nun keskin bakışları altında, Floren, terli avuçlarıyla konuşmaya devam etti:
"Evet, aslında olay şöyle, benim fark ettiğim şey... biraz komik olacak ama... kameraların kırık olduğuydu."
Chiyo, Floren'e sert bir bakış attı.
"Sahi mi? Kameralar mı? Demek sen okulun CCTV uzmanı oldun birden. Eğer bu bir aldatmaca değilse, senin başına büyük bir bela geldi demektir," dedi, kaşlarını çatıp kollarını kavuşturarak.
Hanae, gözlerini devirerek:
"Hadi ya, senin o gıcıklığından kameralar bile kaçmamış,"
Floren, mahcup bir şekilde
"Tam olarak böyle olmamıştır umarım."
Diye ekledi ama bu sefer kaşlarını çatarak.
Hanae gözlerini devirerek, "Tabii ki, Floren. Senin o büyük dedektif zekânı kimse sorgulamıyor zaten," dedi, alaycı bir tonla.
Floren, savunma pozisyonunda ellerini sallayarak
"Hey, en azından benim bir şeyler fark ettiğimi bilmelisiniz!"
diye kendini savunmaya çalışırken dedi.
Chiyo, Floren'in açıklamasını dinledikten sonra gözlerini devirdi ve kıkırdayarak dediği şeyi tekrarladı, bilirsiniz hani bir arkadaş grubunda bir şeyi komik bulunca bokunu çıkaran o arkadaş vardır ya, heh Chiyo o arkadaştı.
"Oh, yani senin büyük dedektif zekân kameraların kırık olduğunu fark ettin, öyle mi?"
Hanae, alaycı bir şekilde ekledi
"Tabii ki, Floren'in yetenekleri her zaman bize sürpriz yapar. Belki de bir sonraki hedefi, okuldaki kırık klozetler olabilir."
Floren mahcup bir şekilde gülümsedi
"Evet, kim bilir? Ama şimdi ciddi olmalıyız, bu kameraların kırık olması pek de iyi bir durum değil. Ben de şimdiye kadar okula erken gitmemiz gerektiğini söyleyen mesajın ardındaki gerçek nedenin bu olduğunu düşünüyorum."
Chiyo, kaşlarını çatıp
"Peki ya sana nasıl güvenebiliriz? Belki de sen kameraları kırdın ve şimdi suçlu gibi davranıyorsun,"
Dedi, kurnazca gülerekten.
Floren, eliyle kalbini işaret ederek,
"Yok canım, ben mi? Asla! Ben sadece bir masum insanım, kamera kırıklarına karışmam... bazen..."
Dedi, gözlerini kırpıştırarak.
Hanae gözlerini 2. Defa devirerek şunu ekledi:
"Tabii ki, Floren. Senin masumiyetine kimse inanmaz zaten. Büyük ihtimalle hoca kamerayı kırdın diye sözlünede 25 girecek."
Floren o sırada düşündü:
-Yaniii... eğer ilk sınavdan 05 aldıysam diğerinden 100 alsam ilk sözlüden 25 aldım, hoca ikincisine 150 girse...tamam kimyadan kalmıyorum.
İkiside Floren'in 'dedektif zekasıyla' ilgili dalga geçerek keyifli bir şekilde bir süre boyunca konuştular... Floren dışında... Hala onun dedektif zekasıyla dalga geçmelerinden bıkıyordu. Sonunda (Bir 3-4 saat sonra) Floren ve Hanae eve gitmeye yola koyuldular... ve tahmin edin ne... Şaşırmayacaksınız ama Hanae o saçma sapan dünya tarafından umursanmayan, aptalca, kimsenin duymak istemediği o aptal soruları olmayan beyniyle yeniden sormaya başladı:
"Hey Floren, Eğer bir kütük olacak olsaydın, kütüğünde hangi tür mantarlar yetişirdi?"
Floren şu anda Hanae'yi alıp onu ölesiye boğmak istiyordu... ama maalesef yapamazdı bu yüzden 'sakin bir dilde' Hanae'ye susmasını söyledi:
"ULAN BİR SUS"
Hanae bundan sonra biraz sessiz durdu sonras o koca beynini 'kullanarak' cevap verdi:
"Ulan bir sus diye bir mantar türü mü vardı?"

Floren artık Hanae'den umudu kesmişti, bu yüzden yol boyunca sessiz durdu, eve varınca da içine bir huzur geldi... Bir anda öyle bir sessizlik oluştu ki Floren buraya gelse Hanae'den uzak yaklaşık 100 sene uyuyabilirdi.... Eve vardıklarında, Floren içeri adımını atar atmaz derin bir nefes aldı ve kendini rahatlama hissiyle dolmuş hissetti. Ancak, ne kadar huzurlu olursa olsun, Hanae'nin soruları hala akıl almaz bir şekilde devam ediyordu sessizlik ve Floren'in içindeki huzur Mia'nın eski erkek arkadaşından bile daha kısaydı. Çünkü Hanae'nin dili, sessizliği bozmak için asla uzun süre sessiz kalamazdı. Hanae, bir süre sessiz kaldıktan sonra aniden:

O-KUL KATİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin