"Asil!" Görevli abinin sesini duymamla ona doğru dönerek cevap verdim. "Efendim abi?" Buradaki tek dostumdu. Arada bir işi olmadığı zamanlarda buraya gelerek benim yanımda olurdu. Geldiğimden beri bana destek çıkan sadece 3 kişiden birisiydi.
"Hatice hanım çağırıyor." Hatice hanım. Onu adına duymam bile titrememe yetmişti. Bunu Ahmet abi de fark etmiş olmalı ki, "Umarım birşey yapmamışsındır da azar yemeden kurtulursun." Gözlerindeki merhamet, sıcaklık ve koruma içgüdüsü gerçekti. Ona hafifçe gülümseyerek konuşmadım, konuşamadım. Kalbim ağzımda atarken nasıl konuşabilirdim ki?
"Hadi." Diyerek kafasıyla işaret yaptığında başımı sallayarak onu takip ettim. Bizi görenler şaşırmıyordu çünkü her hafta o kadının odasına gittiğimi biliyorlardı.
Pısırık veya güçsüz birisi değildim, dik başlıydım. Çoğunlukla altta kalmadığım için ve bana birşey söyleyenlere ben daha fazlasını söylediğim için kimse bana tahammül edemezdi. 3 kişi hariç.
Ahmet Abi, Aden ve Bukre.
"Asil, geldik" Ahmet abinin sesini duymamla kafamdaki düşüncelerle boğuşmayı kestim ve kendimi toparladım. "Tamamdır abi" gülümseyerek ona başımı salladım. "Çıktığında burada olacağım. Biraz dedikodu yaparız" Aniden bunlari söylemesiyle mutluluğum tamamlanmıştı. Şuan ne Hatice hanım önemliydi ne de söyledikleri. Sadece Ahmet abiyle dedikodu yapıcak olmam bana yeter hatta artardı.
Ona kocaman sırıtarak "Tamam" dedim son harfini uzatarak. Sevincim sesime bile yansımıştı ki bu Ahmet abinin gözünden kaçmamıştı. Gözleri parıldarken saçlarımı karıştırdı. "Bekliyorum fıstık." Ona daha da birşey söylemeyerek içeriye girdim. Buranin kasvetli havasi modumu düşürüyordu. Yine de omuzlarımı ve başımı dik tutarak Hatice Hanım'a baktım.
"Hoşgeldin yaramaz." Gözlerindeki küstah parıltılarla bana bakıyordu. Ellili yaşlarındaydı ve esmerdi. Saçlarına ara ara beyazlıklar düşmüştü ancak bu onu yaşlı göstermiyordu. Gözleri yeşildi ve kaşları kalındı. Ne çok zayıf ne de çok kilolu olan kadını fazla incelediğimi fark ederek kendimi toparladım.
"Beni çağırmışsınız, buyrun?"
"Geçenki şu yemekhane olayı"
Sesi alayla çıkıyordu ve bu da sinirlerimi geriyordu. Yine de sinirlerimi koruyarak sakin kaldım. Nefret ettiğim birisi için dilimi ve bedenimi yormama gerek yoktu.
"Bu olay hakkında açıklama yapmak ister misin?"
"Ne gibi?"
"Neden bunları yaptın? Farkındaysan yurttan atılma sınırına geldin ve sen bunu umursamadan hala başına buyruk bir şekilde hareket ediyorsun."
Bu sözler her zaman duyduğum şeylerdi. Bu yüzden umurumda da değildi. Her seferinde bunları söylüyordu ancak ortada laf var, icraat yoktu. Dudaklarıma alaycıl bir gülümseme yerleştirdim. Altta kalmaya niyetim yoktu.
"Asıl siz farkındaysanız ben hariç kimseye birşey söylemiyorsunuz. Yoksa onlarda farklı birşeyler mi var? Yada bu yurtta neler döndüğünü siz daha iyi biliyorsunuzdur. Sonuçta bunları çeviren sizsiniz."
Karşımdaki kadının suratı kıpkırmızı olmuştu. İstediğimi almanın zaferiyle alayla gülümsedim.
"Bu söylediklerime sinirlenmeniz bile bir şeyleri açığa çıkartıyor."
Gözleri öfkeyle ve nefretle bakıyordu. Karşısında bir başkası olsaydi bu bakışların esiri olabilirdi ancak bunlar bana pek de etki etmiyordu. Dudaklarıní arayalayarak konuşmaya başladı. "Sen fazlasıyla haddini aşıyorsun. Kendine gel ve karşında kimin olduğunu unutma." Sahte bir kahkaha patlattım.
"Karşımdaki kişi de insan olsaydı keşke. Söyle bakalım müdürcük, kaç liraya veriyorsun?"
Evet, kimsenin bilmediği o sırrı biliyordum. Kimsenin bilmediğini sanıyordu ama yanılıyordu.Dudaklarını açtı fakat ardından geri kapattı. Alaylı ve sahte gülümsemem yüzümden hiç eksik olmamıştı ama şimdi yerini zafer dolu bir gülüş almıştı.
"Umarım kime bulaştığınızı anlamışsınızdır. Bir daha da insanların ağzına verirken daha pahalıya verirsiniz. Malum karakteriniz baya düşük. Gerçi karakteriniz parayla bile düzelmez ama neyse."
Birşey daha söylemesini beklemeden odasından ayrıldım. Ahmet abi tam olarak dediğini yapmış, beni burada bekliyordu. Yüzünde merak dolu bir ifade vardı. "Anlatacaģım" diyerek başımla yolu gösterdim. Hevesle başını sallayınca ilerlemeye başladık.
Odama gelmiş, koltuklara kurulmuştuk bile. Ahmet abi kantinden çekirdek, cips ve içecek alarak buraya koymuştu. Ben içerideyken yapmış olmalıydı.
Kendime ice tea, ona da kola doldurarak herşeyi bir bir anlatmaya başladım. Ben anlattıkca yüzündeki zafer ve gurur gülümsemesi daha da yayılıyordu.
Özellikle Hatice Hanım'ın sırrıyla ilgili olan yerleri atlamıştım.
Anlatmamı bitirince elimdeki cipsi ağzıma attım ve içecegimi içip geri doğruldum. Bunu söylemenin vakti olduğunu düsünerek gözlerimi ona çevirdim.
Gözlerimiz buluştuğunda yüzümdeki sinsi ifadeyi görmüs olacak ki kaşlarını çattı. Ve o anda ağzımdan o kelimeler döküldü.
"Hatice hanım eskort."