10

6.7K 335 7
                                    

Önceki bölümü gece yayınladığım için görmemiş olanlar varsa önce onu okuyabilir

İyi okumalar 💕

🧷🧷🧷🧷🧷

Önümüzdeki kalabalıktaki tüm gözler benim üzerimdeydi.
Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da bu durum beni oldukça geriyordu.
Korktuğum kadar kötü değildi aslında, ama ben genel olarak dikkat çekmeyi sevmezdim.

Razgar'ın kolunda odaya girdiğimizde çıt çıkmazken şu anda salonda basık bir uğultu vardı.

Yine onun dizlerinin dibindeydim.
Razgar tahtında oturup sakince az önceki konuşmasının sindirilmesini bekliyor, ben de onunla birlikte bu dev insanların bakışları altında sakin kalmaya çalışıyordum.

Aslında başta her şey sakindi.
Davete giriş yapar yapmaz herkes saygıyla kafasını eğip bizi selamlamış kimse çıtını bile çıkarmadan Krallarının konuşmasını beklemişti.
Bu sırada gözler ara ara bana kaysa da odak noktaları Razgar'dı.

İşleri değiştiren şey Razgar'ın 'hediyesi' olan benden bahsedip Kraliçesi olacağımı duyurmasıydı..
Evet Kraliçesi..

Olaylar o kadar benden bağımsız gerçekleşiyordu ki oturup izlemekten başka seçeneğim kalmıyordu.

Bu, şu zaman kadarki ipleri elimde tuttuğum yaşayışıma oldukça ters bir şeydi fakat her şeyi boşverip birinin benim yerime kararlar alması şu anlık oldukça rahat geliyordu bana.

Yani her gün bu adamın koynunda uyanmak (ve sevişmek) kötü olmasa gerekti..

Bundan üç - dört gün önce birisi gelip 'benim olmanı istiyorum', 'sana sahip olmak istiyorum.' dese
"Siktir lan dümbük, köpek mi sahipleniyon!" derdim muhtemelen, şimdi ise kendi ağzımla onun sahibim olduğunu söylemiş, üstüne üstlük benim üzerimde çok büyük bir karar vermesine bile göz yummuştum..

(yıllardır bu günleri beklemiş gibiydim.)

Ikinci günden böyle pasif olmak korkutmuyor da değildi aslında, ama artık salmıştım. İyi ya da kötü, yalnızlıktan ve fakirlikten çürüdüğüm hayatımdan on kat daha iyiydi.

Razgar ve Zargana Kenan'ı kıyaslamıyordum bile....

Razgar oldukça keyifliydi.
Salona girmeden önce söylediğim cümle bu ruh hali üzerinde oldukça etkiliydi de..

Tahtın kenarına dayadığı kolu sayesinde elleri saçlarıma ulaştığı için ara ara gizlice saçlarıma dokunuyordu.
Bunu açık açık da yapabilirdi ama üzerimdeki bakışların beni gerdiğini anladığı için başka bir şovdan kaçınarak belli etmeden yapıyordu.
Yani ben öyle tahmin ediyordum.

Uğultunun halen devam ettiği salonda bir gürültü koptuğunda herkesin bakışları büyük girişe döndü.

Ellerinde ağır olduğu belli olan, değerli taşlarla süslenmiş bir taht taşıyan sekiz kişi bize doğru yaklaşıyordu.
Taht tekerlekli bir aparatın üzerinde durduğu halde taşıması zor gibiydi. (Bu dev adamlara rağmen hem de)

Adamlar yanımıza ulaştığında diğerlerinden yedi - sekiz merdiven yukarıda durduğumuz için çarklı sistemini çalıştırdı.

Birkaç kişi kenarındaki kolu çeviriyor diğerleri de aparatı ittirerek hem merdivenlerden çıkmasını sağlıyor hem de kaymasın diye tutuyorlardı.
Merdivenlerin her basamağı yeteri kadar geniş olduğu için pek bir sıkıntı çıkmasa da oldukça yavaş ilerlemişti her şey.

Son basamağa geldiklerinde Razgar belimden tutarak beni kaldırıp kucağına oturttu.
(Bu pozisyonu çok seviyordum ama keşke millet bize bakmasaydı...)

Yaklaştıkça daha da büyüyen bu şeyin detaylarını da daha net görmeye başladım.

Baş kısmının üzerinde Mavi, mor ve beyaz taşlarla işlenmiş zarif bir deseni vardı ve bu kısım oldukça uzundu. Geriye kalan yerlerinde de (kol yaslama yerinin önü ve yanları, ayak kısımları.) ara ara bu taşlarla süslenmişti.

Razgar kendisininkine oranla oldukça küçük olan tahtı hemen yanına koydurarak minder yerleştirildiğinde koltuk altlarımdan tutup yanına oturttu. 

Tahta yerleştiğim an önümüzdeki kalabalık bu sefer de benim için selam vererek kafalarını eğdiler.
Bu, hayatımdaki en çok saygı duyulduğum andı..

Önümdeki bu insanlar yanımdaki adam sayesinde bana sorgusuzca saygı duyuyorlar ve önümde eğiliyorlardı..

Oldukça tez canlı bir adamdı Razgar.
Daha geleli iki gün bile olmadan beni Kraliçesi yapmış. Kraliçesi olduğumu duyurur duyurmaz da yanına taht koydurmuştu..

Ona gönderilen bir hediye olduğumu düşünse de evliliğe gerek kalmadan cariyesi yapabilir veya beni hangi alanda kullanacağını test ederek bulabilirdi.
Ama o beni özel hayatının başrolü yapmış, önüme insanların saygısını, gücü ve kendisini sunmuştu..

Evet, bu durumda sahip olunan tek kişi ben değildim. Koskoca kral ona sahip olma hakkını bizzat kendisi vermişti ellerime.

🧷🧷🧷🧷🧷🧷

Off düzenlerken o kadar zorlandım ki, hâla da içime sinmeyen yerler var ama değiştirdikçe kötüleşiyor, üzerinde daha fazla oynama yapmak istemiyorum. Yazım şeklinde rahatsız eden bir nokta olursa belitebilirsiniz.

Hata varsa affola
Okuduğunuz için teşekkürler 💕

FERSAN B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin