ı don't lıke anyone better than you

1.3K 48 62
                                    

saat yedi olmuş, caddede yürürken etrafı inceliyorum. koşuşturan insanlar, çiçek satan satıcılar, fırıncının önündeki küçük sıra. her şey her zamanki gibi.
iş çıkışı küçük bir butiğe uğruyorum ve bir kaç kıyafet alıyorum. bugün için lazım olacak.
etrafımdaki insanlara bakarken hepsi hakkında bir hayat hikayesi uyduruyorum, önümde duran eski püskü kıyafetli yaşlı adam eşinden boşanmış, sağımdaki uzun boylu çocuk okulu bırakmış, sol çaprazımdaki kadın ne kadar çocuk istese de hiç olmamış.
bu sırada beklediğim otobüsüm geliyor.
tam iş çıkışı saatine denk gelmişim, umarım oturacak yer bulabilirim zira sabahtan beri sadece dans ettiğim için bacaklarım bitik durumda. en son sabah yemek yemişim, açlıktan midem bulanıyor. aklım meşgul olsun diye günlerdir bu rutindeyim çünkü boş kaldığım an zihnim susmuyor ve sadece tek bir şey söylüyor;
hyunjin.
hyunjin'in elleri.
hyunjin'in kokusu.
hyunjin'in sesi.
daha bu sabah içimdeydi oysa ki upuzun parmakları. kokusu daha bu sabah etrafımdaydı. kaslı kollarıyla sıkıca sarıldı bana hatta!
tabii, rüyamda.
bu çok sinirimi bozuyor işte. onun dokunuşlarını tamı tamına üç aydır sadece rüyalarımda hissedebiliyorum. bazı geceler arzudan ağlayacak gibi oluyorum, engelini açıp onu aramama ramak kalıyor.
ama bu gece bir şeyler farklı olacak.
ben onun dokunuşlarına bu kadar hasret kalmışken, kendimi işimle meşgul ediyorken onun her gece başkalarını altına altına alıp siktiğini öğrendiğimden beri (yaklaşık 2 gün önce öğrendim), bugünü planlıyorum. bu işi onun gibi oynamam gerekli demek ki.

eve gelmişim, duşumu almışım. akşam tam 11'de chan'ın gece klübünde olmam lazım. elimi biraz çabuk tutsam iyi our.
altıma siyah boxerımı geçiriyorum, ona özel olarak boyadığım sarı tutamlarımı kurutuyorum. aldığım kıyafetleri üstüme geçiriyorum. altıma dar, siyah bir deri pantolon, üstüme transparan sıfır kollu bir üst ve onun üstüne deri ceketimi giyiniyorum, onun en sevdiği parfümümden şakaklarıma sıkıyorum. gerekli takıları taktıktan sonra dudaklarımı renklendiriyor, gözlerime siyah bir göz kalemi çekiyorum. gecenin sonunda hyunjin'in altında ağlamaktan göz makyajımın akacağını bilmek deliğimi sızlatıyor, heyecanla gülümsüyorum. aynadaki afete küçük bir göz kırpıyorum. bu halimi görünce yüzünün alacağı hali düşünerek iyice keyifleniyorum. taksi çağırıp yola koyuluyorum.

mekan fazlasıyla lüks görünüyor. içeride bir kaç tanıdık var, girer girmez şaşkın bakışları hissetmemden anlıyorum. tabii ki kimse eski sevgilimin herkesi elden geçirdiği bu gece klübüne geleceğimi tahmin etmiyor, zaten üç aydır kimseyle görüşmüyorum bile. çok geçmeden bir kaç arkadaş yanıma gelip halimi hatrımı soruyor, sohbet ederken etrafı incelemeye başlıyorum. mor ışık etrafı aydınlatıyor, bar kısımının karşısında masalar var. etraf ferah, insanlar eğleniyor. chan'ı görüyorum, esmer bi hatunla flörtöz bir şekilde sohbet ediyor. beni görünce gözleri şaşkınlıkla açılıyor, beni davet etmesine rağmen diğer geceler gibi gelmeyeceğimi düşündüğü belli. yanındaki esmeri işaret edip "hadi yine iyisin" manasında göz kırpıyorum.
şimdiden bir kaç shot atmışım, sıcaklamışım. gözlerim hyunjin'i arıyor ama bu kalabalıkta göremiyorum. siktir et, diyorum içimden. sonuçta gece benim olacak. kalkıp şarkıya ritim uydurarak vücudumu oynatıyorum. kendimden geçmişim, müziğe kendimi kaptırmışım. belimde bir el hissediyorum, irkiliyorum. benden biraz uzun, yapılı bir çocukla karşılaşıyorum. bana çapkın çapkın gülümsüyor. çakırkeyif, belli. kulağıma eğilip konuşuyor.
"hoşuma gittin, biraz dans edelim mi?"
dudaklarım hafifçe kıvrılıyor. flörtöz bakışlarımdan atıyorum.
"tabii."
elleri ellerimi tutuyor, hareketli müzik eşliğinde ellerimizi hareket ettiriyor, kendi çapımızda dans ediyoruz. arada elleri belimi tutuyor. tam bu sırada arkada geldiğimden beri aradığım gözlerin çenesini kasmış sinirli bir şekilde beni izlediğini fark ediyorum. yanında yine sikik tek gecelik takılacağı bi kız var, kızın elleri hyunjin'in kızıl tutamlarında geziniyor. benim baldırlarımı gözleriyle yerken aynı anda kızın baldırlarını okşamakla meşgul. gururum okşanıyor bu manzara karşısında. düz siyah bir gömlek ve siyah pantolonla her zama ki gibi siyahlara bürünmüş. bu kadar klasik bi görünüşe rağmen kırmızı saçları beni yükseltmeye yetiyor. görmeyeli biraz daha kaslanmış sanki, basketi bırakıp gym'e mi başladı diye düşünüyorum.

hıgh enough, hyunın smutshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin