20. Bölüm

205 11 2
                                    


At arabasının bakımlı patikada ilerleyişinin sonunda yola ve oradan da ana caddeye bağlanmasıyla Leydilerin ilgisi renkli dükkanlara kaymıştı. Emma dikkati üzerinden attığına sevindi. Yol boyunca ablalarının imalı konuşmalarından sıkılmıştı.

Yanlarında sadece uşak ve arabacının olması, onlarında arabanın önünde dışarıda oturmasından dolayı leydilerin dillerine hakim olmak gibi bir çabası yoktu.

Emma'nın yeterince güzel ve alımlı olmamasından dem vurarak Dük'ün ilgisini çekemeyeceğini söylemişlerdi. Yatakta ise onu asla tatmin edemeyeceğini, bu zenginlik ve makamın altından kalkamayacağını..

Genç kız eleştirileri sessizce dinlemiş ve cevap vermemişti. Victoria'da küçük kardeşini kışkırtamayacağını anladıktan sonra sıkılıp uğraşmayı bıraktı.

Emma, ne derse desin artık onları ikna edemeyeceğini ve kendisini sevmeyeceklerini anlamıştı. Zaten düğünden sonra çokta görüşeceklerini düşünmüyordu. O nedenle Alex ile sevgilerini itiraf ettiklerini, akşamları uyumak için genç adamla aynı yatağı paylaştıklarını, özel anlarını neden anlatsındı ki.. hiç böyle bir niyeti yoktu.

Hanımların düğün öncesi birkaç ihtiyaçlarını karşılamak için şehre inmişlerdi ve hızlıca dönmek istiyordu. Mecburi olarak eşlik ediyordu sadece. Hızlıca dükkanlara girip işlerini hallettiler ve arabaya dönecekken Lisa kurdele satan mağazayı görünce son olarak oraya da girmek istedi. Emma hava alacağını söyleyerek dışarıda beklemeyi tercih etti.

Yoldan geçen insanları izliyordu. Şık hanımlara kimi zaman yine şık beyler eşlik ediyordu. Halktan insanlar ise daha çok koşturma halindeydiler. Belli ki işlerini yetiştirmek için uğraşıyorlardı.

Gözü küçük bir oğlana takıldı. Yolun kenarında ufak çakıl taşlarıyla oynuyordu. Kendi halinde oldukça neşeliydi. Küçük Tim'i anımsadı. Onunla da böyle bahçede oyunlar oynarlardı. Alex baba olmak istiyor muydu acaba, hiç konuşmamışlardı. Düklükte ufak bir çocukta yoktu. Alex'in yaklaşımını bilmiyordu. Emma ufak çocuğa dalmış ismi söylenene kadar yanına birisinin geldiğini fark etmemişti.

"Leydim, sizi burada görmeyi hiç beklemiyordum. Yine çok güzelsiniz."

Marki Steven şu an görmek istediği son insandı. Gelişini önceden görmüş olsaydı onunla konuşmamak için ablalarının yanına bile gitmeye razı olurdu. Adamın pişkin bir ifadeyle kendisiyle konuşmasına sinirlenmişti.

"Marki" diyerek ufak bir selam verdi. Ardından herhangi bir cümle söylemeyerek adamın konuşmaya istekli olmayışını anlamasını bekledi. Ancak hiç umrunda değil gibiydi.

"Dük Davis görüyorum ki sizi yalnız bırakmış Leydim. Burada tek başınıza ne yapıyorsunuz?"

Emma çekingen mizaçlı olmasına rağmen adamın dediklerine o kadar sinir olmuştu ki ondan beklenmeyecek bir şekilde konuşmaya başladı.

"Yalnız değilim Marki, ailem içeride ve uşakta arabacıyı çağırmaya gitti. Müsaade ederseniz ben de onlara katılacağım. Malum bir iki güne Dük Davis ile düğünümüz var." mümkün olduğunca Alex'in ismini vurgulayıp uyarırcasına konuşmuştu. Normal şartlarda özellikle de bir erkekle bu şekilde konuşması mümkün olmazdı.

"Ah anlıyorum, ben de Dük'ün yerinde olsam bir an önce sizinle evlenmeye çalışırdım."

"Bir beyefendi bu şekilde konuşmamalı, çok uygunsuz. Özellikle Dük'ü ve müstakbel Düşes'i için."

Peri KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin