14

5.3K 242 0
                                    


İyi okumalar 💕

🧷🧷🧷🧷🧷🧷

"Kraliçem bacağınızı bana doğru uzatın lütfen."

Oturduğum yüksek berjerin önüne diz çökmüş iki kadın bacağıma garip yağlar sürerek masaj yaparken, yanımda dikilen Sarya'da yüzüme elindeki maskeyi yayıyordu.

Bu hale hangi ara geldim bilmiyordum bile..

Evleneceğimiz duyurulduktan sonra hızlı geçen iki günün ardından bugün nikahımız kıyılacak ve resmi olarak Razgar'ın Kocası, eşi olacaktım..
Ama onun öncesinde, heyecandan ve panikten titrememi sağlayan bir buluşma gerçekleşecekti..

Davet günü aklıma bile gelmeyen Razgar'ın ailesi, davetten sonra, hatta davet tam olarak bitmeden ortadan kaybolduğumuz için benimle tanışamadıklarını söyleyip, en azından nikahtan önce buluşmamızı istemişlerdi.

Her şeyi kafasına göre halleden Razgar bunu bana sorma gereği duyduğunda evet demekten başka seçeneğim yoktu.

Halihazırda nikah yüzünden gergindim ve bu tanışma gerginliğimi üst düzeye çıkarmıştı.

Aslında davetten sonra sarayda kalsalar daha rahat bir şekilde tanışabilirdik ama Razgar evde baktıkları çiftlik hayvanları olduğundan ve evlerinden uzakta uyuyamadıklarından bahsetmişti.

Bana göre bunun çözümü kolaydı. Koskoca kral bir iki adamını gönderip hayvanların ihtiyaçlarını karşılayabilirdi. Fakat anladığım kadarıyla Anne ve babası mütevazi bir hayattan ve kendi işlerini kendileri halletmekten hoşlanıyorlardı.

Takdir etmedim değil..

Davette bile onların kralın ailesi olduğunu fark etmemiştim. Herkes gibi sakince davetin tadını çıkarmış, oğullarının yanına gelip kendilerini göstermemişlerdi..

Bacağımla işi biten hanımlar kalkıp selam vererek uzaklaştıklarında üzerimdeki havluyu düzelterek yerime daha çok yerleştim.
Hiç kalkasım yoktu gerçekten.

Sarya maskeyi sürmeyi bırakıp kenardaki ıslak beze ellerini silerek dizimin dibine oturdu.

"Efendi Timur, elbiselerinizi buluşmaya gitmeden önce mi giymek istersiniz, sonra mı?" diye sordu oturur oturmaz.

"Sonra giyeyim Sarya, beraber çay içip bir şeyler yiyeceğimiz için kazaya kurban gitsin istemem."

Başını sallayarak onayladığı esnada kapı çalınıp cevap beklemeden açılarak Razgar'ın dev bedenini gözler önüne serdi.

"Hediyem" diyerek bana seslenen adam yavaş yavaş yanıma gelirken, dizimin dibinde oturan Sarya panikle kalkıp selam vermiş ve ne yapacağını bilemez gibi bir bana bir Razgar'a bakmıştı.

"Efendim yüzünüzü temizleyeyim hemen" dedi çekingen bir şekilde.

"Ben temizlerim Sarya, sen çıkabilirsin."
Sözümü ikiletmeden hızlı adımlarla odayı terk ettikten sonra Razgar ile baş başa kalmıştık.

"Annemler erken geldi, oldukça sabırsız olmalılar. Müsaitsin sanıyordum ama biraz beklemeleri sorun olmaz." dedi saçlarıma dokunarak.

"Sorun değil yüzümü yıkayıp giyinirim hemen, bekletmeyelim." deyip cevabını beklemeden banyoya koşturdum.

Maskeyi yıkarken saçlarım hafif ıslansa da umursamadan havlu ile kurulayıp aceleyle odaya dönmüştüm.

Razgar kalktığım berjere oturmuş telaşlı halimi gülümseyerek izliyordu.
Dikkatimi dağıtmasına izin vermeden lacivert saten bir gömlek, altına da koyu gri bir pantolon giyindiğimde tek eksiğim ayakkabılardı.

Yine koştur koştur dolaba girip lacivert bir ayakkabıyı ayağıma geçirdiğimde on dakikada hazır olmuştum.

Rahatlamış bir soluk verdiğimde Razgar kahkahasını tutamayarak ayağa kalkıp yanıma geldi ve sıkı sıkı yanaklarımdan öptü.

"Hadi gidelim beklemesinler." dedim elinden tutarak.

Yanağımdan bir kere daha öpüp kokumu içine çektikten sonra "Gidelim" diyerek bana ayak uydurdu.

Sarayın misafir odasında oturacağımız sansam da Razgar beni bahçeye, o çok sevdiğim kamelyaya götürmüştü.

Masada oturan adam ve kadın kamelyaya giriş yaptığımızda ayağa kalkıp selam verdiler.
Oğulları da olsa krala saygılarını göstermekten çekinmemişlerdi.

İlk olarak nasıl selam vermem gerektiğini bilemediğim için direkt olarak ikisine de sarılıp 'Hoşgeldiniz' dedim.

Bunu beklemiyor olacaklar ki biraz şaşırdılar ama samimiyetle karşılık verdiler.

Annesi burada gördüğüm en kısa insanlardan biriydi. Hemen hemen benim boylarımdaydı yani.
Babası ise her ne kadar Razgar'ın omzuna geliyor olsa da oldukça uzundu.

Selamlaşma faslını atlattıktan sonra masaya oturup gelen çaydan yudumlayarak sohbet etmeye başladık.

Muhabbet arttıkça rahatlamış ve sohbetin samimiyetine kendimi kaptırmışım.
O kadar ki, nikaha geç kalmadan hazırlanmak için Razgar'ın bizi uyarması gerekmişti.

Sonrası oldukça hızlı aktı.

Odamıza dönüp birbirimize yardımcı olarak şık takımlarımızı ve aksesuarları giyinmiş oradan da çiçeklerle ve tülden örtülerle süslenen salona inmiştik.

Fazla kişi yoktu.
Anne ve babası, arkadaşı olduğunu düşündüğüm bir kaç soylu ve saraydaki üst düzey çalışanlar (Sarya da dahil) bir yol oluşturup nikah görevlisinin yanına gidene kadar alkışlamışlardı bizi.

Görevli önündeki kalın kapaklı defterden evlilik beyanını okuyup malum soruyu sorduğunda, heyecandan önümüzdeki masanın örtüsünü çekiştirip üzerindeki mumu devirsem de, kazasız belasız atlatmıştık nikahı.

Gün boyu heyecanlanmama karşılık oldukça kısa sürmüştü.

Razgar elimi tutup dudaklarımdan öperken yine uzun bir alkış almış, hayranlıkla yükselen seslerin hedefi olmuştuk.

Görevli evliliğimiz kutladıktan sonra diğerleri de sıraya girerek tek tek bizi kutlayıp iyi dileklerini sundular.

Evliydim..
Hayatım boyunca evleneceğimi, hatta biriyle sevgili olacağımı bile düşünmemişken şimdi resmi olarak evliydim.

Sırada düğün vardı..

🧷🧷🧷🧷🧷

Gittikçe kafam basmaz oluyor xkdpdksd

Hata varsa affola
Okuduğunuz için teşekkürler

FERSAN B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin