Babam ile giderken bir anda durduk. "Ne oldu kızım?" Gülümseyerek abime ilerledim. "Cennete yollamam gereken masumlar var baba." Babam gülümseyerek kafasını sallamış ve çıkışa doğru gitmişti. Bende abimle kaldım.
"Hadi abi, görevimi tamamlayalım." Abim kafasını sallayıp gözlerini kapattı. Bende aynısını yaptım. Birkaç saniye sonra yungtaydık.
Bizi Wigen karşıladı. "Yeonkbong, Yuna. İyi misiniz?" Kafamız ile onayladıktan sonra gülümsedim. "Evet Wigen. Zor oldu, ama başardık."
"Sizi tebrik ederim çocuklar. Asla pes etmediniz." Teker teker teşekkür ettik. "Hadi, sizi bekleyen bir sürü kişi var."
"Bir sürü kişi mi? Bu kötü ruh kaç kişiyi öldürmüş böyle?"tebessümümüz abinin sorduğu bu soru ile hızlıca soldu. "Gidip görelim Yeonkbong."
...
Burada o kadar çok insan vardı ki adım atacak yerimiz yoktu. Bir sürü kişinin hayatını çalmıştı o adam. Küçük büyük demeden bir sürü insanı katletmişti.
Herkes etrafına tedirginlikle bakarken gözüm iki kişiye takıldı. Bir kadın ve kucağında bir kız çocuğu.
Arkaları bize dönük oldukları için yüzlerini göremiyordum. Ama onları görmek, aklıma annem ve kardeşimi getirmişti.
Nereye baktığımı gören abim ve Wigen bana döndü. "Yuna?" Gözlerimi o ikiliden çekip Wigene çevirdim. "Efendim?" Burukça gülümsedi ve tekrar onlara baktı. Sonra abim ve bana döndü.
"Onlarla tanışmak ister misiniz?" Dudaklarımı büzerek abime baktım. "Olur.." demesi ile kafamı salladım ve üçümüz de onlara doğru ilerlemeye başladık.
Onların arkasına gelince durduk. Ve Wigene döndük. Wigen bir lini kadının omuzuna koydu ve ismiyle seslendi.
"Park Boyoung?" Duyduğumuz isimle abime döndüm. İkimizde şaşkınlıktan kaşlarımızı kaldırmıştık. Gözlerim hızla döndü ve kadının dönmesini bekledik.Kadın yönünü bize dönünce gerçektende onun annem olduğunu öğrendik.
Bunu da başarmıştım. Ailemi kurtarmıştı kötü ruhun ellerinden. Karşımdaydılar. Annem ve kardeşim karşımdaydo ama sadece abime odaklıydılar.
"Oğlum?" Dedi annem titreyen çenesi ile. Gözleri dolmuştu onunda. Bir elini abimin yanağına koydu, gerçek mi diye.
"Annem..." Abim hızla Arine ve anneme sarıldı. Sımsıkı sarıldı hemde. Birbirlerine öpücükler verdiler. En sonunda da ayrıldılar. Bende sarılmak için atak yapacaktım ki annem bana döndü. "Sen kimsin?" Bu sözü kalbime öyle bir oturdu ki.
Yanağımdan yaş süzüldü. Gözlerimi abime ve bizi yalnız bırakmak için geri çekilen Wigene çevirdim. "Anne, tanımadın mı?" Dedim burukça. Boğazımda ki yumru beni çok zorluyordu.
"Yunam? Sen misin gerçekten?" Yaşlar gözlerimden süzülürken kafamı salladım. "Evet annem, benim." Annem dolan gözlerine aldırış etmeden Arinş abimin kucağına verdi ve hızla bana sarıldı.
"Özür dilerim bebeğim. Çok özür dilerim." Bir yandan sarılıyor, diğer yandan öpüyordu.
Bende daha fazla dayanamadım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Asıl ben özür dilerim anne, yıllardır kötü ruhun ellerindeydiniz ve ben hiçbir şey yapamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shifting Nöbetim
De TodoDört yıldır shiftingi deneyen Neslihan'ın başarısız denemeleri bir gün son bulur ve kendini The Uncanny Counter gerçekliğinde bulur. Bakalım Neslihan'ın, ya da dr'de ki adı ile Yuna'nın başına ne gibi olaylar gelecek? Omuzlarına binen bu yükü taşıya...