bar

19 3 0
                                    

Servis şöförüne bu gün bir arkadaşımla gidiceğimi söyleyip yanından ayrılmıştım. Taehyun'un evi okula yakın olduğu için yürüyerek sekiz, on dakikada ulaşırdım aslında ama kim hoca, okul bitmesine rağmen bölüm yarım kalmasın diye salmamıştı ve saat şu an bir elli beşti. Yani çok az bir vaktim vardı. Saat iki onda orda olmam gerekiyordu.

Taehyunlara doğru koşmaya başladığımda okulda ve sokakta olan insanlar bana aldırış etmemişti. Alışıklardı liselilerin bu hallerine. ' heralde sevgilisi ev boş dedi' diye düşünüyorlardır. Yani ben olsam böyle düşünürdüm.

Taehyunlara gelir gelmez hemen zile hızlı hızlı basmaya başlamıştım. Kapı açılınca apartmandan içeri girmiş ve merdiven ve asansör arasında mekik dokumaya başlamıştım. Asansör daha en üst kattaydı gelmesi uzun sürerdi bu yüzden hemen merdivenlere açılan kapıya yönelmiştim. Taehyunların kata geldiğimde hemen evlerinin kapısını aramaya başlamıştım. Bir iki gündür sürekli gördüğüm ve artık alıştığım siyah çelik kapıyı görünce direk çalmaya başlamıştım. Kapı içeriden gelen bir iki ses ardından açılmıştı. Kapıyı açan kişinin yüzüne bakmadan daha düzene girmemiş sesimle konulmuş aynı anda çantayı o kişinin eline tutuşturmuştum.

" Taehyun'un istediği notlar kitaplarda hocaların yazılmasını istediği şeyler var ona verirseniz sevinirim. Ha bide ondan nefret ettiğimide söyleyin lütfen" dedikten sonra görüşürüz bile demeden hemen merdivenlere yönelmiştim. Telefonumu çıkarıp saate baktığımda sadece beş dakika kaldığını fark etmiştim. Ben bittim!!!

Bunları düşünürken bir şeyi hesaba katmayı unutmuştum. Basamakları. Son dört basamağı yuvarlanarak inmiştim. Apartmandan çıktığımda durmaksızın koşarak ilerliyordum. Bazen birine çarpıyor arkaya doğru ' özür dilerim' diye bağırıp yoluma devam ediyordum. Kulübün önüne geldiğimde saate bakmıştım. On beş dakikalık yolu on dakikada geldiğimi fark etmiştim. Geç kalsam bile bir şeyler başarmıştım. İçeri girdiğimde özür dilemiş ve yeni hocanın önüne bizimkilerin yanına oturmuştum.

Kendi kurallarından bahsedip bize yaptığımız albümü söyletmişti. Sekiz şarkıdan oluşuyordu ve hepsi farklı anlam, farklı vibe, farklı notalardan en önemlisi her şarkı farklı bir üyeyi anlatıyordu. Kısacası şahaserlerdi bize göre. Lakin yeni hocaya göre hepsi çöpten farksız değilmiş, ilkokul öğrencisi bile daha güzel yaparmış. Evet doğruyu söylemek gerekirse bunlar canımı yakmıştı. Çünkü her şarkı için bir ay harcamış, gecemizi gündüzümüze katmıştık.

' çocuklar son dört ayda daha iyilerini istiyorum' son sözü buydu hocanın çıkmadan önce. Hepimizin moralini düşürüp çıkmıştı.

Bir iki saat öbür şarkıların sözlerinden oluşan bir şarkı yapmak için uğraşmıştık.  Evet yapmıştık ama bu bizi yansıtmadığı için içimize sinmemişti. Başka çağremiz olmadığı için seslendirmeye başlamıştık. Sıra benim gitarla olan kayda geldiği an içeri birileri girmişti. Kim geldiğine baktığımda. Bizimkiler olduklarını görmüştüm.

" selam! Biz geldik" kapıdan kafasını uzatan ve aynı anda konuşan arkadaşımla gülmeye başlamıştım. Saçlarını ne ara pembe yapmıştı bu?

" Gülme lan piç kocam istedi pembe yaptım. Komik bir şey yok" ben gülmeye devam ederken oda beni azarlıyordu ama sadece gülen ben değildim içeri girdiklerini sonradan kavradığım. Kai, abim, yoongi Hyung ve taede gülüyordu.

" Ya ne gülüyon mal gayet yakışmış" arkadan gelen changbin'in sesiyle daha çok gülmeye başlamıştım.

" Senin sevgilinde pembe olmuştu dimi?" Evet artık bizim tayfada kahkaha atıyordu.

" Tamam, tamam. Dışarda bekiliyorlar. Şimdi beom biz buraya neden geldik biliyor musun?" Abimin sorduğu soruyla sanki biliyomuşum gibi bir yüz ifadesi takınıp elimi kaldırıp konuşmaya başlamıştım.

kelebek sistemi//taegyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin