god
içtiği bir yudum su, yediği bir lokma yemek ve aldığı nefesler boğazına tıkanıyordu. bulanık görüşü, kızarık göz kapakları güçlükle tutunuyor, kirpiklerinin ardından titriyor göz bebekleri.
üzerinde olan kısa tişört, kalflarını kapatmayan siyah bir şortla yerde öylece oturuyordu, yang jeongin. sıkkındı canı, belli.
kafasındaki karışık düşüncelerden kurtulmaya çalıştığı anda yenisi ekleniyordu. karamsar, kötü düşüncelerden kurtulamıyordu aklı.
karşısındaki takvime baktı umutsuzca. çoktan aralığın sekiziydi, o kadar olduğunu bile fark edememişti. zaman kavramını da yitirmiş gibiydi, bu dört duvara, koca eve sıkışıp kalmıştı.
aylar olmuştu gün yüzü görmeyeli yahut şikayet edemiyordu çünkü dışarıda kendisi nasıl insanların beklediğini tahmin edebiliyordu az çok.
o yüzden susuyor, sesini çıkartmadan katlanıyordu.en azından burada güvendeydi, sevdiği adamın yanında güvendeydi. el üstünden tutuluyordu, istediği her şey alınıyordu. koca evde istediği her şeyi yapabiliyordu yang jeongin. o yüzden sesini çıkartmıyordu.
yang jeongin ve incileri, burada güvendeydi. kafasını kaldırıp komodinin üzerinde duran büyük, cam vazoya baktı. içindeki inciler, yarısına kadar doldurulmuştu.
o inceler için nelere katlanmak zorunda kaldığını hatırladığında içi ürperdi ve bir kez daha şükretti seo changbin'e.
yang jeongin normal bir genç değildi. inci boşalmak, doğasından gelen kendisi için normal bir şeydi. birkaç kez cinsel ilişkiye girdiği insanlar bunu fark ettiği anda, jeongin'nin peşine düştü. incileri alırlarsa ne kadar zengin olabileceklerini ve daha fazlasını düşündüler. yang jeongin ve incilerinin peşini asla bırakmadılar.
ardından seo changbin çıktı karşısına. kötü insanlar ve seo changbin. jeongin için changbin, bir kurtuluştu.
yang jeongin, yerden kalktı, yatağa oturdu ve bacağını uzattı. kafasını yatak başlığına yaslayıp derin bir nefes aldı. saate çevirdi gözlerini, birazdan gelecekti. gözlerini kapattı ve bekledi. gelmesini istemiyordu, korkuyordu fakat gelmemesinden de korkuyordu.
onun yanında olması kendisini tedirgin ederken, yanında olmaması daha çok korkutuyordu onu. yang jeongin, büyük bir ikilemdeydi. bu ikilem, kendisini yoruyordu. en önemlisi davranışlarını da etkiliyordu, son zamanlarda adama daha çok bağlanmıştı, onunla olmak istiyordu. o yanında değilken güvende hissetmiyordu, yalnızdı.
yalnız kalmak istemiyordu. geniş ve büyük evin bazı çalışanları vardı elbet fakat onların yanına gitmek istemiyordu, onları tanımıyordu. o, seo changbin ile birlikte olmak istiyordu.
koca bir gün yalnız kalmak, evde tıkılı kalmak iyi gelmiyordu kendisine. çalışanlar, seo changbin'nin emrinde olduğu için izinsiz dışarı çıkmasına asla müsaade etmiyorlardı. uzun zamandır insan yüzü bile görmüyordu, görmek istediği de pek söylenemezdi çünkü bugüne kadar gördüğü, tanıdığı tüm insanlar acımasız ve kötü insanlardı.
o yüzden gelmesini hevesle bekledi, beklediği gibi de oldu. bahçede, onun geldiğini belli eden bir araba sesi, dış kapının hızla çarpılması ve duyduğu adımlarla anladı geldiğini, seo changbin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jeongbin ☓ smutshots
Fanfictionjeongbin: smutshots & oneshots bölümler birbirinden bağımsız. 𝐡𝐚𝐧-𝐰𝐚𝐧𝐠 || 𝟏𝟏.𝟎𝟐.𝟐𝟒