kerem'den
barışla çok güzel bir gece geçirmiştik, altayın kapıya dayanması dışında. tamam ses çıkarıyorsak haklı ama bence yaptığı doğru değildi. ne de olsa arkadaştık.
arda da ferdilerde kalmıştı. bunu her ne kadar garipsesem de işime gelmişti. sabah barışla uyanmayı deli gibi özlemiştim ve bu anı aklıma kazımıştım.
"günaaayydınn." diyerek koala gibi yapıştım ona. saçlarımdan öperek güldü.
"günaydın keremim."
"hadi kalk oyalanmayalım kahvaltı hazırlayalım. buradasın değil mi?" diyerek korkuyla sordum, gitmesini istemiyordum.
"aslında, gitmem gerek ama bugün bensiz de idare edebilirler." diyerek telefonunda bir numaraya tıkladı. gelmeyeceğinin haberini verip ayaklandı.
"ben duşa giriyorum, o sırada eksikleri sipariş vermiştim. sen teslim alır mısın?" diye sordum.
"alırım hayatım, sen gir çık." diyerek öpücük attı bana.
hızlıca duşa girip çıktım. kıyafetlerimi çıkarıyordum ki barış arkamdan gelip belimi sardı. kokumu içine çekti.
"bebek gibisin kerem, benim bebeğim."
gülerek öptüm ve üstümü giymeye başladım. bu sırada o duşa girdi ve ben de kahvaltı hazırlamaya başladım.
tam o anda aklıma gelen fikirle ardayı aradım.
"günoooo şekerim. ne yapıyorsun-uz mu demeliydim?"
"öf sus kerem. ne yapalım işte yeni uyandık. siz, durulabildiniz mi biraz olsun?" gülerek sordu.
"of valla ne sen sor ne de ben söyleyeyim ama yok böyle bir şey. neyse bunu sonra konuşuruz, sen ferdiyle altayı da alıp bize gelsene. beraber kahvaltı yapalım, hem kaynaşmış oluruz."
"yaaani ferdiye bir sorayım ama altay burada yok."
"nasıl yok? siz beraber değil miydiniz?" diye kuşkuyla sordum.
"o sırada bazı teknik aksaklıklar oldu, altay da o yüzden çıktı ama söyleyeyim ferdiye haber versin."
"iyi iyi, hatta numarasını bana atsana ikisinin de. ben söyleyeyim."
"iyi tamam istiyorum şimdi. geliriz biz de."
"tamamm hadi görüşürüz." diyerek kapadım.
teknik aksaklığın detaylarını illa ki ardadan öğrenirdim. ardanın attığı mesajla altayı aradım. aramalarıma cevap vermemişti, ben de mesaj atmıştım.
bu sırada barış yalnızca altını giyip yanıma adımladı. yanağımdan öperek mutfağa gidiyordu ki kapının çalmasıyla yönünü değiştirdi. gelenleri görünce koltuktaki tişörtü ona fırlattım ve çabucak giyindi. ferdiyle arda buna gülüyordu.
"oo hoş geldiniz, günaydın." diyerek karşıladı onları. barışın en sevdiğim özelliklerinden biri de buydu, samimi ve hoşgörülüydü. ona haber vermemiş olmama rağmen hiç bozmadan gayet misafirperverce karşılamıştı onları.
"günaaydın. altayı bekleyelim mi, ben aradım ama ulaşamadım." dedim.
"bekleyelim isterseniz, ayıp olmasın." dedi barış.
"valla ben haddinden fazla arayıp taciz ettim ama bilemiyorum." dedi ferdi.
telefonumun kilidini açıp sohbetlere girdim, mesaj görüldü olmuştu.
"birazdan gelir herhalde, görmüş mesajları. biz başlayalım madem." diyerek sofraya buyur ettim.
"barış ben bu arada." diyerek ferdiye seslendi barış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the couple nextdoor | alker×arfer
Ficción General"tek göndermeyeyim daha yenisin burada. kaparlar falan aman yani bodyguard gibi düşün." "ya ya aman ne bodyguard. senden olsa olsa ya duba ya da sokak lambası olur, sırık."