altay'dan"benden neden kaçıyorsun?" diye sordum artık dayanamayarak. bu sorum karşısında afallamıştı.
paniklediğini saklamaya çalışarak konuştu, "senden neden kaçayım altay, ne alakası var birden sordun?"
"kerem bu çok bariz. dünkü olaydan dolayıysa eğer yanlış anlaşılacak bir şey yok. eğer rahatsız ettiysem özür dilerim ama değer verdiğim bir arkadaşım olduğun için yakın davranmaktan çekinmedim." diyerek kendime söylediğim yalanlara devam ediyordum.
"kesinlikle hayır, sadece barış öyle görünce yanlış anladı, ki yanlış anlaşılmaya çok müsait görünüyorduk. ama kendini suçlama sakın, sen de benim değer verdiğim bir arkadaşımsın." diyerek gülümsedi. bana nazaran bu kelimeyi gerçek anlamında kullanmıştı.
"o zaman aramızda sorun yok?"
"yok tabii ki olur mu hiç." diyerek yanıtladı.
"o zaman ben kalkayım, daha fazla işgal etmeyeyim evinizi."
"aslında planın yoksa bana eşlik edebilirsin. bir kaç arkadaşım gelecek, bize katılabilirsin." diyerek teklif etti.
"ya şimdi ben rahatsızlık vermeyeyim, başka zamana artık."
"yoo vermezsin aslında. hem seveceğini düşünüyorum onları, kafa çocuklardır yabancılık çekmezsin." diyerek ısrarcı oldu.
hadi ama kerem, ben böyle yaparsan nasıl uzak kalacağım senden ve sana karşı hissettiklerimden?
"peki madem kalayım. bir hazırlığın olacaksa yardım edeyim?" dedim.
"bir şeyler sipariş ettim, gelirken içkileri getirecekler zaten. masayı hazırlasak yeter, burayı hazırlasak nasıl olur?" diyerek sordu.
"iyi olur. hava da güzel, esmiyor zaten."
"peki madem, ben ıvır zıvırları getireyim. sen de kül tablasını falan kaldırsan yeter." diyerek gülümsedi.
kısa zamanda masayı hazırlamıştık. kadehler, aperatifler ve dahası. kerem bir şeyle uğraşırken o kadar sevimli duruyordu ki, ona yardım ederken gözlerimi almakta güçlük çekiyordum.
bir süre sonra zil çaldı. gelenlerle ağzım açık kalmıştı. kerem bu halime gülmüş ve yanıma adımlamıştı.
"eveeet. çocuklar sizi altayla tanıştırayım, altay benim alt komşum. altay, bunlar da arkadaşlarım yunus, apo ve lucas."
şu an bir kamera şakası mı dönüyor onu sorguluyordum. ama ortamı bozmamak adına ana döndüm.
"çok memnun oldum, tahmin edersiniz ki sizi zaten tanıyorum." diyerek gülümsedim.
"siz geçin, ben bir mutfağa uğrayıp geliyorum." dedi kerem.
hep birlikte terasa çıkmıştık.
"ee altay, sen okuyor musun?" diye sordu abdülkerim.
"evet okuyorum, inşaat mühendisliği 3.sınıfım."
"vooaay zekiymişsin, ben de öyle kafa yok valla." diyerek güldü yunus.
lucas onun ensesine vurarak sataştı, "ilk defa doğru bir laf ettin ha, aferin yunus."
bu hallerine güldüm.
kerem çocukların getirdiği atıştırmalık ve içkileri servis edip yanıma oturdu.
"ee barışım yok mu?" diye sordu apo.
"iştedir yine nerede olacak uyuz herif." diye söylendi yunus.
"ya öyle demeyin yoğun çocuk ne yapsın." diyerek dudak büzdü kerem. ne kadar etkilendiğimi bilseydi eminim ki asla yapmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the couple nextdoor | alker×arfer
Ficción General"tek göndermeyeyim daha yenisin burada. kaparlar falan aman yani bodyguard gibi düşün." "ya ya aman ne bodyguard. senden olsa olsa ya duba ya da sokak lambası olur, sırık."