Knockout

19. bölüm

Rüyasında mırıl mırıl konuşan bebeğimi kendime çekip sımsıkı sardım. İki gündür yemek ve tuvalet ihtiyacı hariç yataktan çıkmıyorduk. Sarılıp uzanıyor, garip fantastik filmler izliyorduk.

Ara ara uykuya dalan Deniz uyanınca beni yanında göremezse korkuyla yataktan kalkıyordu ve beni görene kadar evde her yere bakıyordu.

"Timur, aşkım..." karnını okşayıp saçlarını öptüm. "Beni seviyorsun değil mi?" Bir de bu vardı, günde en az beş kez onu sevip sevmediğimi soruyordu.

"Bir tek seni seviyorum bebeğim, bu canavarın kalbi bir tek senin için yumuşuyor. Bir tek seni sarıp sarmalıyor." Derin bir iç çekip uykuya daldı yine. İki gün boyunca bunu o kadar çok yaşamıştım ki alışmaktan korkuyordum.

Sanki bir gün 'beni seviyor musun?' sözünü duymazsam, artık beni sevmiyor gibi hissetmekten korkuyordum. Derin uykuya dalan Deniz'i yatakta bırakıp Dündar'ı aramak için salona gittim.

"Kardeşim hayırdır, bir haftada iki arama... başımıza taş yağmazsa iyidir." Sıkıntılı bir nefes alıp yutkundum.

"Konu Deniz, sürekli uyuyor ve beni yanında göremeyince ağlama krizine giriyor. Kötüleşmesinden korkuyorum."

"Hemen benim eve gelin, tatil yapacaktım ama bu konu daha önemli. Sizi bekliyorum." Çat diye kapanan telefona bakıp yatak odasına yürüdüm.

Deniz'in eşyalarına bakıp güzel bir kot pantolon gördüm, çok hoş bir kesimi vardı. Pantolonu ve krem rengi çiçekli gömleği elime alıp yatağın üstüne bıraktım. Krem rengi, yüksek tabanlı sneakerslarla çok yakışacaktı bu kıyafet bebeğime.

"Güzelim, hayatım, minik bebeğim..." saçlarını severken kıpırdanan gözlerine baktım. Minik bir öpücük kondurduğum dudakları iki yana kıvrıldı, gözünü açıp gülümserken dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Hadi giyin bebeğim, bir arkadaşıma gideceğiz. Evde durmaktan sıkılmışsın sanki biraz, sonra da gezeriz." Gülümseyip hızla banyoya girdi, saçlarını tarayıp, dişlerini fırçalamış ve yüzünü yıkamıştı.

"Bunları sen mi kombinledin,çok zevklisin aşkım.." ona ufak bir öpücük verip siyah kotumla krem renkli tişörtümü giydim.

"Çift kombini gibi oldu." Kucağıma aldığım minik bedenini geriye yatırıp hafifçe döndürdüm.

"Çiftiz zaten bebeğim." Sözlerimle hızla giyinişini gülerek izledim.

Dündar'ın evi büyük ve bahçeli bir dubleksti, bizi bahçede köpeğiyle oynarken karşıladı. Golden cinsi köpeği küçük bir topun peşinde koşup, yakalayıp Dündar'a getiriyordu.

Onları izleyen Deniz'e başımla işaret edip kapıyı gösterdim, topu köpeğin yakalaması için tekrar fırlatan Dündar bizi görüp yanımıza geldi. Deniz ona elini uzatsa da dokunmak istememişti, koluma tutunup yanımda yürürken içeri girdik.

"Timur senden çok bahsetti, söyle bakalım bu panteri nasıl evcilleştirdin?" Deniz hafifçe gülümserken bana kısa bir bakış atıp Dündar'a döndü.

"Ben onu evcilleştirmedim, sadece sevdim. Sevgi her insana iyi gelir." Bilmiş laflarıyla gülesim gelirken onu iyice kolumun altına çektim.

"Bak bak, pişmiş kelle gibi sırıyor koca adam. Cilve de yaparsın sen yakında sevgiline, Deniz böyle bir şey yaparsa ne olursun beni arayıp anlat. Bu aralar gülmeye çok ihyiyacım var."

Deniz hafifçe gülümseyip başını sallarken kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım oyuncu bir tavırla. Dudaklarını ısırıp gülüşünü bastırmaya çalışırken hafifçe kaçan kıkırtısıyla dudaklarım kıvrıldı.

"Barbie, buraya.." Dündar köpeğine bağırıp içeri girerken kapıdan giren sarı tüy yumağı doğruca Deniz'in üstüne doğru koştu.

Köpek ona doğru koşarken kaçmak yerine yere çöken bebeğimi dikkatle inceledim. Köpek ona oyun yaptıkça daha da gülümsüyordu. Acaba bir köpek mi sahiplenseydim, böyle gülüp duracaksa evi köpeklerle bile doldurabilirdim.

Kafasını omzuna yaslayan köpeğe nazikçe sarılan minik bedeninin gittikçe gevşediğini fark ederken, Dündar'a dönüp minnetle gülümsedim. Omuz silkip mutfağına ilerledi, bize ikram etmek için bir şeyler hazırarken çıkan sesler duyulabiliyordu.

"Biz de bir hayvan mı sahiplensek, bebeğim isterse bizim de olur..." Büyükçe gülümseyen yüzüne bakıp bende gülümsedim. Yeter ki o mutlu olsundu....