Abimle konuşmamızın üzerinden 3 gün geçmişti. Sanırım yavaş yavaş buraya alışıyorum. Bu aralar nedenini bilmediğim bir şekilde durgundum, halsizdim. Aslında biraz ormanda yürümek iyi gelebilir.
Aklıma gelen fikirle annemin çalışma odasına çıktım. Aralık kapıdan başımı uzattım. "Girebilir miyim?"
"Tabi ki gel Hilal'im" Annemin yanına gidip oturdum. "Anne ormanda yürüyüş yapmak istiyorum. Orman havası iyi gelir kafamı dinlerim." Annem işine tekrar dönerken aynı zamanda "Git kızım. Kiminle gideceksin?" Dedi. Omuz silkip "Kimseyle, tek gideceğim." Dedim. Annem anında başını işinden kaldırıp bana döndü. "Kızım dikkatli olmalısın."
"Tamam anne, merak etme." Annemle vedalaşıp dışarı çıktım. Üzerime beyaz bir elbise giydim ve saçımı açık bıraktım. Dışarı çıktım ve evin arka tarafındaki ormana doğru ilerledim. Sanırım ön taraf daha güvenliydi arka taraf pekte güven vermiyor.
Ben yürüdükçe yürüme isteğim daha çok geliyordu. Yüzüme soğuk rüzgar çarpıyor beni daha da halsiz yapıyordu. Bu rüzgar uyku açıcı değil mi? Bende herşey ters etki yapıyor. Yürürken baya bir dalmışım. Düşünceler kafamı karıştırmış. Baya yol yürüdüm sanırım ya. Kafamı kaldırıp etrafa baktım. Şey bizim saray gözükmüyor korkmalı mıyım? Bu kadar yürümüş müyüm ben? Ee sarayı nereden bulacağım? Bir dakika dümdüz yürüdüm değil mi? O kadar dalmışım ki onu bile hatırlamıyorum. Neyse şansımızı deneyelim.
Biraz yürüdüm ama hala görünürde birşey yoktu. Sol tarafımdan bir ses duydum ve anında yönümü çevirdim. Ayı felan çıkarsa bağıra bağıra kaçarım kimse beni tutamaz. Gerçi beni tutacak biriside gözükmüyor ormanda. O tarafa iyi odaklandığımda sarışın kız ile Karen'i gördüm. Bu kız iyice beni meraklandırıyordu. Benim onları farkettiğimde kız ayrılıp başka yere gitti ve Karen'de bana doğru yürüdü. "Senin ne işin var burada?" Omuz silkip "Kayboldum sanırım." Dedim. Kendi kendine 'Kayboldum sanırım' diye tekrar etti. "Buralarda tek başına ne yapmaya çıktında kayboldun?" Karen bugün daha iyi görünüyordu. "Yürüyecektim, dalmışım kendimi burda buldum." Bunu boğuk bir sesle söylemiştim. "Ormanda tek başına yürüme cesareti nerden geliyor."
"Sanane." Başını göğe kaldırıp derin nefes aldı. -sabırlı olmak için yaptığını düşünüyorum- "Seni korumak benim görevim. Sen böyle tek başına iş yaparsan koruyamam."
"Koruma o zaman."
"Tavrınızın kaynağı nedir?" Bir kaynak mı arıyorsun? "Yalan söyledin." Kaşlarını çattı.
"Hangi konuda?" Birde soruyor mu? Bilememezlikten gelemez. Bu durum gerçekten sinirlendiriyor. Dayanamayıp bağırarak "Salak mı sanıyorsun sen beni? Sana o kızı sorduğumda tanımıyorum demiştin! Sana şans verdim söylemek için ama direterek yalan söyledin bana!" Dedim. Rahat bir tavırla "Doğruyu söylemek zorunda mıyım?" Yok çıldıracağım ya. "Ben kime ne anlatıyorum ki?" Diyerek hızla yürümeye başladım. Nereye gittiğimi sormayın bende bilmiyorum. "Nereye?" Ben sakin bir insanım. Aslında değilim ama sakin olmalıyım. "Sanane."
"Gideceğin yolu biliyor musun?" Diyerek peşimden geldi. "Hayır.""Güney yönünde 160 derece 15 dakika yürümen gerekli." Olduğum yerde durup ona doğru döndüm. Anlamaz bir şekilde yüzüne baktım. "Tamam, inadı bırak ve takip et." Kendime çok kızıyorum ama sanırım takip edeceğim. Hem yavaştan hava kararıyor. Burada hayvanlarda vardır değil mi? Riske alamam. Hiçbir şey söylemeden onun peşinden gittiğimde güldü. Büyük ihtimalle bana gülüyor. Yine de neye güldüğü umrumda değil.
Öyle sessizce yürürken hava kararmaya başladı. Güvendiğim birisi bana yalan söyledi bence tepkilerim abartılı değil. Pamira veya Mavi yapsa aynı tepkiyi verirdim. Kayla zaten bana yalan söylemez. Bir müddet daha yürüdükten sonra saray gözükmüştü. Kapısına geldiğimizde Karen durmuştu. Bense onu umursamadan omzuna çarpıp hızla içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasyİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.