Bugün canım arkadaşımın düğün arifesiydi. Sabah namazına durup ardından üzerime etek, kazak ve uzun kabanımı giydim. Hava buz gibiydi. Dolabın içinden bir bez torba bulup onun içine de düğün için kırmızı bir elbise koydum. Çok severim kırmızı rengini.
Giydikleri:
İlk önce aşağıdaki bakkala uğradım bir palet kına aldım. Kimse düşünmezdi şimdi bunu. Lakin benim canım arkadaşım bunu fazlasıyla hak ediyordu. Derin bir nefes alıp kahvaltı içinde em sevdiğim olan kakaolu, cevizli helva aldım.
Sonra 10 dakikalık yola düştüm. Çeşmenin ordan geçerken aklıma ilk kez bana sarılışı geldi. Aslında ilk kez sayılmazdı ama beni kardeşi olarak saymamıştı belki de.
Çeşmenin önünde ise dedikodu takımı tamamen duruyordu. Başta Aslı şırfıntısı yanında ise yancıları Berfinle Şirin. İçlerinden bir Şirin'i severdim.
O da cidden adı gibi şirin bir kızdı. Tek suçu garibimin ablasının Aslı olmasıydı. Aslı ablam Yarenle iyi anlaşırdı. Nedeni ise belliydi ikisinin yolu da aynıydı. Geçen sene kırkında kocamış adamın koynunda basmışlardı onu.
Muhtarın koynunda. Gariban karısı ise kocası döver korkusuyla hiç bir şey diyememişti. Yanisi bunlara ne bulaşılır ne konuşulur. Şimdi kesin Zeynep'in evliliğine gelecek konu. Hızla yolun öbür tarafına dönecekken o iğrenç ses geldi bile.
Aslı bağırarak "günaydın Meryem!" Demişti ona dönmeden "günaydın!" Dedim. Tekrar konuştu "hayırdır nereye böyle alel acele?" Diye sordu ardından yanındaki Berfin karısı konuştu"kocaya mı yoksa kız?" Diye aklınca şaka yaptı.
Onlara dönüp "herkes sizin gibi işten kaçmıyor. İşim var ona yetişmeye çalışıyorum." Daha konuşmaya fırsat vermeden 5 dakikalık yolu iki dakikaya indirmiştim.
Kapının önüne gelince yavaşça kapıyı çaldım. Asiye teyze açtı "hoşgeldin kızım gel kahvaltı yapalım önce." Deyince salondaki hazır masaya oturdum. Aldığım helvayı da kesip masaya koydum. Ben dışında helva seven bir far daha varmış Emine.
Zeynebim'in göz altları kızarmış,şişmişti. Bu ağladığının kanıdıydı. Bana bakıp gülümsedi. Yemek bitince ortalığı güzelce temizleyip birkaç çeşitde yemek yaptık. Akşam yemeğinden sonra herkes bir yerlere geçince bende Zeyneple yukarı çıktım. Bana bir pijama verip yatak açtı o Emineyle kalıyordu. Uzun süre birlikte oturacaktık belliydi. İki fincan sıcak çay getirince "ben bir tuvalete gideyim." Demiştim başını salladı.
Ben hızla aşağı inip kınayı sulandırıp bir kapta yoğurdum. Ardından tekrar yukarı çıktım çantamdan da eline geçirmesi için getirdiğim iki kırmızı keseyi de tepsiye koydum. Kapıyı mumları söndürmeden açıp içeri girdim. Hızla kına türküsüne girdim.
Gelirken peşime de Emineyi takmıştım o da elindeki kırmızı başörtüsünü ablasının kafasına örttü. İkimiz türküyle etrafında dönmeye başladık. Emine başını açıp "ama bu çabuk ağladı Meyem." Diyince ikimizde gülüp avuç içine kınayı sürdük Emine de üstüne keseyi geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı
Dla nastolatkówKöyün ağası ve hizmetçinin kızı arasında 2000lerde geçen bir aşk hikayesi. Azad annesinin ısrarları üzerine önüme gelen ilk kızı sana gelin diye almazsam der ve odaya o gün annesine yardım etmek için gelen Zeynebin girmesiyle gelinini bulur. Hırçı...