Bölüm 5

2.1K 91 17
                                    

"Hatta sende o ağız varken hoşuma bile gidebilir."

"Hiç komik değilsin, in haydi." Sinirlerimi gerçekten bozmuştu.

"Ne oldu? Yanlış bir şey mi söyledim? Havayı mı bozdum?"

"Lütfen, kibarca söylüyorum in arabamdan."

Bu sefer beni gerçekten dinledi. İndi ve gitmeden önce beni yanağımdan öptü.

Eve geçtiğimde beni bekleyen 4 yeni hikaye vardı. Önce kendime bir sandviç hazırladım daha sonra havanın serinliğine dayanamayıp üzerime bir ceket aldım ve bilgisayarımın başına oturdum.

O sırada Serra'dan gelen görüntülü aramayı fark ettim. Ve açma tuşuna bastım.

"Naber fıstık?"

"İyiyim, yorgunum. Sen nasılsın?"

"Heyecanlıyım haha, sonunda aradığımız bekarı buldun."

"Saçmalama Serra, adam psikopatın teki."

"Sanki sen çok normalsin Nil. Hoşlandın işte ondan kabul et."

"Terapiden sonra beraberdik." Bombayı patlatmıştım.

"Ne? Nasıl oldu bu? Anlat hemen."

"Yüzmeye gitmiştim her zaman gittiğim koylardan biriydi sakin olur diye düşündüm ama birden karşıma çıkıverdi. Orada yaşıyormuş."

"Tesadüfe bak!" Gözlerini inanmadığını belli edercesine patlatmıştı ve üzerime dikmişti.

"Serra... gerçekten bilmiyordum. Adam nerede oturduğunu size söylemiş olabilir ama ben orada değildim hatırlatırım sana."

"Tamam, tamam. Neler yaptınız anlat çabuk ne geçti aranızda."

Olanları eksiksiz anlattığımda Serra heyecanla beni dinlemişti.

"Vay be, tahmini ne zaman yatağına alırsın acaba bu adamı?"

"Yakında." Tepkisiz bir şekilde arkadaşıma bakıyordum.

Sonraki saatler olabildiğince meşguldüm. Gönderilen tüm hikayeleri okudum ve editörüme notlarımı ilettim.

Kendime bir sigara sarıp çatıya çıktım. Yağmur dinmişti ve güneş batmak üzereydi. En sevdiğim saatlerdi. Deniz hakkında düşündüm. Acaba o da benim gibi hissediyor muydu yoksa yalnızca benimle oynuyor muydu?

Şezlonga uzanıp kulaklıklarımı taktım. Tek bir şarkı dinlemek istiyordu canım.

Lana Del Rey'in 'Old Money' şarkısını açıp gözlerimi gökyüzüne diktim.

Seks yapmayalı 1 seneyi geçmişti. Dürtü hala yerindeydi gerçi. Sabahtan beri 4-5 kez uyarıldığımı hissetmiştim. Özellikle de ağzım hakkında terbiyesizce konuştuğunda.

Acaba neden buraya sürmüştü arabasını? Yolları mı karıştırmıştı? Başka ne olabilir ki diye uzaklaştırdım bu düşünceleri. Sonra telefonumun titremesiyle kafamı kaldırıp oturma pozisyonuna geçtim. Kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj vardı.

'Seni düşünüyorum...'

Haha. Ben de seni diye içimden geçirdim. Anlık bir yükselmeyle mesaj atan numarayı geri aradım.

Tek çalışta açmıştı. Vay canına.

"Nil, merhaba..."

"Numaramı nereden buldun sapık?"

"Haha, bunu iltifat olarak kabul ediyorum. Akşam dışarı çıkmak ister misin?"

"Hayır, yorgunum erken yatacağım." Sesim kararsızlığımı belli edercesine kısık çıkmıştı.

"Ben geliyorum o halde." Onu durdurmak istiyorsam tam zamanı şu andı. Ama yapmadım bir şey söylemedim.

"Yarım saate görüşürüz." Suratıma kapatmıştı.

Bir gün içinde üçüncü kez onu görecektim. İnanması zor bir hikaye oluyordu bu giderek. Önce kapıma gelmesi, sonra kapısına gitmem derken onu tekrardan burada bulacaktım.

Aşağı inip saçlarıma şekil vermeye karar verdim. Hafif bir makyaj yapacaktım. Beni güzel bulmasını istiyordum. Fön makinesini çalıştırdım. Saçlarım kabarmış ve dalgalanmıştı. Bir fırça yardımıyla düzleştirdiğim saçlarım en azından daha derli toplu görünüyordu.

Yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Makyaj aynasının arkasında ufak bir dolabım vardı. Oraya uzanıp bir rimel aldım ve kirpiklerimi meydana çıkardım. Daha sonra aklıma iç çamaşırı giymediğim geldi ve dolabıma yürüdüm. En azından böyle bir mesafeye ihtiyacımız vardı. Uzanıp bir çamaşır aldım ve altıma geçirdim.

Kapı çalındığında donuk pizzalardan birini fırına yeni atmıştım. Onun da aç olduğunu göz önünde bulundurarak aklıma buzluğumdaki pizzaları pişirmek gelmişti.

Kapıya yöneldim ve açtım. Elinde bir şarap şişesiyle gayet hoş görünüyordu. Altında boru paçalı bir blue jean, üzerinde de beyaz bir tişört vardı.

"Merhaba, hoş geldin." Onu süzdüğümü fark etmişti. Ancak o da beni incelediğinden çok da bir önemi yoktu.

"Merhaba Nil, beni içeriye davet etmeyecek misin?"

"Hayır, kararımı değiştirdim her şey için teşekkürler." Kapıyı suratına kapattığımda sırıtmama engel olamadım. Bazen aklımdan geçen her şey dilimden de dökülüyordu işte böyle.

Birkaç saniye bekleyip kapıyı tekrar açtığımda üzerime yürüdü ve ellerinden biri boğazıma yapıştı.

"Sen... Sen komik bir kız olduğunu mu düşünüyorsun?"

Nefesim kesilmişti. Ani hareketi yine beni tetiklemişti. Aramızda bulunan 15-20 santimetre kadar boy farkını üzerime eğilerek kapatmıştı.

"Hayır." dedim kendimi konuşmak içim oldukça zorlayarak.

Gözlerime uzun bir süre baktıktan sonra boğazımı serbest bıraktı. Kızarmıştım. Biraz daha sıksa muhtemelen morarırdım.

Benden uzaklaşıp kapıyı kapattı.

Şu an gerçekten korkmam gereken bir an olsa dahi korku hissettiklerim arasında en alt sıralardaydı. Elbisemin düşen askısını düzelttim ve arkamı dönüp salonun içinde bulunan amerikan mutfağıma yöneldim. Pizza için hala 7 dakika beklemek gerekiyordu. İki tane tabak çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Ve şarap kadehlerimi çıkardım.

"Günün geri kalanı nasıl geçti?" dediğinde aklım az önceki temastaydı hala. Daha sabah tanıştığım bir adamın beni bu şekilde itip kalmasına neden izin veriyordum? Bende kesinlikle bozuk bir şeyler vardı.

Bozuntuya vermedim.

"Çalıştım." dedim yalnızca. Onun gününü sormak istemedi canım.

Yine arkam dönükken yaklaşmıştı bana. Nefesini kulağımda hissediyorken konuştu.

"Biriyle ilişkin var mı Nil?"

Soruyu öyle bir rahatlıkla sormuştu ki ne kastettiğini anlamak zaman almıştı benim için.

"Bu seni neden ilgilendirsin ki?" Sertçe soluk aldım.

Beni kendine çevirip bana baktı ve bakışlarında ilk karşılaştığımızda gördüğüm şeyi gördüm. Muazzam bir güç ve çelik gibi bir kontrol.  İstemeden geriye doğru bir adım attım. Neyse ki düşmedim.

"Çünkü seni düzmek istiyorum. Eğer önümde bir engel varsa ne olduğunu bilmek isterim."

Güneş BatıncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin