6

423 35 36
                                    


23/02/2024

Saatlerdir arabanın camından dışarıyı seyrediyordum. Başka işim yoktu. Alışverişin bir kısmını yapmıştık. Yunjin'i ise çoktan eve bırakmıştık. Aramızda çıt çıkmıyordu. Arabanın içini uzun süren bir sessizlik kaplamıştı. Cama vuran yağmur damlaları ve nefes sesleri içeride ses yapan tek şeydi.

"Kıyafetleri beğendin değil mi?" Başımı salladım. "Güzellerdi... Seninkiler de güzeldi." dedim başımı camdan kaldırıp ona bakarken. Pür dikkatle yola bakıyordu. "Hepsini Yunjin seçti ama, tarzı iyidir. Zevklerimiz uyuşur genelde."

Haklıydı. Neredeyse tüm kıyafetlerini kardeşi seçmişti. Gözlemlerime göre aralarında iyi bir ilişki vardı. Diğerlerine göre daha yakınlardı. Damatlığına kadar herşeyini Yunjin seçmişti. Tabi banada danışmışlardı. Bir süre cevap vermedim.

"Kardeşin seni çok seviyor Jungkook."

"Yunjin herkesi sever."

Başımı iki yana salladım. "Sana çok ayrı bir düşkünlüğü var. Hiç mi fark etmedin?" Alakasızdı ama, ablamın bize olduğu gibi, Yunjin'in de abisine düşkünlüğü o kadar fazlaydı.

"Farkındayım..." dedi boğuk bir sesle.
"Ve asla böyle olmamalı."

Kaşlarım çatıldı. "Nasıl yani? Kardeşin seni sevsin istemiyor musun?"

Başını iki yana salladı. "Hayır istemiyorum... Doğru olan bu." Nasıl yani? Çok saçmaydı. Ne demek kardeşimin beni sevmesini istemiyorum? Şayet ben kendi kardeşlerime beni sevmeyin desem daha çok yapışacakları için anlamak biraz zordu.

"Neden peki? Bu çok saçma."

Önce hiç cevap vermedi. Konuşmak istedi belkide ama dudaklarından tek kelime çıkmadı. Onların meselelerini öğrenmemi istemiyor olabilirdi. Daha fazla zorlamadan sustum. Başımı cama çevirdim.

"Evdeyken hiç onların Yunjin'e karşı hallerini fark etmedin mi?" Başımı camdan kaldırmadım. "Onu seviyorlar. Yunjin'de onları..." Yüzündeki ifade okunmuyordu. Gözleri yorgun bakıyordu. "Yanlış." dedi. "Sevmemeli... O kimseyi sevmemeli."

Yine cevap vermedim. Ne söyleyebilirdim ki zaten?

"Babam en çok onu sever." dedi.

"Annende mi onu sever?" diye sordum.

"Hayır." dedi. Annem hiç belli etmesede en çok Taehyung'u sever. Sonra Yunjin... Gerçi babamında bir farkı yok. Oda Yunjin'den sonra oğlunu sever."

Canını yakan bu muydu? Sona atılmak mı? "Her insan hayatında en az birkez sona atılır... Kaderimiz aynıymış demekki. Merak etme." Bende sona atılan taraftım. Aile fotoğrafında istenmeyecek kadar sığıntıydım bazıları için. Eskiden kafaya takardım. Şimdi taksam neye yarardı? Aile fotoğrafı yokki ben olayım. Ortada aile bile yok!

"Beni acıtan sonda olmak değil ki. Umrumda bile değil." Belkide dakikalar sonra ilk kez yüzüme baktı. Gözlerime baktı. "Beni acıtan şey çok başka."

"Peki seni acıtan ne?" Her insanın yaraları vardır. Kimisinin ki kabuk bağlar. Benimki hala kanıyor.

Konuşmadı. En konuşması gereken yerde yeniden sustu. Bu beni deli ediyor. Dudaklarının arasından üç kelime döküldü. Can yakan üç kelime...

"Kardeşim ölüyor Lisa."

Aklımda ne söylediğini algılamaya çalışırken beynim o cümleyi tekrarlıyordu. "Kardeşim ölüyor Lisa."

Evet, tanıdık bir cümle can yakan türden. Sende başlama Lis. Sende başlama!

"N-ne demek ölüyor?" Titreyen sesimi durduramadım. Ölmesin. Oda ölmesin.

cartier, liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin