Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayalım.Bu uzun aradan sonra bol yorum bekliyorum🫠
İyi okumalar çiçeklerim...
||||||
Gerçekler ne zamandır bu kadar acıtıyordu? Ne zamandır doğrular can yakar yalanlar insanı rahatlatır olmuştu?
Bir yalana inanmayı isterdim, doğrulardansa... Ailemin beni seveceği yalanına mesela. Beni önemseyeceklerine...
İstediklerimin bir gün olacağı yalanına inanmak isterdim mesela.
Vücudumda oluşan bir yarayla korku içinde kabusum olan evde bekliyordum. Olduğum yerden pek hareket edebildiğim söylenemezdi.
Korku içinde bekliyordum. Her an bir nikah memuru kapıdan içeriye girecek ve Melikşah beni tehditleriyle kendisiyle evlendirmeye mecbur bırakacak gibi...
Titredim.
Son günlerde bunun stresine uyuyamıyordum bile. Gözlerimden birkaç damla yaş aktı. Burada olmak istemiyordum. O adamı bir daha hayatımda görmek istemiyordum.
İstemiyordum.
Hiçbir şeyini istemiyordum.
Hıçkırıklarım ağlamalarıma eşlik ettiğinde her zaman olduğu gibi ağlama seslerimi duyan adam odaya girdi.
"Yine mi ağlıyorsun? Kendine bunu yapmaman gerektiğini onlarca kez söyledim." Sebebi sensin demeye dilim gitmedi. Tartışmak istemedim.
Yaralı ve savunmasızken ona kriz geçirtmek istemiyordum. Ben ölmek istemiyordum, acı çekmek istemiyordum.
Bir insanı gözü kırpmadan sadece bana ders vermek amacıyla öldürecekti! Ben önüne geçmesem onu belki de kalbinden vuracaktı ölmesi için.
Melikşah'ın durumu gerçekten ağırdı. Benim bile tedavi edemeyeceğim, tecrübelerimin yetersiz kalacağı bir hastaydı. Onu gerçekten işinin ehli olan bir psikiyatrist tedavi etmeliydi. Benim gibi yeni mezun olacak biri değil!
"Git yanımdan." Zorlukla söylediklerime aldırmadı. Günlerdir benimle konuşmaya çalışıyor ama hiçbir şekilde söylediklerine tepki bile vermiyordum.
Vermeyince başka odalarda kriz geçiriyor o gün bir daha yanıma uğramıyordu.
"Bak bana Mihri." Dediğinde ona baktım. Bakmazsam zorla baktıracağını, zor uygulayacağını biliyordum. Bana dokunmasına içim el vermemişti.
"Evlilik olayı mı seni korkuttu yoksa? Tamam, bir süre bu konuyu erteleyebiliriz güzelim. Sen yeter ki iyi ol." Dediğinde hıçkırmamak için dudağımı ısırdım. Bunu fark etmesi sinirden gözünün seğirmesine sebep olurken hâlâ daha gerçeği fark edemiyordu.
Evet, onunla zorla evlenecek olmak da bir sorundu ama bu kahrolası adam az daha beni öldürüyordu! Tamam, ben o kadının önüne geçmesem bana hiçbir zarar gelmeyecekti ama o kadına olan vicdan azabımla ben nasıl yaşayacaktım?
Hiçbir suçu günahı yokken o vebali nasıl alacaktım ben?
O anları hatırlamak dolan gözlerimden yaşlar akmasına sebep oldu. Az daha ölecektim. Bugünlere gelmek için çok şeye susmuş boyun eğmişken bir çırpı da ölecektim.
Bu olanlar hak mı Allah'ım? Tam bitti her şey yolunda derken nereden çıkarttın onu benim karşıma?
"Sorunun ne olduğunu biliyorum Mihri. Kahretsin, tamam, konuşmak istediğin bu konuysa konuşalım!" Dediğinde ağlayarak kafamı iki yana salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK +18
RomanceTenimin üzerinde teni vardı. Hastalıklı bir adama ev sahipliği yapan göğsüm cayır cayır yanıyordu. Verdiği soluklar diken gibi batıyordu tenime. Bana bir sarmaşık misali sarılmış, her zerresini hissetmemi ister gibi bırakmıştı tenini üstüme. Kokusu...