TANITIM

12 1 0
                                    

Kulağımdaki kulaklığın gürültüsü kalbimin sesini bastırmıyordu. Fakat ben son ses müzik dinleyip kendimi kandırmak için çaba sarf ediyordum. Gözümden aralıklı  sızan yaşlar, burnumun sızlatan koku, tenimin ürpertisi. Hepsi pencereme vuran yağmur kadar gerçekti. Yağmuru izliyordum ama dinlemeye cesaretim yoktu. Yağmuru dinlemek onu dinlemekten farksızdı. Yağmura aşık
olan o adamı dinlemekle eşdeğerdi benim için.

Tam üç ay olmuştu onu kaybedeli 90 gün, 2160 saat, 129600 saniye. Yirmi dört yıllık ömrümün doksan altıda biri kadar. Annemle aynı gün iki sene farkla. Annemin ölümüyle kabuk bağlamaya başlayan yaralarım onun gidişiyle paramparça olmuştu. Kanıyordu ve sanki hiç durmayacak gibiydi. Sızı gibi bir şeyden bahsetmiyorum . Sanki açık yarama tuz basılıyor gibi.

Ama bir yandan hayatın devam ettiğinin, sorumluluklarımın olduğunun farkındayım. Bana ihtiyacı olan bir kardeşim var. 9 yaşında her şeyin farkında ama bir o kadar da hayat enerjisine sahip  bir kardeş. Onun şuan okulda olması içimi hafifleten tek sebep. Çünkü zekasını çok sevsem de ona yalan söyleyebilmek büyük güç benim için. O yalana inanmış gibi yapan bir çocuk bile değil. O benim kırgınlığımı fark edip benimle susan bir çocuk. Eve geldiğinde bugün de ağladığımı mutlaka anlayacak
. Ama her yağmur yağdığında onu hatırladığımı anlamayacak,bilmeyecek. Hiç bilmesin de,beni hiçbir zaman anlamasın anlayamasın da...

Biz iki kız kardeşiz. Babası terk ettikten sonra onu öldü sayan yetim, annesi ölünce kimsesiz kalan öksüz  çocuklarız. Ama daima gün sonunda  mutlu olacak sebepler arar, bulamasak bile yine de gülümseyerek uyumayı kendimize görev ediniriz.En kötü ihtimalle iyi günlerimizi birbirimize tekrar tekrar anlatır, onunla da yetinemezsek annemizin yanına gidip geliriz. Uzun lafın kısası babamızın değil annemizin kızlarıyız.

Yedi katlı bir apartmanın tam ortasında dördüncü katta kız kardeşimle beraber yaşıyoruz. Annemden bize kalan evde yaşamak çok zor biliyorum ama zihnimden onunla olan  hiç bir anının silinmesine izin vermeyeceğimden başka bir ihtimali zihnimden bile geçirmek ona ihanetmiş gibi geliyor. Bu yüzden sadece Miray için bu evi bir gün bırakabilirim. Çünkü şuan olmasa da bir gün bu evden gitmek zorunda kalırsa arkasında duracağıma ona saygı duyacağıma eminim. Şartlar nasıl olursa olsun onun istekleri her şeyden değerli ve kıymetli. Ben annemin kızıyım, Miray ise artık benim kızım. Bu hayattaki tek varlığım.

Miray gelmeden yerimden kalkmak zorunda olduğumun farkındayım. Ona yemek hazırlarken pencereme değen yağmur sesiyle kendimi odamda penceremin kenarında onun fotoğrafının yanında bulmuştum. Yağmur yağması demek o demekti. Onun kokusu, onun gülüşü, onun varlığı....Benim gözümde yağmur ne ise Asır o demekti... Merhaba ile başlayan seni seviyorum ile biten üç yıl demekti. Kulağımdaki müziğin sesini hiç kısmadan dinlemek Asır 'ın yanında olmak demekti.

Kulağımda hiç bitmek bilmeyen bir döngüde DİLEK TAŞI çalıyordu. Her  dinlediğimde gözümü dolduran o şarkı.
Onun şarkısı...bizim şarkımız. O an yan yana olmasak da ben dinliyorum şuan sen de dinle dediği şarkı. Şuan yan yana değiliz Hadi ben dinliyorum sen de dinle demek ve ondan dinliyorum cevabını almak için nelerimi vermezdim. Ama mesaj olarak  yine attım ona şarkımızı her gün olduğu  gibi cevap alamayacağımı bildiğim halde. Bir yandan da mırıldanıyordum:

"Gözümde canlanır koskoca mazi
Sevdiğim nerede ben neredeyim
Suçumuz neydiki ayrıldık böyle
Kaybolmuş benliğim ben ne haldeyim

Efkarım birikti sığmaz içime
Bin sitem etsemde azdır kadere
Gülmeyi unutan yaşlı gözlere
Mutluluktan haber ver dilektaşı

Bir hayal tufanı eser başımda
Hangi yana baksam durur karşımda
Artık tüm umutlar yabancı bana
Onu aramaktan ben ne haldeym

Efkarım birikti sığmaz içime
Bin sitem etsem de azdır kadere
Gülmeyi unutan yaşlı gözlere
Mutluluktan haber ver dilek taşı"

İstisnasız her gün ona mesaj atıyordum merhaba, günaydın, iyi geceler ve şarkımız. Ondan cevap alamayacağımın farkındayım fakat ona bu mesajları yazmak bana güç veriyordu. Sanki uykumda cevapları bana fısıldıyor beni cevapsız bırakmıyordu.

Zorla da olsa yerimden kalktım ve ona şarkıdan bir nakaratını yazıp ona gönderdim. Telefonumu bırakıp mutfağa gitmek üzere yerimden kalktım.
Tam da o an mesajın okunduğunu fark etmeden.

DİLEK TAŞI (Texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin